Bir aile beş hastalık

Güncelleme Tarihi:

Bir aile beş hastalık
Oluşturulma Tarihi: Ocak 11, 2014 10:32

Beyin kanseri, hafif derecede zeka geriliği, sedef hastalığı, şizofreni ve kemik erimesi… Bunlar Ozan Ailesi’nin başa çıkmaya çalıştığı hastalıklar. Neden bu kadar çok sorunla boğuşmak zorunda kaldıklarını kendileri de bilmiyor. Neden sorusunu sıkça soruyorlar. Ne kadar sorarlarsa sorsunlar bir cevap bulamıyorlar. Sinüzit beklerken beyin kanseri ile yüzleşiyorlar mesela. Baba Haydar Ozan, çözüm için geceleri çalışıyor gündüzleri tüm ailenin dertlerine yetişmek için uğraşıyor.

Haberin Devamı

Haydar ile Dilber Ozan 1996’ın Ağustos ayında Tunceli’de evlendi. Bir sene sonra ise taşı toprağı altın İstanbul’a geldiler. Aynı sene dünyaya gelen Rojda, onların deyimiyle hayatlarına bereket getirdi. Sonra ikişer yıl arayla Nazlı ve Baran katıldı dünyalarına. Mutlulukları ve sorunlarıyla Türkiye’deki her aile gibi bir hayatları vardı. Ta ki anne Dilber Ozan’ın baş ağrıları başlayana kadar.

Bir aile beş hastalık

“MİGREN YOK SİNÜZİT” DERKEN KANSER ÇIKTI

Yıllarca nedeni tespit edilemeyen baş ağrıları, kapı kapı gezilecek hastanelerin habercisiydi. 2012’ye kadar “Migren yok sinüzit” derken Haydar Ozan, eşinin beyin kanseri olduğunu öğrendi. 3 çocuk babası ne yapacağını şaşırdı. Kanser hastalarının iyileşme süreci için moral en önemli etkendi. Kendince en doğru kararı verdi ve hastalığını eşinden gizledi.

Haberin Devamı

HAFİF ZEKA GERİLİĞİ TESPİT EDİLDİ

Aynı günlerde Rojda’nın sedef hastası ve hafif zeka geriliğine (yüzde 25) sahip olduğu ortaya çıktı. Ozan Ailesi için üst üste aldıkları bu kötü haberler sadece başlangıçtı. Baba Haydar Ozan eşinin ve Rojda’nın rahatsızlıklarını, Nazlı ve Baran’dan gizlemeye karar verdi. Hayatın çocukları için zorlaşmasını istemiyordu.

KOLTUKLARIN ARKASINDA SAKLANMAYA BAŞLADI

Bir aile beş hastalık

Ancak Nazlı için hayat, sınıf arkadaşının onu eve çağırdığı gün değişti. Ne olduysa o günden sonra oldu. Küçük kız önceleri odasında yalnız kalmak istemedi, sonra koltukların arkasına saklanmaya başladı. Bir oyun gibi gözüken davranışlar giderek sıklaştı. Nazlı yatakların altına saklanmaya ve okula gitmemeye başladı.

“O BENİ TAKİP EDİYOR”

Gece bir kauçuk fabrikasında çalışan gündüzleri ise eşine destek olan Haydar Ozan, Nazlı’nın o sözleri üzerine durumun ciddiyetin fark etti: “O beni takip ediyor. Ondan korkuyorum. Saklanırsam beni bulamaz” Gidilen doktorlar, yapılan kontroller sonrası arkadaşının evinde “hayalet oyunu” oynayan Nazlı’nın o günden sonra yaşadıklarının da etkisiyle şizofreni hastası olduğu ortaya çıktı. Ayrıca Nazlı’da da hafif zeka geriliği tespit edildi.

Haberin Devamı

KEMİK ERİMESİ ÇIKTI

Bütün bunlar yetmiyormuş gibi bir gün Baran’ın sokakta düştüğü haberi geldi. Haydar Ozan, bütün erkek çocukları gibi oğlunun da top oynarken yaralandığı, durumu abarttığını düşündü. Ancak Baran gerçekten yerden kalkamıyordu. Ailenin tek oğlunda kemik erimesi olduğu ortaya çıktı.

HEPSİ ÜST ÜSTE GELDİ”

Ozan Ailesi için hayat her geçen gün biraz daha zorlaştı. Hayat hep biraz daha üzerlerine geldi adeta. Yaşanan onca hastalığa ve sıkıntıya rağmen dimdik ayakta duran Haydar Ozan ise yaşadıkları şu sözlerle anlatıyor: Hepsi üstü üste geldi. Hep kötü haberler aldık. Yine de ayaktayız. Keşke daha fazla para kazanabilsem, onları daha iyi doktorlara götürebilsem. Her gece onlar için ne yapabileceğimi düşünüyorum. Ancak elimden gelen bu kadar.Bir yandan kanser ile mücadele eden diğer yandan üç çocuğunun üzerine titreyen Dilber Ozan bugünlerde en çok Nazlı’nın eğitimini düşünüyor.

Haberin Devamı

“ÖĞRETMENİN GELMESİNİ BEKLİYORUZ”

“Kızımın evde eğitim almasına karar verildi, öğretmenin gelmesini bekliyoruz” derken gözleri parlayan genç kadın, kendi hastalığı sorulunca sessizleşiyor. Kanser hastası olduğunun ondan gizlendiğini biliyormuşcasına “Sürekli başım ağrıyor, beni mahvediyor ama ben dayanırım yeter ki çocuklarım iyi olsun” diyor.

“VETERİNER OLMAK İSTİYORUM”

Bir aile beş hastalık

16 yaşındaki Rojda evde yaşananları tam olarak bilmese de kardeşlerine oranla durumun biraz daha farkında. Genç kız kendi hayatını “Annemin sağlığı iyi değil. Ona yardımcı olmaya çalışıyorum. Babamın astımdan dolayı hayvanlara alerjisi var. Hayvanları çok seviyorum ama evde besleyemiyorum. Okulu bitirebilirsem veteriner olmak istiyorum. Böylece hayvanlarla birlikte olabilirim” diye özetliyor.

Haberin Devamı

SADECE GÜLÜMSÜYOR

şizofreni hastası olan Nazlı ise evin sessiz köşelerinde saklanıyor. Bol bol uyuyor. Sanki biraz kendi haline bırakılmış. Yine de gülümsüyor genç kız. Sorulan her soruda sadece gülümsüyor aslında. Bazen utanıp önüne doğru bakıyor. “Öğretmenimin gelmesini bekliyorum” diyor başka bir şey söylemiyor.

EN BÜYÜK DİLEĞİ TOP OYNAMAK

12 yaşındaki Baran ise kardeşlerine göre içine kapanık. “Okula gidiyorum ben, okula gitmem lazım” dışında cımbızla bile ağzından laf alınmıyor. En büyük dileği ise arkadaşlarıyla top oynamak. Ama bunu bile baba Haydar Ozan söylüyor onun adına. Hayattan ne istersiniz sorusuna “Hep birlikte olalım” diyor Ozan Ailesi. “Hep birlikte daha sağlıklı daha iyi koşullarda”

mkivanc@hurriyet.com.tr

twitter.com/muratkivanc

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!