Öldüren cazibe iş başında

Güncelleme Tarihi:

Öldüren cazibe iş başında
Oluşturulma Tarihi: Şubat 10, 2014 17:18

Uzun süredir müzik çalışmalarına ağırlık verdiği için oyunculuğu ikinci plana atan Banu Zorlu, Kanal D’nin yeni dizisi “Küçük Ağa”yla setlere döndü. Dizide Yeşim karakterini canlandıran Zorlu, “Yeşim sevdiği adamı elde etmek için elinden geleni yapan bir kadın. Adeta öldüren cazibe” diyor.

Haberin Devamı

Uzun zamandır sizi ekranlarda göremiyorduk...
- Geçtiğimiz yaz boyunca konser verdim; neredeyse her hafta konserim vardı. Daha çok müzikle ön plandaydım. İnsanlar beni sadece şarkıcı olarak tanıyor ama oyunculuk yönüm de var. Hatta piyano çalıyorum, dans ediyorum. Şu an “Cats” müzikaline acayip bir ilgi var ama ben daha okuldayken “Cats”i sahnelemiştim. Bu ve bunun gibi birçok oyunda bulundum. Yedi dilde şarkı söyleyebiliyorum.

Peki bu yoğunlukta “Küçük Ağa”ya “evet” dedirten neydi?
- Beni en çok cezbeden bir Türker İnanoğlu’nun projesi olmasıydı. Türkiye’deki en iyi yapımcılardan biri. Kendisini hem çok sever hem de sayarım. Öngörüsü çok kuvvetli bir yapımcı. Yaptığı işlerle Türk sinema tarihine damgasını vurmuş bir isim. Bu yüzden onun projesinde yer almayı çok arzu ettim. Dizinin hikayesi de çok hoşuma gitti; çok sıcak bir aile dizisi bu...

Canlandırdığınız Yeşim karakteri için ne diyeceksiniz?
- Yeşim adeta bir öldüren cazibe! Sevdiği adamı elde etmek için elinden geleni yapan bir kadın. Bu kez kendimle ters düşen bir rol üstlendim. İnsanları şaşırtmayı seviyorum, her zaman iyi kadını oynayacağım diye bir kural yok. Ne zamandır böyle bir rol bekliyordum. Bu teklif gelince de hemen kabul ettim.

Dizi gayit iyi reytingler alıyor. Bekliyor muydunuz bu ilgiyi?
- Açıkçası başarı bekliyorduk ama sonuç beklediğimizden de iyi oldu.

Neden sizce?
- Çünkü insanlar bu dizide kendilerini buldular. Hayatı çok hızlı yaşar olduk, bu da aile ve dostlarımızdan yavaş yavaş kopmamıza yol açtı. Dolayısıyla insanlar eve geldiklerinde güzel şeyler izlemek, kafalarını dağıtmak istiyor. Ve “Küçük Ağa” da onlara istediklerini veriyor.

Yeşim için “beklediğim bir roldü” dediniz. Bundan sonrası için aklınızda yeni karakterler var mı?
- Stabil rolleri sevmiyorum. Daha önce şizofreni oynamıştım, o rol de beni çok heyecanlandırmıştı.

EN ÇOK GÖKHAN’IN TAKTİKLERİNİ BEĞENİYORUM
Diziye başlamış olsanız da müzik çalışmalarını askıya almadınız. Duyduğuma göre bir single hazırlığındaymışsınız.
- Evet, bitmek üzere, yakında çıkıyor. Klibi de bugünlerde çekeceğiz. Beklendiği gibi hareketli bir şarkı olmayacak bu kez. Duygusal, orta ritmli bir şarkı. Onun dışında yurt içi ve yurt dışındaki konserlerime de devam edeceğim.

Yeniden ekranlarda yükselişe geçen ses yarışması furyasını nasıl değerlendiriyorsunuz, onlardan birinde jüri üyesi olmak ister misiniz?
- Çok isterim hem de... Opera bölümü mezunu olduğum için bir süre ses eğitmenliği yaptım. Dolayısıyla müziğe hem duygusal hem teknik hem de nota gözüyle bakıyorum. Mesela “O Ses Türkiye”de en çok Gökhan’ın taktiklerini beğeniyorum. Bu tarz yarışmalarda sempatiklik sesin önüne geçince, bazı arkadaşlara haksızlık oluyormuş gibi geliyor.

Bu sene “O Ses Türkiye”yi hem çok sempatik hem de opera mezunu biri kazandı.
- Ne güzel, bir opera mezununun kazanmasına çok sevindim. Opera mezunu biri olarak bu alanda ilerlemeyi ben de çok isterdim ama maalesef çalışabileceğimiz bir alan yok. Bu yüzden pop müziğe yöneldim. Maalesef burası bir İngiltere ya da Amerika değil. Burada sanatçılar ya çok zor şartlarda çalışıyor ya da çalışamıyorlar. Bir de bu yarışmada birinci olanların çok iyi bir yıldız olduğunu hiç görmedim maalesef. Buna rağmen Acun Ilıcalı’nın yaptığı programların formatları çok başarılı. Bu yarışmaya katılanlar en azından bir şarkının doğru bir şekilde nasıl okunacağını öğreniyorlar.

ŞORAY AİLESİNİN BENDE YERİ ÇOK AYRI
Sanatçılar arasında “dostum” diyebileceğiniz kişiler var mı?
- Safiye Soyman’ı çok seviyorum. İki eli kanda olsa dara düşsem kalkıp gelir. Bir de Şoray ailesini çok seviyorum. Hem Nazan Şoray’ın hem de Türkan Şoray’ın yerleri benim için çok ayrı bir yerdedir.

Bu arada sanki biraz zayıflamışsınız gibi geldi bana...
- Çok yoğun tempoda çalıştığım için öğünlerimi ister istemez atladım. Düzenli olarak spor da yaptığımdan bu tempo kiloma yansıdı. Zaten üç gün yemek yemesem anında zayıflayan biriyim. Çok hızlı bir metabolizmam var. İşin ilginç yanı hamur işlerini ve sebze yemeklerini çok seviyorum. Kırmızı etle ise hiç aram yoktur. Bir de zayıflamak için sarımsak çayı ve mısır püskülü çaylarından destek alırım.

Hangi sporu yapıyorsunuz?
- Yürüyüş ve koşu yapıyorum. Bunun dışında pilates yapıyorum.

Bir gün saçlarınızın renginden sıkılsanız, hangi renge boyatırsınız?
- Böyle bir şey yapmayı hiç düşünmüyorum. Sürekli imaj değiştirmekten yana değilim. Ama bir gün olur da değiştirirsem o renk kesinlikle kızıl olur

Son olarak; ufukta yeni projeler var mı?
- Bu yaz bir sinema filminde rol alacağım. Şimdilik kesinleşmiş bir tek o var.

BU YIL EVLENİP ÇOCUK DOĞURACAĞIM
Evliliğe nasıl bakıyorsunuz? İster misiniz evlenmeyi ya da anne olmayı?
- İstiyorum tabii... Hatta bu sene herkese bir sürpriz yapabilirim. İçime doğan her şey genelde olur. Bu sene çocuk sahibi olacakmışım gibi geliyor.

Nasıl bir anne olursunuz?
- Bilmem! Biraz despot ya da evhamlı bir anne olabilirim.

Kıskanç biri misiniz peki?
- Evet kıskancımdır, erkek arkadaşımı kıskanırım. Sevgilimi çok sıkmam ama serbest de bırakmam. Mesela erkeklerin “erkek erkeğe eğlenme” muhabbetinden nefret ediyorum. Erkek erkeğe eğlenmeye gidiyorlarsa mutlaka işin içinde çapkınlık var demektir. Zaten erkeklerin kadınsız bir yere gitmelerinden hoşlanmıyorum. Aynı şekilde ben de kadın kadına eğlenmeye gitmem, yanımda sevgilim olsun isterim.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!