Bir insanlık dramı

Diyeceksiniz ki; “Şu güzel cumartesi gününde yazdığı yazıya bak!” Evet, belki haklısınız.

Haberin Devamı

Bu çok üzüntü veren bir yazı ama benim köşem dert köşesi.
Her zaman eğlenceli şeyler olmayabiliyor. Özellikle de böyle bir dramı okurlarıma örnek olarak sunmak istedim.
Gençlik aşkını gözünde büyüten, ölümü düşünen pek çokları için bir örnek...
Bu bir insanlık dramı ama aynı zamanda da insan olmayı bir türlü öğrenememişlerin dramı. Onlara acımak gerekir, kızmak değil.
Yazık, hayat onlara hiçbir şey öğretememiş ve bu dünyadan da öylece bir sıfır olarak göçüp gidecekler.
Bu dünya bir imtihansa eğer, işte onların sınıf geçme notları sıfır. Ve eminim bunun bedelini de ödeyecekler.
Eğer bu genç adama birkaç satır yazmak isterseniz, bende adresi var.
Gerçek anlamda ona destek olmak istiyorsanız, bana yazın, size verebilirim.

Kansere yakalanınca işten atıldım üstelik karım da beni terk etti

Haberin Devamı

Ablacığım, yaklaşık iki yıl önce bazı şikayetlerle doktora gittim ve bir insanın hayatta en son duymak isteyeceği şeyi duydum.
Doktorum pankreas kanseri olduğumu ve hastalığım çok ileri bir noktada olduğu için tedavinin mümkün olmadığını söyledi.
Beynimden vurulmuşa döndüm. Hemen başka doktorlara gittim, tedaviler araştırmaya başladım. Ne yazık ki hiçbirinden müspet bir cevap alamadım.
Ama ağlayıp sızlamakla bir yere gelemeyeceğimi fark ettim, normal yaşantıma geri döndüm. Tabii ki bu süreçte işyerinden sık sık izin almam, işverenimin dikkatini çekmiş.
Bir gün beni yanına çağırdı, ne olduğunu sordu.
Ben de ona durumumu anlattım. Elimden geldiğince, yetebildiğim yere kadar çalışmaya devam edeceğimi söyledim.
Sonra işverenim yapabileceği bir şey olup olmadığını sordu ve bana her türlü desteği vereceğini söyledi.
Ertesi gün beni muhasebeden çağırdılar ve “düzen bozucu davranışlar gösterdiğim” için tazminatsız bir şekilde beni işten attılar.
İşverenimin yanına gidip durumu sorduğumda zaten hasta olduğum için artık dinlenmeye ihtiyacım olduğunu söyledi ve bir zarf içinde dört tane beş, altı tane de bir dolar olan bir zarf verdi.
Bu arada “düzen bozucu” diye nitelenen davranışlarım, işe mazeretsiz olarak gelmemem, işyerindeki masamın dağınık olması gibi sudan sebeplerdi...

ARKADAŞLARIM BİRDEN YOK OLDU

İşten çıkarılınca kendimi bir sürü maddi problemin içinde buldum. Üstelik üç yıllık karım beni terk etti.
Evimi, arabamı ve yazlığımı sattım. Şu an eve gelen doğalgaz faturasını bile ödeyemeyecek durumdayım.
33 yaşındayım yapayalnız, beş parasız bir şekilde kalan zamanımı geçirmeye çalışıyorum.
Şimdi bu satırları neden size yazdığıma gelirsek... İçimde insanlara karşı öyle bir kırgınlık oluştu ki...
İşte bu yüzden size bunları yazıyorum. Zaman zaman başımdan geçen bu olayları düşünüp gülüyorum.
Beni o durumda 26 dolarla kapı önüne koyduğu için işverenime, kanser olup onu üzdüğüm için beni terk eden karıma, birden yok olan arkadaşlarıma öyle kırgınım ki. Artık hayatın hay huyunu, aptal detaylarıyla uğraşmayı geride bıraktım.
Sadece devam edebilecek kadar gücüm kaldı.
Bakunin’in dediği gibi; kalanlar kalmıştır, geriye yazılanlar da hayatın külliyatıdır.
Evet, belki üç dakika sonra bir trafik kazası geçirip öleceğiz ama planlı bir şekilde gidiyor olmak insanın içini acıtıyor.
Yayınlasanız da yayınlamasanız da kimseden bir talebim yok.
Bir şey istemiyorum.

Rumuz: Arslan

Yazarın Tüm Yazıları