Nasıl Beren olunur ?

Güncelleme Tarihi:

Nasıl Beren olunur
Oluşturulma Tarihi: Şubat 16, 2014 01:03

İki sezondur ‘İntikam’da giydiği her şey neredeyse 24 saat içinde kapışıldı. Birçok Türk tasarımcının yıldızını parlattı, dünya markalarının ilk defa dizi setine girmesini sağladı. Peki nedir Beren Saat’i moda için de bu kadar kıymetli yapan? Dizinin finali yaklaşırken, ünlü oyuncu anlattı.

Haberin Devamı

Kanlıca’da artık ‘Beren Villası’ olarak anılan ‘İntikam’ dizisi setinde, hummalı bir çalışma... İki sezonu geride bırakan final bölümü, merak edilen düğün sahnesi çekiliyor. Başrol oyuncusu Beren Saat, gelinlik içinde yalının bahçesinde geziyor. Merdivenlerin önünde “Bu eve son girişimiz” diyor: “Her şey Dilek Hanif’in tasarladığı siyah elbiseyle başlamıştı, şimdi de Tuvana Büyükçınar’ın beyaz gelinliğiyle bitiriyoruz.” Dizinin styling’ini yapan ikili Hafize-Seda Çeliktürk gelinliğin son rötuşlarını yaparken, stil hakkında sohbete başlıyoruz.

İntikam’da canlandırdığınız ‘Yağmur’la tarzınız hiç örtüşüyor mu?
Beren Saat: E tabii. Ama bu biraz da karakterin yaşam biçimine göre de şekilleniyor. Yağmur’un iki hayatlı bir sistemi olduğu için, ‘ikiyüzlü’ bir gardırobu var. Bir kendi tercih ettiği bir de Arsoy’lara karşı kendini gösterdiği kısım. Topuklu, kürklü, makyajlı, mücevherli...
Sizin tarzınız nasıl? Daha spor, neo-grungevari mi?
- Öyle diyebiliriz.
Oynadığınız diğer dizilerde bir stil ikonu mertebesine taşınmıştınız. Bu giydiğiniz Türk tasarımcıların işine de yaradı. ‘İntikam’ bu anlamda neler kattı Türk modasına?
- Genel olarak şu bir gerçek ki Türk dizileri genç tasarımcıları çok popülerleştirdi. Genç tasarımcıları Ortadoğu’da, Araplara kaftan defileleri yapar hale getirdiği çok açık. Ama ‘İntikam’da Hafize ve Seda’nın da sağladığı bağlantılarla global markaların da özellikle ayakkabı ve çanta gibi aksesuarlarda bize destek vermesi çok önemliydi. İntikam bu anlamda çıtayı bir tık öteye taşıdı.
Seda Çeliktürk: ‘İntikam’ bir uyarlama proje, dizinin orijinalinin DNA’sında moda var zaten. Ünlü zincir mağaza ‘Neimann Marcus’ dizinin sponsoru... Haliyle orada sonsuz bir çeşitlilik var. Bizim de birçok küresel markayı işin içine dahil etme çabamız bu yüzden. Beren’in gücü çok farklı bir etki yarattığı için ister lokal olsun ister küresel, her marka bu dönüşü çok iyi geri aldı. Gucci, Armani, Zadig & Voltaire gibi markalar ilk defa bir Türk dizisine destek verdi.
Dizide giydiğiniz her şey yok sattı. “Vay be” diyor musunuz düşününce?
B. S: E tabii ki iyi hissettiriyor. Burberry yetkilileri, “Geçen bölüm giydikleriniz full kombin satılmış” dediğinde de gurur duyuyor insan. Bir de yer verdiğimiz markalar “Geri dönüşünü fazlasıyla alacağız ve bunu göze alıyoruz” diyerek hayli pahalı olan tasarımlarını gözü kapalı emanet edebiliyorlar. O yüzden Amerika’daki işleyişe de biraz benzedi. Tabii bu başlangıçtı, muhakkak artacak.
Beren danteli gelmiştir
Moda dünyasından pek çok yakın dostunuz var. Mesela Özgür Masur... Dizide kostüm seçerken neleri ön planda tutuyorsunuz?
- Az sevmek- çok sevmek- yakın olmak değil mesele. Bu noktada bir tasarımcıyı ne kadar sevdiğimizden, koleksiyonunu ne kadar bütün olarak takdir ettiğimizden ziyade, ‘hikâyenin içinde neye ihtiyaç var, kime ihtiyaç var, böyle bir hikâye için bizi kim anlar?’ hareket noktalarımız... Mesela Elif’in (Cığızoğlu) bize yaptığı siyah-beyaz smokin elbisede de önceliğimiz şuydu: “Evet bu bir davet, kız şık olmak zorunda ama aynı zamanda yasta. Bir hafta önce arkadaşını kaybetti.” Bu noktada “Sade şıklık için Elif’e gidelim” diyebiliyoruz. Birinci sezon giydiğim, en popüler olan elbiselerden biriydi Nil yeşili Özgür Masur tasarımı... O zaman da, çok büyük bir salonda, çok sütunlu bir yerde bize çok gösterişli bir şey lazım olunca, Özgür bize o kadar şatafatlı bir elbise yapmıştı. Sonra Özgür taklitlerini gördükçe fenalık geçirdi. Bir gün kumaş almaya gittiğinde böyle bir şeye şahit olmuş. “Elbisenin orijinal kumaşı burada satılmaktadır” diye. Paris’ten özel getirdiği dantel, gözünün önünde kumaşçılarda “Beren danteli gelmiştir” diyerek pazarlanınca.. Öyle komik anekdotlar da yaşandı.
Hafize Çeliktürk: Bir de işin sadece ‘moda’ bölümü yok, ihtiyaca göre de çözüm üretmek gerekiyor. Mesela daha transparan kumaşlarla çalışmak istiyoruz ama içine mikrofon takılması ve görünmemesi gerekiyor. Hikâye yönetiyor elbiseleri.
B. S: Bu gelinlikli sahnede bizim çok ciddi teknik ihtiyaçlarımız vardı. Bir kere gelinlikten iki tane dikilmesi gerekiyordu çünkü birinin içine kan torbası yerleştirilecek. Kurşun sıkılacak, o patlayacak. Bir tanesi denize düşecek... Tuvana da tüm ekibini sabahlatarak 24 saat içerisinde iki gelinlik dikti. Bu noktada herkese çok teşekkür etmek istiyorum; Elif o şiir gibi elbiseyi çıkardığında sadece iki günü vardı. Özgür bana bir gecede kaç tane kostüm dikmiştir... Amerika’daki sette olsak, “Bize üç gün içinde yedekli bir gelinlik lazım” desek, bu kadar yardımcı olabilirler mi, bilmiyorum!
Kan torbası, denize düşme derken?
- Sürpriz olsun.

Haberin Devamı

Nasıl Beren olunur

Haberin Devamı

Alışveriş beni domine etmez

Giydiğiniz kostümlerden favori parçalarınız nelerdi?
- Bu röportaj için hazırlanırken geçmişe bak, görsellere yeniden göz attığımızda “Aa o da neydi, böyle de bir elbise vardı” dediğimiz o kadar çok tasarım keşfettik ki ‘En iyi’ diye bir ayrım yapmamız mümkün değil.
Alışveriş, hayatınızda ne kadar yer tutar?
- Çok dominant değil. Sunulan şeyleri moda yönlendiriyor, hepimiz de onların arasından seçiyoruz. Bu da alışveriş yaparken seçimlerimizi dolaylı olarak etkiliyor. Benim artık tarzım oluştu, çizgim belli zaten, onun için ne istediğimi biliyorum. O kadar takılmıyorum.
Sette ‘üç silahşorlar’ olarak son gününüz. Nasıl hissediyorsunuz?
- Üzüntülü değiliz çünkü ayrılmıyoruz. Birbirimizin hayatındayız, böyle de devam eder. Mesela giyinme odamdayken kombinlerim, fotoğraf çekip paylaşırım çünkü zevklerimiz çok benzerlik gösterir.
Giyinme odası mı? Nasıl bir giyinme odanız var? Kızların hayalini kurduğu parçalarla dolup taşan bir yer mi?
- Hayaller filan, çok ütopik cümleler kurmayalım. Ama var bir şeyler.
Londra’da Burberry’nin tasarımcısı Christopher Bailey’le bir araya geleceğiniz doğru mu?
- 17’sinde defileye gidiyoruz. Şimdi bir şey söylemek istemiyorum, çünkü program o zaman belli olacak.

Haberin Devamı

İntikam stilinin yaratıcıları

Hafize - Seda Çeliktürk

Beren’in ‘ekran gözü’ gerçekten çok gelişkin. Tasarımları ne kadar beğenirsek beğenelim, ekranda iyi görünmeyecekse anında bizi uyarıyordu. Bu televizyonda ilk projemiz Seda’yla. O pazarlama iletişimi uzmanı, ben de Elle dergisinde moda editörüyüm. İş bittikten sonra revizyona gidebiliyorum dergide. Ancak televizyonda çekiliyor ve geri dönüşü yok. “Ekran yüzü bunu sevmez ” cümlesini Beren’den öğrendik.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!