Tufaya mı geldi, tufaya mı getirdi

MİLLİ İstihbarat Teşkilatı’nın, Suriye’de Şam yakınına atılan kimyasal silahlarla ilgili raporunu hatırlayanınız var mı?

Haberin Devamı

Sadece Türk istihbarat tarihinin değil, dünya istihbarat tarihinin en olağanüstü çalışmalarından biriydi.
Olayın üzerinden 48 saat geçmeden Türk istihbaratı her şeyi çözüp Başbakan Erdoğan’ın önüne koymuştu.
O da alıp Rusya Cumhurbaşkanı Putin’in önüne koymuş ve gururla, “İşte bütün ayrıntıları ile olayın gerçek yüzü budur...” demişti.

* * *

Neler yoktu o raporda.
Daha hiçbir uzman olay yerine girememişken, Türk istihbaratı, füzenin nereden ve hangi açılardan fırlatıldığını, izlediği yolu bütün ayrıntılarıyla ortaya çıkarmıştı.
-Füze Suriye Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na yakın bir yerden ateşlenmişti.
-Olay yerinde bulunan bütün veriler, füzenin seyir açısı ve güzergâhını ortaya koyuyordu.
Sonuç şuydu:
-Füzenin seyir açısı
-Güzergâhı
-Menzili
Dikkate alındığında bu yetenekte bir füzeyi ancak rejime bağlı güçler fırlatabilirdi.
Etkileyici bir rapordu.
Başbakan raporun doğruluğuna tam inanmıştı.
Öylesine inanmıştı ki, “Aman bu deliller karartılmasın” diye, oradan getirtilen deliller Ankara’da “kozmik kasa”ya konulmuştu.
Başbakan, salı konuşmalarında, miting meydanlarında, “kendi halkı üzerine kimyasal silah atan Esed”e ağzına geleni söylemişti.

* * *

Haberin Devamı

Önceki gün çok önemli bir gelişme oldu.
ABD’nin en prestijli üniversitelerinden biri olan MIT (Massachusetts Institute of Technology), Guta’da kimyasal silah kullanımı ile ilgili raporunu yayınladı.
Raporun kesin sonucu şu:
“Guta’daki füzeler muhalif gruplar tarafından fırlatıldı.”
Herhangi bir rapor değil. Altında 2 önemli isim var.
Üniversitenin saygın öğretim üyelerinden Prof. Theodore Postol ve Richard Lloyd.
Kimdir bu?
Geçmişte Birleşmiş Milletler adına silah denetçiliği yapmış bir uzman.

* * *

Rapor diyor ki:
“Kullanılan füzelerin menzili 2 kilometredir ve isyancıların elindeki bölgeden ateşlenmiştir...”
Birçok bulgudan sadece birini aktarayım:
Uzmanlar, füzelerin menzilinin en fazla 2 km olduğuna bakıp, etrafında 2 km çapında bir daire çizmişler.
Bu daire içinde rejim yanlısı kimse yok...
İyi mi...
Daha önce ünlü gazeteci Seymour Hersh yazdığı bir makalede aynı şeyleri söylemişti.

* * *

Haberin Devamı

Şimdi, vergileriyle MİT’in kaynaklarını sağlayan bir ulusun vatandaşları olarak sorma hakkımız var:
Ey MİT...
-Sen bu raporu nasıl yazdın?
-Birileri mi seni tufaya getirdi?
-Yoksa sen mi hepimizi, Başbakan’ı, koskoca bir milleti tufaya getirdin?

* * *

Farkında mısınız, MİT’in verdiği bu raporla savaşın eşiğine getirildik?
Olay ciddidir ve Türkiye bunu aydınlığa kavuşturmalıdır.
Bana kimse, “darbe marbe” diye maval okumasın.
Olay savcıların meselesi de değildir.
Olay, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin işidir.
İstihbarat örgütümüzde böyle bir “fabrikasyon” anlayışı ve geleneği oluşmuşsa, bu vahim ötesi bir durumdur.
MİT Müsteşarı, milletin seçilmiş temsilcilerinin önüne çıkan o raporunu savunmalıdır...
Veya hazırladığı raporun bir fabrikasyon olduğunu kabul edip, hesabını vermelidir.
Eğer Türkiye, ulusal güvenliğini, devletinin itibarını, siyasetçisinin itibarını düşünüyorsa...
Bu skandal mutlaka aydınlatılmalıdır.

Haberin Devamı

Ertuğrul Özkök’ün notu:

Dünkü yazımda 28 Şubat döneminde Uğur Dündar’ın Fethullah Gülen kasetlerini yayınladığını yazmıştım. Hafızam beni yanıltmış, o kasetleri sadece Ali Kırca yayınlamış. Uğur Dündar yayınlamamış.

Müsteşardan şunların cevabını da bekliyoruz

MİT Müsteşarı’ndan şu soruların cevabını da bekliyoruz:
-BİR: REYHANLI ilçemizi kana boyayan o olayın gerçek sorumluları kimdir?
Bölgede yaşayan insanlarda ve ciddi bazı kaynaklarda, bu olayın El Kaide yanlısı muhaliflerce gerçekleştirildiği yolunda ciddi iddialar var.
-İKİ: TIR OLAYI Suriye sınırında yakalanan TIR’da neler vardı?
MİT kontrolündeki bu TIR’la, El Kaide’ye mühimmat taşındığı iddiası henüz ikna edici biçimde açıklanmadı.
-ÜÇ: PARİS’TE öldürülen PKK’lı 3 kadınla ilgili olarak bir MİT belgesi ortaya atıldı. Orada MİT’in cinayetlerin şüphelisi olarak yakalanan kişiyle ilişkisi olduğuna dair somut bir talimat vardı.
MİT’in, ıslak imzalı talimatın gerçek olup olmadığını incelemeye aldığı söylendi..
Aradan bir haftaya yakın zaman geçti.
O yazı gerçek mi, sahte mi...
Henüz bir açıklama yok.
-DÖRT: BAKAN ÇOCUKLARI MİT 8 ay önce, bazı bakanların karıştığı yolsuzlukları Başbakanlığa bildirirken, sonuç kısmında “Ortaya çıkarsa hükümet zor durumda kalabilir” gibi skandal bir ifade kullanmıştı.
İstihbarat kuruluşu bu raporla ilgili de herhangi bir açıklama yapmadı.
O nedenle soruyoruz:
-MİT, Türkiye Cumhuriyeti devletinin istihbarat kuruluşu mudur?
-Yoksa Başbakan’ın özel istihbarat bürosu mu...
Yani onun dış ve iç politikada kullanabileceği malzemenin tedarikçisi midir...

Haberin Devamı

Gittiği 10 yemeğin 7’sinin parasını ödeyen kadın

AJDA Pekkan’ın, Kelebek Pazar’da yazdığı yazıları giderek daha keyifle okuyorum.
Geçen hafta yazısı şu soru ile başlıyordu:
“Yemeğe çıktığında hesabı kim öder?”
Birkaç yazımda, “Benim masamda kadın para ödeyemez” demiştim.
Ajda da “Erkek olan öder” diyor.
Arkasından ekliyor:
“Erkek kadına kadınlığını hissettirmeli..”
İyi de nasıl?
“Bir dokunuşla, bir bakışla, bir güzel sözle, bir buket çiçekle...
Yemek masasında hesap ödemek de böyle bir şeydir.”
Bütün bunlar güzel, ama hemen arkasından öyle bir laf ediyor ki, ne diyeceğimi bilemedim.
Gittiği 10 yemekten 7’sinde hesabı Ajda ödüyormuş...
İlk gördüğümde soracağım.
Ajdacığım; hep kadınlarla mı yemeğe gidiyorsun?
Yoksa pinti erkeklerle mi...
Seninle epeydir yemeğe gitmediğimiz belli oluyor...
Söz yakında davet edeceğim...
Hem bir erkekle yemek yemiş olursun...
Hem de oranı 10’da 6’ya indiririz...

Yazarın Tüm Yazıları