Kitabın bu nahoşlukta suçu ne?

PAPAZA kızıp oruç bozmak gibi bir şey, kırk yıl düşünsem, bu gerilimin milleti kitaplardan soğutacağı aklıma gelmezdi.

Haberin Devamı

İnanamadım, birkaç tanıdığı arayıp yayınevlerinin satış rakamlarını sordum, billahi doğruymuş.
17 Aralık kumpası hükümetten, Cemaat’ten, muhalefetten, borsadan ve hatta dolardan bile çok kitapları vurmuş.
Mübalağa ediyorum tabii, bıçak gibi kesilmemiş satışlar, ama vatandaş eskisi gibi okumayı bırakmış.
Ahmet Ümit’in alengirli polisiyesi, Elif Şafak’ın gizemci entrikası, İskender Pala’nın su gibi akan menkıbesi ile Ayşe Kulin’in yalınkat macerası nispeten iş yapıyor.
Popüler edebiyatın akıcı üç-beş kalemi, hâlâ idare ediyor vaziyeti. Koyu tiryakileri sağ olsun...
Fakat çok satanlar rafında, boynu bükük okur yolu gözleyenler de var. Roman kurtları, yolu unutmuş bir süredir.

* * *

Görülmemiş bir hoşnutsuzluk...
Başımıza gelen tüm bu tatsızlıklardaki sorumluluğundan dolayı okur, hükümetten soğusa bir yere kadar anlarım...
Meydanı siyaset dışı aktörlere bıraktı, iktidarla mücadele inisiyatifini Cemaat’e kaptırdı diye muhalefete kızıp küsse haydi haydi anlarım...
“Seni yaban ellerde siyah renkli, çekik gözlü, sarı saçlı çocuklara Türkçe şarkılar söylettiğin için sevdik, siyasetin göbeğinde boğazına kadar iktidar mücadelesine batman için değil” diyerek Cemaat’e gönül koysa anlar, üstelik hak da veririm...
Paralel organizasyondan gına getirip polisten de, savcıdan da, adli yargıdan da buz gibi soğusa okur, ‘Az bile’ derim...
Kaset mefhumundan tiksinerek yaka silktiği için yeni albümlere el sürmese, kitap mağazalarındaki müzik ve DVD reyonlarının yanından dahi geçmese bezginliğine yorar, bahsini açmam...
Tapelerden, ses kayıtlarından, bel altı dedikodulardan, profesyonel yalanlardan bıkıp sıkışık trafikte radyodan kesilse edecek laf bulamam yine...
Duymak istediklerini yazmıyorum, hoşa gitmeyen tellerden çalıyorum diye bana bozulsa okur, gene anlarım...
Fakat ne yalan söyleyeyim, bu kitap işini anlayamadım.

* * *

Haberin Devamı

Satışlar yavaşlamış, neredeyse duracak. Vatandaşın eli, hem de kış günü kitaba gitmiyor.
Adını koyamadığım, anlam veremediğim bir gariplik var.
Orta sınıfın yeme, içme, eğlence alışkanlıklarında bariz bir değişiklik yok halbuki.
İşlek sinemaların kalabalığında bir azalma ben gözlemedim.
Yerli komediler, sıkı hasılat yapıyor. Tek başına Düğün Dernek bile yükünü tuttu.
Eyvah Eyvah 3, Recep İvedik 4 deseniz, gişe önünde kuyruk...
Seyircinin ağız tadı yerinde, ‘kolay para’ kaldırmak için yapılmış abur cubur Hollywood çatapatlarına dahi rağbet gösteriyor maşallah. İştah açıklığı değil, bildiğiniz oburluktan...
Yaşadığımız tüm bu absürdlüklerin kabahati, patlaya patlaya kitabın başına mı patlayacaktı?
Suçu ne ki kitaptan soğudu millet, ben garezini çözemedim...

Yazarın Tüm Yazıları