TÜSİAD’ı kim kandırıyor?

‘NE yani Başbakan’ı kandırıyorlar mı’ diye sormuşum hayretle. Bir avukat mektubu hatırlattı, Bülent Arınç’ın deyimiyle ‘meğer çok safmışım’.

Haberin Devamı

Dünkü Sabah’ta, Hanefi Avcı’yla konuşmuşlar. Başbakan’ın paralel örgüte geç müdahale ettiğini, çünkü yanıltıldığını söylüyor.
Ne yani, ‘paraleller’i hâlâ göremiyorlar diye bugün TÜSİAD’ı da, Bahçeli’yi de, Kılıçdaroğlu’nu da bir kandıran mı var?

* * *

Aynı saflıkla şunu da merak ediyorum: Yargıya güveni kim sarsıyor yahu?
“Mesela bir davamda Hâkim Ömer Diken, aynı gün hem mahkeme üyesi hem de mahkeme başkanı görünüyordu. Şikâyet ettim. Hâkim inceledi, ‘Ben suç görmedim’ dedi. Sonra onu (Ali Alçık) Yargıtay üyeliğine terfi ettirdiler” diyor Hanefi Avcı...
“Fiilen ayrı bir paralel hukuk yapısı üretildi. Tabii vatandaşın devlete güveni sarsıldı”
diyor...
Kim bu Hanefi Avcı? Emniyet istihbaratının ciğerini bilen, bu yargının da sillesini yiyen eski polis şefi.
Ona mukabil, TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz ne görüşte peki?
Önde gelen bazı işadamlarına, delil dosyalarının kapağını bile kaldırmadan gözü kapalı tutuklama kararı verilmesine bir şey demiyor. Böyle işlemler, iş âleminde hukuka güveni sarsmıyor zira.
Ama çivisi çıkmış bir yargıya çekidüzen verecek yasal düzenlemeler, yabancı yatırımcıların hemen gözünü korkutuyor...
Küresel sermaye, ayyuka çıkan paralel örgütlenme abukluğundan değil de... Meclis’in, ona müdahale eden yasama faaliyetinden dolayı Türkiye’den kaçacakmış!
Bir işadamları örgütü düşünün; işadamlarının hakkına, hukukuna sahip çıkmak yerine...
Amacı sadece yolsuzlukları ortaya çıkarmakmış, yargı hiçbir karanlık emele alet edilmiyormuş gibi yapıyor...
Gözü boyanmış olan hangisidir öyleyse; Hanefi Avcı mı, Muharrem Yılmaz mı?

* * *

Haberin Devamı

Yarın dizini dövmek istemeyen, bugünden okusun şu satırları... Kim kimin gözüne perde çekiyor, okusun da ibret alsın:
“Ben Av. Mahir IŞIKAY. İstanbul sözde ‘Askeri Casusluk’ davası 1 numaralı sanık İbrahim SEZER’in avukatıyım. Balyoz davasında 19 sanığın, Ergenekon davasında 4 sanığın, İzmir sözde “Askeri Casusluk” davasında 7 sanığın, Şike davasında 1 sanığın, Cübbeli Ahmet davasında 2 sanığın müdafiiyim.
Sizinle İstanbul ‘Askeri Casusluk’ davası üzerine İbrahim SEZER ile birlikte yaklaşık 2 saat konuşmuştuk.
Size o davanın nasıl bir komplo olduğunu belgelerle açıklamaya çalışmıştık. Hatta siz, o gün konuşmanın sonuna doğru ‘Yani Mahir Bey, Başbakan’ı kandırıyorlar mı ve kim kandırıyor’ diye sormuştunuz. Ben de ‘Belgeler ortada, takdir sizin’ demiştim.
Gördüğünüz gibi, çok değil 1 sene geçmeden Sayın Başbakan bazı gerçekleri görmeye başladı.
... Mahkemede üç saat, tek tek tamamını belgelerle delillendirerek aslında (İstanbul ve İzmir’deki) her iki davanın nasıl tek bir senaryonun ürünü olduğunu, tek bir merkezden hazırlandığını sunumla gösterdim.
... Aynı hâkimlerin tüm bu kritik davalarda nasıl rol aldıklarını; arama, el koyma, dinleme, tutuklama, gözaltı kararlarını alan hâkimlerin nasıl büyük bir tesadüf eseri aynı kişiler olduklarını görmenizi isterim.”
Vesselam...

Yazarın Tüm Yazıları