Zulmün artsın

DÖRT kişiydiler: Bir erkek, iki kadın ve bir de kucakta çocuk.

Haberin Devamı

Vatan Caddesi’ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü binasının önüne geldiler.
Amaçları bir şeyleri protesto etmekti, protesto konusunun önemi yok.
“Biz burada oturma eylemi yapacağız” dediler.
Ve oturup eyleme başladılar.

Zulmün artsın

*

Ne oldu?
Ne olacak?
Vicdansız bir mekanizmanın dişlileri anında çalışmaya başladı:
- Hoyrat, gaddar ve anlayışsız bir TOMA konuşlandı olay yerine...
- Bunu gören kadınlardan biri, kucaktaki çocuğu alıp biraz uzaklaştı.
- Artık sadece “bir erkek” ve “bir kadın” vardı eylem yapan.
- TOMA başladı bu iki kişiye tazyikli su sıkmaya...
- Güçlünün güçsüzle alay etmesi gibi...
- Seksen kişinin bir kişinin üzerine çullanması gibi...
- Sıktı suyu TOMA: Kadın ile adamı devirdikçe daha da coşarak...
- Sıktı suyu TOMA: Arada kadın ile adamın kafasına nişan alıp keyiflenerek...
- Sıktı suyu TOMA: Zayıfların acizliği karşısında kahkaha atan zalimler gibi...

*

Haberin Devamı

Bu arada...
Olay yerinde bulunan ahalimiz, güçlünün zayıfı ezme müsameresine dönüşen bu olayı, müthiş bir kayıtsızlıkla izliyordu.
Dizi film izler gibi, Recep İvedik izler gibi, Acun izler gibi...

*

-Oysa polisler dokunmasalar, hiçbir şey olmayacaktı.
-Oysa polisler rica etseler, eylemciler gidecekti.
- Oysa polisler hoyratlık yapmasalar, yeryüzünün en sakin eylemlerinden biri yapılmış olacaktı.
-Oysa polisler eylemcilerin kollarına girip götürseler, zulme gerek kalmayacaktı.

*

Yaşar Kemal anlatır:
Anadolu’da zalimler için “Zulmün artsın ki çabuk zeval bulasın” denirmiş.
Ben de Anadolu’da dendiği gibi diyorum:
Zulmün artsın... Zulmün artsın... Zulmün artsın...

Roboski’de de zulmün artsın

KATLETTİLER...
Uçaktan salladıkları bombalarla...

*

Özür dilemediler...
Bir özrü bile çok gördüler.

*

Failleri ortaya çıkarmadılar...
“Takipsizlik kararı”nı dayadılar köylülerin burnuna...

*

Şimdi de şafak vakti...
Roboski’ye baskın verip yakınlarını katlettikleri insanları karakollara çekiyorlar.

*

O Anadolu temennisini ikinci kez seslendiriyorum:
Zulmün artsın... Zulmün artsın... Zulmün artsın...

Haberin Devamı

Türkiye tarihinin en önemli seçimiymiş

30 Mart’ta yerel seçim yapılacak.
Bütün memleket, hep bir ağızdan haykırıyor:
“Bu seçim, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kritik, en önemli ve en hayati seçimidir.”

*

Size bir şey söyleyeyim mi?
Bu memlekette her seçim için kurulur bu cümle. Bizde her seçim, tarihin “en kritik”, “en hayati” ve “en önemli” seçimidir.

*

Neden?
Bunun üç temel nedeni vardır:

*

- BİR: Bizde seçim, “Bize kim hizmet edecek” sorusuna cevap bulmak için yapılmaz, “Bize kim patronluk yapacak” sorusuna cevap bulmak için yapılır. Böyle olduğu için de her seçim “tarihin en kritik seçimi” olarak nitelendirilir.
- İKİ: Bizde gelenek şudur: Sandıktan çıkan, sandıktan çıkamayanın tepesine biner. Yani bizde seçimde şu oylanır: Tepesine binilen kim olacak, tepesine binen kim olacak? Böyle olduğu için her seçim “tarihin en önemli seçimi” olarak nitelendirilir.
- ÜÇ: Bizde siyaset, “çeşmenin başını tutmak” için yapılır. Sandıktan çıktığın anda: Muazzam bir güce sahip olursun, ihaleleri dağıtırsın, kârdan pay alırsın, astığını asar kestiğini kesersin... Böyle olduğu için her seçim “tarihin en hayati seçimi” olarak nitelendirilir.

Haberin Devamı

Patates lobisi

ZENGİN Cemaat abisi evlerinin vazgeçilmezi maklube yemeği ise...
Fakir Cemaat şakirti evlerinin vazgeçilmezi yumurtalı patates yemeğidir.

*

Kuru fasulye fiyatının olağanüstü artışını
“kaos lobisi”ne bağlayan Tarım Bakanı
Mehdi Eker’e sesleniyorum:
Elinde mis gibi “yumurtalı patates”
argümanı varken...
Patates fiyatındaki artışı “şakirt lobisi”ne
bağlamak için neyi bekliyorsun?

Hrant Dink: Türklerle yaşamak ilaçtır bana

TÜRKLÜĞÜ aşağıladığı iddia ediliyordu Hrant Dink’in...
Ne iddiası?
Mahkemelerden kararlar çıkarılmıştı.
Hüküm verilmişti:
“Hrant Dink Türklüğü aşağılamıştır.”

*

Bu hükmün verilmesinden hemen sonraydı.
Hrant Dink, Tarafsız Bölge’de konuştu.
Ve söyledikleriyle mahkemelerin verdiği hükmü paramparça etti.
İşte söyledikleri:

*

Haberin Devamı

- Bu ülkede yaşayıp bu ülke için mücadele verdim. Ermeni kimliğimle, Türkiyeli kimliğimle yaşıyorum. Böyle bir yaşam biçimi içinde ben Türk kimliğini nasıl aşağılarım?
- Kendi kimliği aşağılanmasın diye mücadele veren birisi başkasının kimliğini nasıl aşağılar? Böyle şey olur mu?
- Türk kimliğini aşağılayacaksam ben neden bu ülkede yaşıyorum ki? Gider uzaktan aşağılarım. Başıma da bu belalar gelmez.
- Türklüğü aşağılamak suçlaması, alnıma sürülmüş bir kara lekedir.
- Benim için dünyadaki en büyük suç ırkçılıktır. Eğer ben Türklüğü aşağılamışsam yaptığım ırkçılıktır. Bu lekeyle nasıl yaşarım? İnsan aşağıladığı biriyle nasıl yan yana yaşar?
- Siz Türk’sünüz ve ben sizi aşağılıyorum... Bu durumda nasıl beraber yaşayabiliriz? Bir insanın aşağıladığı biriyle birlikte yaşaması ahlaksızlıktır.
- Benim Türk’le bir kavgam yok. Tam tersine ben Türklerle beraber yaşamayı şans sayıyorum.
- Şanstır... Çünkü Ermenilerin dünyasında Türk ötekiydi, bir öfkenin adıydı. Ama beraber yaşamak, o öfkeyi ortadan kaldırıyor, ilaç oluyor.
- Türklerle beraber yaşamak bizim için ilaçtır.

*

Haberin Devamı

Bunları söyledikten
birkaç ay sonra katledildi Hrant Dink...
Paraleliyle, hakikisiyle, valisiyle, istihbaratçısıyla...
Koca devlet seyretti
bu cinayeti...
Katiller şebekesi hâlâ ortaya çıkarılmış değil.

Yazarın Tüm Yazıları