Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - KelebekYazarın Tüm Yazıları

Güven bazılarınız için ne demekmiş...

Dün kendimi peri gibi hissederek uyandım.

Haberin Devamı

Bi eteğim var, ucu tüllü. Tüllerinde minicik pullar dikili, parlıyorlar ışık vurunca. Bir de bluzum var, pembe çiçekleri olan kesimi de çok acayip. Hep çok sevdim o eteği ve o bluzu. Hep gündüz vakti giyesim vardı. Güneş ışığında...
Ama ne zaman giyesim gelse; “Ayol ne alakası var şimdi eğitime, seminere böyle giyinilir mi? Daha ciddi veya sakin giyinmek lazım” filan diye düşündüğümden sanırım 6 yıldır giyemedim ne eteği ne de bluzu iyi mi!
O kadar içime işledi ki sabah sabah bu kadar çok saçma şeyi düşündüğümü fark etmek!
“Ayol peri gibi hissediyorum, ve aklıma gelen de o etek. Ben onu giymek istiyorum. Oraya uyar mı uymaz mı diye düşünmeden hem de!
Sırf canım istediği için!” dedim.
Giydim.
Altına da kendimce taşlarına bakınca sihirli pabuçlarım dediğim pembe pabuçlarımı giydim.
Kim ne derse desin, ben Periyim dedim, “Güven” konulu çalışmaya gittim.
O kadar inanılmazdı ki..
Dubai’nin yerlisi bir kadın arkadaş, yanıma gelip “içimden fotoğrafını çekmek ve bakmak için saklamak geliyor. Sana bakmak bana mutluluk veriyor!” dedi.
Ölücem sandım o an mutluluktan.
Periydim ben, mutluluk veren..
Gerçekten.
Kalktım milletin önünde sınıfın ortasında kendi etrafımda döndüm sevinçle zıplayarak.
Ay nasıl iyi geldi!
Sırf o kadının bunu dediğini duymama değerdi o yere ve çalışmaya ve ortama “uygunsuz” gibi görünen o eteğimi giymeye.
Değdi de!
Üniversitede bi arkadaşım giydiğim elbiseye “Hollandalı peynirci kızı” dediğinden beri korkarım, giydiğim uygunsuz kaçarsa diye bazen bi yere giyinip gitmek yerine gitmemeyi tercih edebiliyorum düşünebiliyor musunuz!
Ben!
Evet ben..
Oysa dün, o kadın bana bunu söylediğinden beri, Allah biliyor, geberiyor olsam vaz geçmem nasıl hissediyorsam öyle giyinmekten hem de her ortamda!
Güvenirim iç sesime!
Şimdi de,
Her türlü aklı mantığı bırakın bi masaya.
Yaslanın arkanıza ve sizlerden gelen güven tanımlarını okuyun bir de..
Azcık düşünün okurken siz de... Okuduklarınıza dair düşünün bi.
Güven üzerine.
Sanırım içinde kaybolduğumuz bu kötü politik gündemin dışında kalmak da; bütün bunların güvenle alakasını kurmak açısından da, kazan-kazan duygusu yeşerecek ruhunuzda.
Yonca
“içgüdü”

Haberin Devamı

***
Yonca,
Bendeki güvenin adı yok. Sadece içimdeki tanrısal gücüm diyebilirim. Bana özelmiş gibi. Ama her zaman yerinde durmuyor. Zaman zaman yörüngesinden çıkıyor. Yörüngesine oturduğu zaman nasıl bir iç huzur, tarifi yok. Ama üzerinde çok çalışıyorum. Yörüngede kalma süresini uzatmak için. Bilmem anlatabildim mi?
Sevgiyle kal. İç sesime kanal olan kadın...
Fatma

Haberin Devamı

***
Bence güven şu hayatta bir kez bile çakıştığın ve bir şeyler paylaştığın her canlıyı bir "can" olarak görebilmek ve mümkünse kırmamak. Bu çok zor bir şey değil.
Ben birine güveniyorsam bu demektir ki o insan beni kasten kırmaz, beni düşünür, korur, kollar.
O bana güveniyorsa ben de aynı sorumluluğu ona karşı hissederim.
Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapma.
Güveniniz kırıldığında nasıl hissettiğinizi hatırlayıp, bunu başkalarına hissettirmemek için özen göstermek işte, hepsi bu.
Mütevazi bir şeyden bahsediyorum.
“Güven mantıkla ilgili bir şey değildir” yazıyordu bir yerde. “Birine güvenirsin ya da güvenmezsin, içinden gelir ve güven bir kez kırıldı mı geri dönüşü yoktur” diyordu.
(Oruç Aruoba "ile" kitabı)
Yine başka bir kitapta daha önce okumuş olmayı dilediğim bir söz “ilişkilerde bağımlılığa son”.
"KENDİNİ ASLINDA GÜVENMEDİĞİN BİRİNE KARŞI GÜVEN DUYMAYA ZORLAMAKTAN VAZGEÇ"
Güvendiğin dağlara kar yağması kadar hiçbir şey yıpratmıyor insanı. Tam o anda ölmek istiyorsun ya da öldürmek.
Hürriyet’te köşe yazarı olsaydım ve konum güven olsaydı sanırım şu en son alıntıladığım cümleyi yazardım. Çünkü aslında içimize yeterince kulak veremediğimiz geliyor bunlar başımıza.
Kime güvenip kime güvenmeyeceğimizi aslında kalp biliyor da, bilmemezlikten geliyor.
Aslında tam olarak kendimize güvenebilsek, o sese kulak verip öyle ilerleyeceğiz.
İçimizdeki sese kulak verebilmek ve bir daha hiç kırılmamak dileğiyle.
Yıldız

Haberin Devamı

*****
Yazınız çok güzeldi. Her zamanki gibi hemen bitmesin diye yavaş yavaş okumaya çalıştım. Şu sıralar yoğun olarak benzer duyguları yaşıyorum ve artık bir karar vererek çevremdekileri kaybetmek pahasına rol yapmamaya karar verdim. Kaybetmeye de başladım aslında, ama olsun demek ki bana gerçekten değer vermiyorlarmış diyorum. Bir tarafım etrafımda kimse kalmayacak diye üzülürken, daha büyük tarafım, çok eğleniyor ve oh bee, ne rahatmış içinden geldiğini söylemek diyor.
Elmas

***
Fitche çalışıyoruz bugünlerde. “SAF BEN - ViCDAN” gibi konu başlıkları var.
Eğitim - kültür - otoriteler - duygular - ''en dogru''nun tarifi gibi hususlar vicdanı GÖLGELiYORlar.
ASLINDA
Vicdan herkeste SAF olarak var.
Buna ulaşmak için bu GÖLGELERden bilinçle arınmak gerekiyor .
Belki GÜVEN de böyle bir şey.
Önce var olan, yıllar içinde gölgeler arasında kaybedilen
Aslı

Haberin Devamı

***
Bu sabah 3,5 yaşındaki kızımın kendi kendine uyuması için kendimce uydurduğum yollardan birini (bunu başardığı zaman sabah uyandığında odasındaki masasının üstünde "uyku perisinden gelen küçük bir hediye-bir sonraki akşam yatmadan önce okumak üzere bir kitap buluyor mesela) anlattığım is arkadaşım "kızınıza yalan söylemiş olmuyor musunuz?" dediğinde, bunu türbanlı iş arkadaşımın dini görüşü gereği doğru bulmadığını, halbuki kızımı mutlu etmek (yılbaşında "Noel Baba’dan gelen hediyeler) ya da eğitmek (artık büyüdüğü için bütün emziklerini bir poşet içinde sokak kapısının önüne koyan kızıma o memeleri başka bebeklere dağıtmak için alıp yerine büyük çocuk oyuncağı koyan "meme perisi") adına bu yola başvurmakta hiç sakınca görmeyen ben, arkadaşımın bu çıkışına "bunlar beyaz yalanlar canim" diye cevap verdim ve hemen ardından bugünkü yazını okudum! Allak bullak ettin beni Yonca! İyi bir anne olayım derken yalan söylemeye meyilli bir çocuk mu yetiştiriyorum?!
Dilek

Haberin Devamı

***
Günlük olarak gazete köşe yazısı takip etme gayretime rağmen sizi gözden kaçırmış olmama şaşırdım. Aslında ben bir çok şeyi gözden kaçırır vaziyette yaşıyorum fakat bu gözden kaçırmalar farkındalık kavramından bağımsız çalışıyor. Yaptığım her kısa devrenin farkındayım benim için kötüsü de bu sanırım...
Özellikle kurumsal olsun olmasın iş dünyasına karşı duruşunuza hayranım. 29 yaşındayım bugüne kadar hep dayatmalara, sisteme hem boyun eğerek hem de kısmi isyanlar ederek bir şeyler elde etmeye çalışıyorum ama mutlu musun Arda diye sorarsanız "hayır" cevabım o kadar içten ve samimi ki sürekli bu cevaba tezat yaşamaktan yoruldum ve elde ettiklerime bakıyorum yine başarısız bir yığın zaman kaybı olduğunu görmem daha da fazla yıpratıyor beni...
Ben aslında bu ülkede gerek sosyal, gerek ekonomik anlamda iyi olarak konumlandırabilecek bir seviyede yaşıyorum.
Ama artık başkalarının ne düşüneceğini, beklentilerini gözetmekten çok yoruldum. Bu başkalarına ailem de dahil. Hayatta en mutlu olduğum anlar; spor yaptığım bisiklete bindiğim, kahve çekirdekleriyle ilgilendiğim, bir kahveci açma hayalleri kurduğum o büyülü anlar ama bunların hiç birini para kazanma realitesine ve geleceği garantiye alma durumuna endeksleyemedim, yeteri kadar cesaretim yok sanırım.
Belki de ben o tip bir girişimci değilim. Çıkamadım bu işin içinden.
Şu an yine bir dönüm noktasındayım. Çünkü biliyorum istediğim bu değil.
Kime ben böyle devam etmek istemiyorum desem, herkesin benden daha fazla heyecanlandığını fark ettim. Bilmiyorum belki de yanlış anladım.
Halbuki ben kravat nasıl takarım, her gün takım nasıl giyerim diye kaygıları barındırmakla meşgulüm. Belki çok çocukça, ama ben o değilim kendimi hiç kariyer basamaklarını hızla tırmanan bir adam olarak da görmedim, göremedim. Kırılma noktasındayım. “Sabretmen lazım, dayanman lazım” lafları kulağımda yer etmiş olmasına rağmen ben kendimi biliyorum en ufak kısa devre belirtisi beni yine benden alacak...
Arda

****
Güven; çok sevdiğin biri sırf "koş" dedi diye, 100m bile koşamazken, yardımseverlik koşularıyla 10 km maraton koşmaktır.
Hale

***
Kendine güvenmekte dengeli olmalı. Çok ve az güven ikisi de zarar getirebilir. Dengeyi bulmak lazım.
Sevdiklerinden destek güveni besler!
Müge

***
Havuzda deniz yatağı üstünde keyif yaparken kimsenin gelip seni gizlice devirmeyeceğini bilmek güvendir.
Gözün kapalı teslim olmaktır.
Dalgalar gelip çarpsa da dimdik durabilmektir.
Korkmamaktır.
İnanmaktır. Teslim olmaktır.
Rüzgara karşı çıplak koşmaktır.
Kendini boşluğa bırakmaktır.
Nehrin sonundaki çakıl taşlarını da balıklar kadar merak edip korkusuzca dibine kadar yüzmektir.
Armağan

***
Ben kendimden de başkalarından da utanıyorum. Güvenmiyorum.
Herkes “iyisin hoşsun” dese de binlerce kusur bulup kendimi hırpalıyorum. Çok sevdiğim insanlar da bile, güven konusunda bir mesafe bırakıyorum.
Çocukken de mi böyleydim bilmiyorum. Sanırsın dünya kadar kazık yemişim de şimdi önlem alıyorum, kabuk yapıyorum kendime.
Yok öyle bir şey, herkes kadardır olsa olsa.
Oysa bu tedirginlik tüm hayatımı zaman zaman geriyor ve huzursuz ediyor.
Ömrümde ilk kez 2 yıldır spor yapıyorum. Duruşum değişti bunu herkes söylüyor, mutlu ol di mi? Yok Allah’ım. “Eyvah sporu bırakırsam top gibi olurum” korkusu. Oysa kilolu olmadım hiç. Ama bu benim kaygıma engel değil ki! Olmayanları bile kafamda bir güzel oldurturum.
Utanma duygusu ilk öğrenilen duygulardan biri. İltifattan utanma, kendinden utanma vesaire. Kim bilir bir yerlerde var demek ki bir çözülesi durum.
Yazın için ellerine sağlık demek istemiştim, anlattım durdum kendimi. Parentlogy’de çok sevmiştim. Bu kadar açık yüreklilikle iç hesaplaşmanı şeffafça yapmam da başka bir özgüven bana kalırsa.
Işıl

***
Güven ne demek sormuşsun ya, düşündüm ben kimseye güvenmiyorum güvenemiyorum:(.
Galiba güven nedir, onu da bilmiyorum.
Güven birisine sırtını yaslayabilmek mi?:(
Yargılanmaktan korkmadan her şeyini paylaşabilmek mi?

Galiba bir tek kızıma güveniyorum. Her şeyimi o bilir.
Ama dur, param hariç. Bak bu konuda ona bile güvenemiyorum rahatlamasın diye. (Ne fena!)
Bak galiba çok konuda kimseye söyleyemediğim bi sürü şeyi sana söylüyorum:)
Sana güveniyorum:).
Ama %100 teslim olduğum güven duygum ya da durumum kimseyle yok:(
Ayyy çok acıklı!
Off n’aptın be Yonca:(
Aliye


Yazarın Tüm Yazıları