28 Şubat neden olmuştu

HIRSIZLIK, yolsuzluk, kasetler nedeniyle gerilen Türkiye yeni bir krize doğru mu gidiyor?

Haberin Devamı

On yedi yıl önce şubat ayında postmodern darbe olmuştu. Peki ama neden?
Aşağıdaki kararlardan altıncı madde dışındakileri hatırlamakta yarar var.
Milli Güvenlik Kurulu ile Erbakan’ın başbakanlığındaki 54. hükümet arasında yapılan kritik toplantı ardından alınan kararlar, Türk siyaset tarihine ‘28 Şubat Kararları’ olarak geçti. Radikal dinci faaliyetlere ilişkin MİT raporunun incelendiği toplantıdan sonra açıklanan kararlar için bir çeşit sivil muhtıra yorumu yapıldı. 18 maddelik karar metni şunlardan oluşuyordu:
1- Demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef alan rejim aleyhtarı faaliyetler karşısında ödün verilmemelidir. Anayasa’nın 174. maddesinde koruma altına alınan Devrim Kanunları’nın ödün verilmeden uygulanması esastır. Hükümet, icraatında Devrim Yasaları’na uygunluğu sağlamakla görevlidir.
2- Savcılar, Devrim Yasaları’nın ihlalini oluşturan davranışlar karşısında harekete geçmelidirler. Yasaları ihlal eden dergâhlar kapatılmalıdır.
3- Sarık ve cübbeli giyim şeklinin özendirildiği görülmektedir. Kılık ve kıyafetleri bu yasaya ters düşen kişilerin onurlandırılmamaları gerekir.
4- Anayasa’nın 163. maddesinin kaldırılmasının yarattığı hukuki boşluklar, irticai akımların ve laikliğe aykırı tutumların güçlenmesine yol açmıştır. Bu boşlukları telafi edecek yasal düzenlemeler getirilmelidir.
5- Eğitim politikalarında yeniden Tevhid-i Tedrisat Kanunu ruhuna uygun bir çizgiye gelinmelidir.
6- Temel eğitim 8 yıla çıkarılmalıdır.
7- İmam hatip okulları toplumdaki bir ihtiyacı karşılamak üzere kurulmuşlardır. Bu ihtiyacın fazlası olan imam hatip okulları, meslek okullarına dönüştürülmelidir. Ayrıca kökten dinci grupların kontrolünde olan Kuran kursları kapatılarak, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda düzenlenmelidir.
8- Devlet dairelerinde ve belediyelerde kökten dinci bir kadrolaşma hareketi sürdürülmektedir. Hükümet, bu kadrolaşmanın önüne geçmelidir.
9- Cami yapımı gibi dini konuları siyasi amaçlar için istismar etmeye dönük olan her türlü davranışlara son verilmelidir.
10- Pompalı tüfekler kontrol altına alınmalı ve gerekirse pompalı tüfek satışları yasaklanmalıdır.
11- İran’ın Türkiye’deki rejimi istikrarsızlığa itmeyi amaçlayan çabaları yakın takibe alınmalıdır. İran’ın Türkiye’nin içişlerine karışmasını önleyici politikalar uygulanmalıdır.
12- Yargı mekanizmasının daha etkin çalışmasını sağlayacak ve yargı bağımsızlığını güvence altına alacak, hükümetin tasarruflarından koruyacak düzenlemeler bir an önce getirilmelidir.
13- Son dönemde Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarını hedef alan tahriklerde büyük artış gözlenmektedir. Bu sataşmalar TSK içinde rahatsızlığa yol açmaktadır.
14- İrticai faaliyetlere karıştıkları için TSK’daki görevlerine son verilen subay ve astsubayların belediyelerde istihdam edilmelerinin önüne geçilmelidir.
15- Partilerin belediye başkanları ve il, ilçe yöneticilerinin konuşma ve davranışları da Siyasi Partiler Yasası’nın sorumluluk alanına sokulmalıdır.
16- Tarikatların denetimindeki finans kuruluşları ve vakıflar aracılığıyla ekonomik güç haline gelmeleri dikkatle izlenmelidir.
17- Laiklik aleyhtarı yayın çizgisi olan TV kanalları ve özellikle radyo kanallarının verdikleri mesajlar dikkatle izlenmeli ve bu yayınların Anayasa’ya uygunluğu sağlanmalıdır.
18- Milli Görüş Vakfı’nın bazı belediyelere yaptığı usulsüz para transferleri durdurulmalıdır.
Ya bugün; din istismarcılığı, kasetler, dolarlar, Euro’lar, pazarlıklar, şantajlar, ihaleler, yalanlar, inkâarlar, talanlar, ayakkabbı kutuları.

Haberin Devamı

GÜNÜN SÖZÜ

Haberin Devamı

İnsanın en zayıf anı, kendini en güçlü hissettiği andır.
Nurullah AYDIN / ANKARA

52 yıl sonra Ferhat ile Şirin

NÂZIM Hikmet 1962’de Sibirya Omsk’da (1 milyon 200 bin nüfuslu, altın madeni bölgesi) Ferhat ile Şirin’i Rusça sahneledi, Nâzım’ın çalıştırdığı tiyatro oyuncuları ile fotoğraflarını ilk defa akademisyen Serdar Taşçı, Twitter hesabından (@srdrtasci) yayınladı. Yıllar sonra Sibirya’dan gelen Nâzım’ın tiyatro oyuncuları tarafından Ferhat ile Şirin’in Rusça versiyonu Antalya Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde yarın 20.00’de Antalya AKM Aspendos Salonu’nda sahnelenecek.

Koyun-Kasap

RİZE’de belediye başkanlığı için AKP’den Prof. Dr. Reşat Kasap’ın (Gazi Üniversitesi, iktisat), CHP’den Dr. Mine Orhon (ODTÜ, Yük. İnşaat Müh. HES uzmanı), MHP’den Dr. Zelkif Akgül (psikolog), SP’den Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu’nun (psikolog) yarışacaklarını, Başbakan’ın, Belediye Başkanı Halil Bakırcı’yı aday göstermeyerek kenara çekmesi ve 10 aday adayı arasından Kasap’ı göstermesine ilk tepkinin eski ilçe başkanı Mehmet Topaloğlu’ndan “Teşkilatı koyun olan ilin başkanı kasap olur” şeklinde geldiğini...

Haberin Devamı

Biliyor musunuz?

CHP Konya Milletvekili Atila Kart’ın, TBMM Genel Sekreteri hakkında, görevi kötüye kullanarak haberleşmenin engellenmesine yol açan ve bu suretle yasama faaliyetlerine müdahale ettiği gerekçesiyle Yargıtay’a suç duyurusunda bulunduğunu...
TOPLUMCU Düşünce Enstitüsü’nün ‘Son Dönem Türk Dış Politikasında Hukuk ve Değerler Sorunsalı’ konulu panelin bugün 14.00-17.00 Taksim Hill Otel’de Nebil İlseven’in yönetiminde Prof. Gün Kut (Boğaziçi Ü.), Burak Gemalmaz (İ.Ü. Hukuk) ve Soli Özel’in (Kadir Has Ü.) yapılacağını...
www.toplumcudusunceenstitusu.org

Allah’ın laneti tüm hırsızların üzerinde olsun

DÜNKÜ ‘Londra imamı-İslam’ı 20 peniye satmak’ başlıklı yazı ‘samimi dindar Müslümanlar’ nezdinde çok yankı uyandırdı. Hele bunlardan biri bakın ne diyor:
“Hele bu yazının mübarek cuma gününe denk gelmesi, samimi dindar Müslümanlar nezdinde bizim için bayram oldu. Cuma yeniden diriliştir, yeniden arınma ve temizlenmedir. İslam öğretisi her türlü şartlarda bunu emreder; zaten samimi dindar Müslümanlar aynı hassasiyete sahiptirler. Açıkca söylemek gerekirse, son günlerde yaşanan gelişmeler, biz Müslümanları derinden üzmektedir.
Günümüzdeki diliyle kamu malı, amme malı İslam öğretisiyle beytülmala uzanan eller kırılır, hem Allah katında, hem kul katında.
Müslüman’ım diyen ne çalar, ne çaldırır.
Allah’ın laneti tüm hırsızların üzerine olsun diyoruz.”

Haberin Devamı

Menderes ve Erdoğan benzerlikleri

BAŞBAKAN Erdoğan 23 Şubat 2014 günü Afyon’da yaptığı konuşmada 53 yıl önce Menderes’e kurulan tuzakların aynısının bugün kendisi için hazırlandığını, dün idam sehpasına gönderilen Başbakan’ın akıbeti ile kendisi hakkında da benzer ifadeler kurulduğunu söylemiştir.
Erdoğan, Menderes’in hayatının on yıllık iktidarını iyi incelemiş olsaydı bu ifadeleri kullanırken vücut kimyası bozulurdu.
Menderes kurulan tüm tuzakları kendi hazırlamıştır. İlahi adaletin tecellisini de kabullenemedi, idamı öncesinde intihara teşebbüs etti. Bu tecelli etseydi küfre gidip, imansız ölecekti. Umulur ki ezanlar yüzü suyu hürmetine intihar gerçekleşmedi.
Menderesin en önemli icraatlarından biri ‘Ezan-ı Muhammediye’yi tekrar Lafzı ile Bilal’i Habeşi’den günümüze kadar olduğu gibi okutulması hususundaki tavrıdır.
DP iktidarına karşı yapılan askeri darbe ve idam tarihinde 20 yaşında bir delikanlı olarak olayları bizzat yaşamış, görmüş insanlardanım.
Menderes’in inanç duygusunu zahiren bilmemiz mümkün değildir, ancak amel noktasından bildiğimiz çok nettir.
Menderes, namaz–oruç–hac gibi İslam’ın esasını teşkil eden ibadet ile alakası hiç olmamış, ne yaptı ise takiyye olarak siyasi iktidarının devamı için yapmıştır bu da Gayretullah’a dokundu.
Zengindi, Aydın Çakırbey’de ünlü çiftlikleri, Ankara Çankaya’da bahçe içerisinde köşkü, sayısız gayrimenkulleri vardı. İktidarı döneminde yolsuzluk–hırsızlık gibi akçeli işlerle hiç meşgul olmadı.
Nitekim Yassıada Mahkemeleri süresince böyle bir iddia ve yargılama da olmadı.
Mazbut bir hayatının olmadığı başka kadınlarla ilişkisi bizzat kendi itirafları ile ortaya çıktı.
İlahi adaletten, evrensel hukuktan korkmadı.
Bugün Erdoğan’ın yaptığı orduyu itibarsızlaştırmak programını Menderes’te DP grup toplantısında “Gerekirse orduyu yedek subaylarla idare ederim” diyerek orduya gözdağı veriyordu.
Menderes, kuvvetler ayrılığı tarifinde yer alan yasama, yargı kurumlarını yürütmenin emrine almaya karar vermiş, tek başına iktidar olmanın imkanlarını, TBMM’yi kullanarak kendi lehine kanunları peş peşe çıkarmaya başlamıştır.
Hakim ve Savcıların atama ve denetleme kurumu olan HSYK yoktu. Menderes bu yetkilerin tümünü ekseriyeti elinde bulunan TBMM’de kurulan bir komisyon marifeti ile kontrol altına almaya başlamıştır. Nitekim 1960 askeri darbesini yapanlar en önemli gerekçe olarak ünlü ‘Meclis Tahkikat Komisyonu’nu adres göstermiştir.
Bugün Erdoğan yargı bağımsızlığını ortadan kaldıran, kendi iktidarının kontrolüne aldıran HSYK Kanunu değiştirerek kişiye özel kendisini, bakanlarını, aile kişiye özel, kendisini, bakanlarını, aile bireylerini, MİT’i koruma zırhına alarak tedbirlere süratle başlamıştır.
Cemaat olgusu İslam’ın emirleri arasında yer almıştır. Hz. Muhammed (S.A) bir hadisinde, “Üç kişi bir olup yolculuğa çıkarsanız birini lider tayin ediniz” demiştir.
Yalnız İslam da değil, diğer semavi dinlerde de cemaat olgusu vardır. Nitekim camilerde cemaat ve onu yöneten imamların olduğu da bilinen bir husustur.
Özellikle muhafazakar partiler cemaatleri dikkatle izlerler ve kendilerine alternatif olacağı korkusu ile yaşarlar.
1958 yani Menderes iktidarının 8.nci yılında iktidar dalkavukları, o tarihte çığ gibi büyüyen Süleyman Efendi’nin kurduğu Kuran kursları, yurtlar, oralardan mezun olmuş imam, vaiz, müftü ve müezzinlerin iktidar için tehlike olabileceği uyarısında bulunmuşlar ve Bursa Ulu Cami’de bir tertip düzenleyerek “Laik ülkede Cuma namazı kılınmaz” diyen, kendilerini Süleyman Efendi’nin müritleri olduğunu söyleyen Sivil Polisler imam dahil ileri gelenleri dövmeye başlamışlardır.
Üstat Süleyman Efendi, Kütahya’da tutuklanmış cezaevine konmuştur.
Rahmetli babamla Kütahya Cezaevi’ne gittiğimizde Üstat, “Dün akşam bir rüya gördüm, Menderesi’de yan odaya getirmişler” dedi.
İlahi adalet, 27 Mayıs 1960 sabahı ihtilalciler Menderes’i Kütahya’da yakalamış, ilk tedbir olarak Kütahya Cezaevi’ne koymuşlardır.
Üstat 16 Eylül 1959 günü 13.30 da vefat etmiş, Adnan Menderes’in idam hükmü 16 Eylül 1961 günü 13.30’da mükerrer basılan Resmi Gazete ile ilan edilerek idam sehpasına gönderilmiştir.
Bugün de Erdoğan, aynı Menderes gibi dini cemaat ve liderleri ile alakalı iftira zulüm neşriyatını bizzat sürdürürken, ilahi adalet bakanların çocuklarının evlerindeki hırsızlık paralarını ortaya çıkarırken, Erdoğan’ın oğlu Bilal ile yaptığı telefon görüşmelerinde dünya kamuoyunun da dinlediği gibi, örtülü ödenekten çalınan paraların milyar dolar Euro ile ifade edilen destelerin nasıl kaçırıldığı dikkatle dehşetle izlenmektedir.
23 Şubat 2014 günü Afyon’da yaptığı konuşmada Menderes’le olan benzerliklerini anlatan Erdoğan’a ve siz okucularıma tarihten bir sayfa aktardım.
İsmail AMASYALI-Eski Milletvekili

AKP 11 yılda 1 milyon memur aldı

SİZ
bakmayın partinin isminin ‘Ak’ olduğuna... 11 yılda kamu ihalelerini ve kamuya aldıkları insan sayısı 1 milyonu buldu. Akraban varsa AK Parti yöneticilerinden, ihale almak sorun değil.
İşe girmek sorun değil. Bitirirsin açık öğretimi; olursun, EGO Genel Müdürü veya Otobüs Dairesi Başkanı...
Gariban isen ODTÜ veya Boğaziçi Üniversitesi’ni de bitirsen de nafile!..
İnanmıyorsunuz değil mi? İnternete girin, google’den; işe giren veya ihale alan AK Partililerin
akrabaları yazın kabak gibi karşınıza çıkar!
Çağımız iletişim çağı, komplo teorileri geliştirerek, akrabalarınızın aldığı ihaleleri, karıştıkları iddia edilen yolsuzlukları gizleyemezsiniz.
Artık tek haber kaynakları TRT veya kendinize yakın yayın organları yok.
Sosyal medya var. ihale alan akrabalarınızı, işe giren akrabalarınızı, yazmakla, saymakla bitmez, internette.
11 yılda Ak Parti’de, bakanların çocukları, milletvekillerin çocukları, bürokratların çocukları,
il başkanlarının çocukları, ilçe başkanlarının çocukları, belediye başkanlarının çocukları,
belediye meclis üyelerin çocukları, kurultay delegelerin çocukları.
Büyük çoğunluğu (istisnalar hariç) devletin kaymağını yerler.
Hangi parti gelirse gelsin değişmez Türkiye’min kaderi... Ama bunlar biz farklıyız demişlerdi.
Partinin ismini AK koymuşlardı. Dindarız dediler. 2001 krizinde devleti soyanlardan hesap soracağız diye ikdidara geldiler.
Ama bunlar çocuklarını daha çok ihale ve işe girdirdiler.
Yolsuzlukların peşine gideceklerine, yargıyı etkisizleştirmeye çalışıyorlar; demokrasi, demokrasi diye, diktatörlüge koşuyorlar.
Mubarek’i eleştirenler, ‘mübarek’ gibi oldular.
Osman GÜMÜŞ

Haberin Devamı

Siyaset pazarının hali

KOCAELİ
-Körfez’de iki dönem belediye başkanlığı yapan Yunus Pehlivan aday gösterilmedi. Yerine, babası, ‘Başbakanın hocası’ olan ve belediyenin yan şirketi olan Yarpaş eski Genel Müdürü İsmail Baran aday gösterildi. Körfez’de 2009 yılında yapılan park bahçeler ve temizlik işleri ihalesine fesat karıştırmaktan dava karıştırmaktan soruşturma başlatılmıştı. Bunun sonucunda Belediye Başkanı Yunus Pehlivan ve başkan adayı İsmail Baran’da bulunduğu 20 kişi hakkında dava açılmıştı.
Pehlivan ve Baran ısrarlara rağmen duruşmalara katılmamıştı. Duruşma son olarak 13 mart 2014 tarihine ertelendi. Söz konusu iddianamede Yunus Pehlivan ve başkan adayı İsmail Baran için 2 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Sanıkların teknik takibe alınmaları önemli deliller arasında gösteriliyor.
İsmail Baran uzun yıllar Milli Görüş içinde faaliyet gösterdi, esnaflık yaptı, mağazasındaki tüm giyim eşyalarının 400.000 TL’ye belediye başkanı Yunus Pehlivan’ın eşinin başkanlığını yürüttüğü ‘Ay Işığı’ adlı yardım kuruluşuna satarak, Başbakan’ın onayı ile 2010 yılında belediyenin yan kuruluşu olan Yarpaş’a genel müdür olmuştu. Bu kentte yoğun dedikodulara yol açmıştı.

Yazarın Tüm Yazıları