Türkiye ne verecek

AMERİKALILARIN yeni projesi bu.

Haberin Devamı

Nasıl ki... Avrupa ve Avrasya’dan Sorumlu bundan önceki Amerikan Dışişleri Bakan Yardımcısı Phil Gordon gelir gelmez Ermenistan-Türkiye yakınlaşması için çalıştıysa...
Onun yerine geçen Victoria Nuland’ın yanında getirdiği paket de Kıbrıs.
Görevi bıraktığında soracaklar çünkü, “Ne yaptın” diyecekler, “Mirasın nedir?”
O da “Şu dondurulmuş çatışmayı (frozen conflict) hallettim” demek isteyecek.
Böylece zamanı iyice daralan Nobel Barış ödüllü Başkan’a da bir çözüm hediye etmiş olacak.

*

ÖNCEKİ hafta biri söyledi.
Ben “Kıbrıs” deyince, “Senin Kıbrıs’ın tarihe gömdüğü müzakereci sayısından haberin var mı” diye sordu. “Adaya git, hepsinin fotoğrafını yan yana görürsün. Temkinli ol.”
Olabilir.
Ama yine de...
Ben Türkiye’de yaşanan karışıklıkların da etkisiyle, bu yeni müzakere sürecinde Türkiye için tehlikeli bir denge oluştuğuna inanıyorum.
Neden mi?

*

Haberin Devamı

BİLİYORSUNUZ, Erdoğan Hükümeti 17 Aralık sonrası girdiği sıkıntılı süreçte, uluslararası desteğin önemini sonunda fark etti.
Hatta öyle ki... İşi, Gezi Olayları sonrası türlü komplo teorileriyle saldırdığı müttefiklerine ziyarette bulunmaya kadar vardırdı.
Çünkü, Türkiye’nin AB, BM ve NATO nezdindeki uluslararası sorumluluklarının, içeride yaşadığı hukukun üstünlüğü ve basın özgürlüğü sorunlarını kendisi için bir meşruiyet krizine dönüştürebileceğini anladı.
Fakat sorun...
Erdoğan, ihtiyaç duyduğu bu uluslararası desteği içeride sebep olduğu sorunları çözerek değil, muhataplarına çeşitli fırsatlar ya da tavizler vererek sağlama yolunu seçti.
Fransa’ya sunduğu nükleer santral anlaşması ve füze savunma ihalesi görüşmesi gibi.
Almanya’ya yaptığı ziyarette Şansölye’nin yanında verdiği o “Öyle demek istemedim” fotoğrafı gibi.
Ve şimdi sırada ne var?
Elbette Washington.

*

YÜZLERİNE de söylediğim için tekrarlamamda bir mahsur yok. Tarihe bakın, Amerika’nın NATO’dan beri Türkiye’nin demokratikleşmesine yaptığı belirgin hiçbir katkı bulamazsınız.
Çünkü sistem o kadar rasyonel işler ki, günün sonunda terazinin kefesine Amerikan menfaatlerini koyarlar ve feragat ettikleri kısım hep demokrasi olur.
Beyaz Saray’ın aylar sonra Türkiye konusunda yaptığı ilk yazılı açıklamada, hafta içi müzakereleri yeniden başlayan Kıbrıs meselesi nedeniyle Başbakan Erdoğan liderliğindeki Türkiye’ye yapılan övgüye bakın, yine aynı şeyin yaşanacağının işaretlerini görürsünüz.
Ancak Türkiye için asıl kaygı verici olan...
Erdoğan Hükümeti’nin de, üzerindeki baskıyı hafifletip Washington’dan bir övgü çıkartmak için Amerikalıların beklediği adımı atmaya hazır olması.

*

Haberin Devamı

BEYAZ Saray’ın Kıbrıs açıklamasına bakın, anlayacaksınız.
“Rum Lider Anastasiades’in paketini memnuniyetle karşılıyoruz” diyorlar.
Türkiye’nin hassas olduğu Maraş’ın yeniden canlandırılmasından bahsediyorlar.
Türkiye’nin askeri güç kullanma tehdidinde bulunduğu adadaki doğalgaz arama faaliyetleriyle ilgili, “Kimse tansiyonu yükseltmesin” diyorlar.

*

HATIRLIYOR musunuz...
Başbabakan Erdoğan, Gülen Cemaati ile süren gerginlik sırasında geçen Kasım gazetecilere bir açıklama yapmış ve “Cemaat bizden ne istedi de vermedik” demişti.
İçeride yaşadığı sıkıntılardan sonra uluslararası alanda öyle bir destek ihtiyacı duyuyor ki...
Soru şu...
Türkiye acaba şimdi ne verecek?

Yazarın Tüm Yazıları