Ekonomik başarı yetmez demokrasi de lazım

Haberin Devamı

SÜREÇLERİ, trendleri iyi takip etmek lazım.
80’ler örneğin...
Özal rüzgarının estiği yıllarda, Türkiye gerçekten müthiş işler yaptı. Ekonomik reformlar, dışa açılma adımları, dünyayla entegre olma çabaları ve buna benzer çok önemli yapısal değişiklikler... Yine de demokratik adımlar hep eksikti. Özal’lı yılların sonu, Anavatan’ın erime süreci ekonomideki başarıların siyasete yansımamasıydı.
90’lar dalgalanmalarla geçti. 92’de merkez solun ve merkez sağın iki büyük partisinin koalisyonu aslında bir şanstı.
Toplumun sorguladığı birçok konunun çözümü Doğru Yol Partisi ve SHP ile gerçekleşebilirdi. Ama koalisyon kültürünün yerleşmemesi, Özal’ın vefatı, sonrasında siyasetin şekillenmemesi yine demokratik adımların atılamamasına neden oldu.
Tansu Çiller’li, Mesut Yılmaz’lı yıllar; Karaoğlan’ın yeniden yükselişi, Ecevit’li DSP’li dönemler ve en sonunda 1999’daki DSP-MHP-ANAP koalisyonu...
Bütün bu hükümetlerde çok şeyin yapıldığını, önemli değişimlerin yaşandığını göreceksiniz.
Ama yine de demokrasiyi olgunlaştıracak, Batı standartlarına getirecek adımlar hep eksik bırakıldı.
2002’de başlayan AK Parti dönemi, Cumhuriyet tarihinin en uzun tek başına iktidar dönemi oluyor.

Haberin Devamı

Geçen 12 yılda; Türkiye büyüme rekorlarına imza attı, 2001’deki krizden çıkmasını bildi, bankacılık sistemini güçlendirdi, kamu zararlarını azalttı, Merkez Bankası’nın özerkliğini ilan etti, özel sektörün büyümesine katkı yapıldı.
Özetle, ekonomide başarı öyküsü çizen bir görüntüye sahip oldu.
Bana göre alkışlanacak birçok şeyin yapıldığı bu dönemde de demokratik adımlar tam atılamadı.
Yargı bağımsızlığı, bireysel özgürlükler gibi evrensel değerler güçlendirilemedi.
Ve bugünlere geldik.
Herkes anayasadan şikayetçi ama kimse yeni bir anayasa için şartsız masaya oturmuyor.
Herkes yargıdan şikayetçi ama kimse kendine dokunabilecek ayrıntılar önüne geldiğinde imza atmıyor.
Herkes siyasi partiler yasasından şikayetçi ama kimse barajın indirilmesini bile konuşmak istemiyor.

Şimdi...
Türkiye sıkıntılı bir dönemden geçiyor.
Hiçbir siyasi parti sızlanmasın.
AK Parti hiç sızlanmasın, çünkü 12 yıldır tek başına ülkeyi yönetmiş hiçbir hükümet bugüne kadar olmadı.
CHP hiç sızlanmasın, sosyal demokrat bir parti olarak üzerine çok daha fazla şey düşmüştü. Bana göre CHP de bunları yerine getiremedi.
MHP hiç sızlanmasın, sesi çok daha fazla çıkmalıydı.

Biz gazeteciler olarak bunları hep dile getirdik, hap yazdık, hep söyledik.
“Demokrasi zor bir sistemdir ama daha iyisi yoktur” dedik.
“Hukuku gukuk yapmayın” dedik.
“Geç gelen adalet adalet değildir” dedik.
“Uzun tutukluluk hali, hapiste yatan gazeteci sayısı Türkiye dünyanın gözünde demokrasi fakiri yapıyor” dedik.
“Bu ülkenin aydınları demokrasi tembelliği yapmasın” dedik.
Dedik de dedik...

Bugün şunu yapmamız lazım.
Hepimiz bu ülkeyi seviyoruz. Hepimiz daha iyi bir Türkiye olsun istiyoruz. Hepimiz daha güzel bir gelecek istiyoruz.
Ekonomik başarılar yeterli değildir, bunun mutlaka toplumsal hayata ve özellikle demokrasiye yansıması gerekir.
Hiçbir şey için geç değildir.
İktidar bir telaş içinde, her gün farklı bir uygulamayla kendini savunmaya çalışıyor.
Muhalefet eleştiriyor doğal olarak; muhalefetliğini yapıyor, yapacak. Ama tonda da, üslupta da Türkiye’nin yarınlarını düşünerek yapması gerekir.
Dün yazdım.
Yorulduk... Hem de çok yorulduk. Bu iktidar, bu muhalefet; bu siyaset bizi yordu.
Yapılacaklar belli, bugüne kadar yapılamayanlar ortada...
AK Parti’nin anayasası olamaz; CHP’nin de, MHP’nin de kendine göre anayasası olmaz.
Tıpkı adaletin de partisi olmayacağı gibi...
Özetle...
Evrensel değerler, evrensel kurallar, evrensel ilkeler belli.
Bir vatandaş olarak biz bunları istiyoruz.

Yazarın Tüm Yazıları