İslamcılarda servet tutkunluğu

“SERVET sahibi olmak insanlığın tutkularından biridir. Her toplumda servet tutkunları vardır” diyen Ankara’dan Nurullah Aydın, “İslamcılarda servet tutkunluğu” konusunda ilginç bir çalışma yapmış... Diyor ki:

Haberin Devamı

“Tarih boyunca birçok krallıklarda, imparatorluklarda servet sahipleri oluşmuş, devleti yönetmişlerdir. Lüks ve şatafat, gösteriş, servet sahiplerinin servet sahibi olmayanlara yönelik baskı gücü haline gelmiştir. Ezenler ezilenler süreci böyle başlar.
Dinler ve ideolojiler; zengin fakir uçurumunu gidermek için önemli ilkeler getirmiştir. Ancak bu kez din istismarcıları; bir kılıfını bularak servet edinmeyi dinin esası görmüşler ve alt tabaka insanların da kaderlerine razı olmalarını telkin etmişlerdir. Telkin etmeye de devam ediyorlar. Ne yazık ki İslam’ın temel ilkeleri; İslam’ı temsil ettiğini ileri sürenlerce, temsilcilerince tersyüz ediliyor. Her inandım diyen gerçek inanmış değildir. İslamcı denilince hırsız, yalancı, dolandırıcı, sahtekâr, kafa kesen, katliam yapan kardeşlik hukukunu çıkarı olduğu sürece paylaşan, bozulunca her türlü kin ve öfkeyle saldıran ucube tipler akla geliyor.
Türkiye böyle de, diğer İslam ülkelerinde ve İslam’ın doğduğu, nebi-elçinin İslam’ı tebliğ ettiği topraklardaki İslamcılar farklı mı?
Çıkarları için dönekliği, pişkinliği, yüzsüzlüğü, arsızlığı tercih etmekten utanmayan İslamcılar, saf, temiz, iyi niyetli müminleri aldatmaya devam ediyor. Haktan, hukuktan, adaletten anlamayan İslamcıların dillerinde yalan, yüzlerinde pişkinlik, midelerinde haram lokma vardır.
Dünyanın en zengin ülkesi ABD, Japonya, Çin, İsviçre gibi ülkeler değil. Dünyanın en zengin ülkesi Katar. Ortadoğu ülkeleri en zengin kişileri ve aileleri de barındırıyor.
1- Abdullah bin Ahmad Al Ghurair & Ailesi, BAE: 3.1 milyar dolar
2- Taha Mikati, Lübnan: 3.5 milyar dolar
3- Necip Mikati, Lübnan: 3.5 milyar dolar
4- Majid Al Futtaim, BAE: 3.6 milyar dolar
5- Sulaiman Al Rajhi & Ailesi, Suudi Arabistan: 6 milyar dolar
6- Nassef Sawiris & Ailesi, Mısır: 6.5 milyar dolar
7- Mohamed Al Jaber, Suudi Arabistan: 7 milyar dolar
8- Mohammed Al Amoudi, Suudi Arabistan: 13.5 milyar dolar
9- Joseph Safra, Lübnan: 15.9 milyar dolar
10- Prens Al-Waleed bin Talal, Suudi Arabistan: 20 milyar dolar
11- İsviçre’de bankalarda milyarlarca doları olan cumhurbaşkanları, başbakanlar.
İslam ülkeleri gerçeği bu. Afrika’nın yoksul İslam ülkelerindeki dramın nedeni ne?
İslam dünyasının kan gölü olması, vahşetin, yıkımın, katliamların arenası olması boşuna değil demek ki.
Nurullah AYDIN - ANKARA

Haberin Devamı

Günün Sözü

Haberin Devamı

“Türk ekonomisinde uzun zamandan beri bilindik bir oyun oynanmaktadır. Yeni yıl öncesinde enflasyon hedefi bilinçli olarak düşük tutulmakta, bu çerçevede memur ve işçi maaşlarına da düşük oranda zam yapılmaktadır. Yıl içinde ise gerçekleşen enflasyon daima hedeflenen enflasyonun üzerinde olmaktadır. Merkez Bankası enflasyon tahminini yükseltti, peki memur maaşları ne olacak?”
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı
İsmail KONCUK

Galatasaray Üniversitesi bir Türk üniversitesidir

DÜNKÜ köşenizde Fransa Cumhurbaşkanı Hollande’ın ziyaretiyle ilgili bir okur mektubunda, Galatasaray Üniversitesi’nin adının ve tarihin Fransızca yazılmasına vurgu yapılmıştır. Öncelikle, Galatasaray Üniversitesi ‘Fransız Üniversitesi’ olmayıp; 14 Nisan 1992 tarihinde imzalanan Milletlerarası Antlaşma ile 6 Haziran 1994 tarih ve 21952 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 3993 Sayılı Kanun’la kurulmuş öğretim dili Fransızca olan bir devlet üniversitesidir. Kökleri 533 yıllık bir geçmişe dayanan Galatasaray eğitim kurumları, ilköğretim okulu, lisesi ve üniversitesi ile Türk eğitim sisteminin farklı aşamalarında devlet kurumları olarak görevlerini yerine getirmektedir. Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın üniversitemize gerçekleştirdiği ziyaret kapsamındaki konferansta üniversitemizin adı ve tarihin yabancı dilde yazılmış olması ise, yabancı konukların katılımının olduğu uluslararası toplantılarda karşılaşılan yaygın bir uygulamadır.
Prof. Dr. Ethem TOLGA Galatasaray Üniversitesi Rektörü

Haberin Devamı

Mesaj Panosu

- ERGENEKON davasından müebbet hapse çarptırılan gazeteci-yazar Tuncay Özkan için Caddebostan Kültür Merkezi’nde 1 Şubat Cumartesi, 14.00’te ‘Özgürlükten Buluşalım’ adlı toplantının açış konuşmasını Mustafa Balbay yapacak; etkinliğe sanatçılar, gazeteciler, yazarlar ve siyasetçilerin katılacak.

- ŞU ithal malı akvaryumun içinden çıkalım artık. Suyunda ne yem kaldı, ne de oksijen!
Selçuk TINAZ

- BEYOĞLU Belediyesi başkan aday adaylarından, eski diplomat Gökhan Eşeli, Bakan Ahmet Davutoğlu’nun “40-50 sene sonra Gezi’yi kimse hatırlamayacak” demesine “Davutoğlu’nun hayallerinin, Türkiye’nin başına büyük sorunlar açtığını hepimiz biliyoruz. Türk dış politikası, ulusal çıkarlarımız açısından, “Davutoğlu Harikalar Diyarında” masallarıyla yönetilemeyecek kadar akıl ve strateji gerektirir” dedi.

Haberin Devamı

Erbakan nasıl affedildi

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül dün İtalya’ya giderken, gazetecilerin sorusu üzerine Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu için, “Af yetkim yok, olsa hemen affederdim” dedi.
Peki, Fahri Korutürk, 8 Aralık 1973’de bir yazısı nedeniyle mahkûm olan Çetin Altan’ı nasıl affetti?
Gül’ün ilk affını, Erbakan’ı affettiğini unuttuk mu?
Ahmet Necdet Sezer’in, 260 kişiyi affettiğini de unutmayalım.

Talat Paşa Komitesi, AİHM kararından sonra savunma değil ‘taarruz’ kararı aldı

Talat Paşa Komitesi (TPK), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 17 Aralık 2013 tarihli kararının ardından 18 Ocak 2014 günü olağanüstü toplandı.
AİHM, Doğu Perinçek’in, Ermeni soykırımını inkârı suç sayan ceza maddesi dolayısıyla İsviçre aleyhinde açtığı davada Perinçek’i haklı bulmuş ve İsviçre hükümetini mahkûm etmiştir.
Bilindiği gibi İsviçre yargısı Perinçek’i “Ermeni soykırımı uluslararası bir yalandır” dediği için soykırımı inkârdan cezalandırmıştır. Türkiye AİHM’nin bu kararıyla Ermeni soykırımı yalanına karşı tarihin en büyük başarısını elde etmiştir. Dışişleri Bakanlığı’nın açıkladığı gibi bu karar bir milat niteliğindedir. AİHM, kararında Ermeni soykırımının gerçek olmadığı görüşündedir. Bu noktada, 1915 olaylarının Yahudi soykırımına benzemediğinin altı çizilmiştir. Dolayısıyla bu karar bir uluslararası yargı içtihadı niteliğindedir.
Mahkeme 1915 olaylarının değerlendirilmesinin bir yargı ya da yasama görevi değil tarihçilerin görevi olduğu görüşündedir. Böylece soykırım kararı almış olan parlamentoların bu kararlarını kaldırtma görevi önümüzde durmaktadır. AİHM bütün bu hükümlerinin yanı sıra, “ifade özgürlüğünün ihlali” açısından da İsviçre’yi mahkûm etmiştir.
TPK bu yeni durumu da dikkate alarak, önümüzdeki yol haritasını ve yeniden örgütlenme gereksinimini görüşmüş ve aşağıdaki kararları almıştır:
1- Türkiye, yukarıda özetlediğimiz AİHM kararından sonra, bu konuda savunma hattından çıkıp, taarruza geçmelidir. Hedefimiz, etkin - mantıklı yöntemle, soykırım kararı almış olan parlamentoların bu kararlarını kaldırtmaktır. Atlantik sisteminin soykırım saldırısının yumuşak karnı bu dönemde İsviçre olarak görülmektedir. Önümüzdeki dönemde faaliyetimizi İsviçre’de yoğunlaştıracağız.
2- AİHM kararını halkımıza ve dünya kamuoyuna anlatma görevi önümüzde durmaktadır. Bunun için AİHM kararının yeniden yazımını tamamlayıp, Sayın Perinçek’in savunması ile birlikte kitap haline getirecek, Türkçe’nin yanı sıra dört yabancı dile çevirerek bütün dünyada on binlerce dağıtacağız.
3- Dünya kamuoyunu bu konuda harekete geçiriyoruz. Özellikle emperyalist merkezlerin 2015’i saldırı yılı ilan ettikleri bugünkü koşullarda soykırım yalanını yüzlerine çarpacağız. Bu amaçla yurt dışında yaşayan 4 milyon Türk’ümüzü ayağa kaldıracağız. TPK’nin bu amaçla başta Dışişleri Bakanlığı olmak üzere, TC’nin ilgili kurumlarını harekete geçirmesi de gerekmektedir.
4- Acilen atacağımız ilk adım, İsviçre’de girişimlerde bulunarak, AİHM’ nin mahkûm ettiği ceza maddesini İsviçre parlamentosunun gündemine getirtmek ve kaldırtmaktır. Bunun için, Türkiye Barolar Birliği ile İsviçre’deki Türk Hukukçular Derneği’nin birlikte çalışma yürütmesi bir başlangıç olabilir.
5- İsviçre’nin AİHM kararına itirazının son günü 17 Mart 2014’tür. 15 Mart ise, Talat Paşa’ nın katledilmesinin yıldönümüdür. İsviçre’nin AİHM kararına itiraz edip etmemesine bağlı olarak ve bu iki tarihi birleştirerek güçlü etkinlikler tasarlayacağız. İsviçre AİHM kararına itiraz etmezse, “soykırım” ve “soykırımı inkâr” suçlamalarından vazgeçiyor demektir. Parlamentonun bu kararları kaldırması için, İsviçre kamuoyunu hızla harekete geçirmeye çalışacağız. İsviçre’nin itirazı halinde ise, itirazın lehimize sonuçlanmasını takiben aynı hedef ve yöntemle harekete geçeceğiz. Bu aşamada İsviçre kamuoyunun ağırlıklı görüşü, itiraz etmemek ve “soykırımı inkar” yasasını hızla kaldırmak yönündedir. Böylece Türkiye’mizin ikinci zaferi ufukta görünmüştür.
6- TPK, AİHM zaferinde kuşkusuz katkıları bulunan şehit diplomatlarımızı anma görevini gündemine almıştır.
7- Bu yıl 24 Nisan için yabancı büyük gazetelere tam sayfa ilan verilmesi kararlaştırılmıştır.
8- TPK, zafer toplantısında iki yıl önce yitirdiğimiz Başkanımız ve KKTC Kurucu Cumhurbaşkanımız Sayın Rauf Denktaş’ı, şehit diplomatlarımızı, yine yakın zamanda yitirdiğimiz TPK üyelerimiz edebiyatçı-yazar Demirtaş Ceyhun, Prof. Dr. Uçkun Geray ve MHP 21. Dönem Milletvekili Mehmet Gül’ü saygıyla anmış, başta Sayın Doğu Perinçek ve Sayın Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu olmak üzere Silivri’de tutuklu bulunan üyelerimize ve yurtseverlere selamlarını göndermiştir. TPK, ilgililer tarafından iki yıldır ihmal edilen Sayın Rauf Denktaş’ın anıt mezarının yapılması görevinin takipçisi olacak, yapacak, yaptıracaktır.
9- TPK, toplantının sonunda yeniden örgütlenme konusunu da gündemine almış ve katılanlardan Başkan, Genel Sekreter ve Yürütme Kurulu ile ilgili olarak görüş almıştır. Toplantıyı yöneten geçmiş dönem Yürütme Kurulu üyeleri bu görüşleri değerlendirerek, TPK’nin yeni örgütlenmesini ilan edecektir.
Basınımıza ve kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Talat Paşa Komitesi Genel Sekreteri Ferit İLSEVER; Divan Üyeleri Prof. Dr. Süheyl BATUM, Servet BORA, Ertuğrul KAZANCI ve Prof. Dr. Zerrin BAYRAKDAR

Yazarın Tüm Yazıları