Burcu ‘çetin’ kaya çıktı!

Burcu Çetinkaya ile buluştum geçtiğimiz günlerde. Mütevazı, sempatik, güzelliği yüzüne yansıyan genç bir kadın...

Haberin Devamı

Lise eğitimini Robert Kolej’de tamamladıktan sonra Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden mezun olmuş. Üstüne üstlük aralarında Arapça ve Kürtçe’nin de bulunduğu altı lisan biliyor.
Aslında sadece kendisini ilgilendiren bir karar alıp tesettüre girmiş, bu yüzden de bazı kesimlerden duymadığı hakaret kalmamış...
Oysa Burcu ile konuştuğunuzda kendini maneviyat yoluna samimi bir şekilde adamış olduğunu fark ediyorsunuz.
“Bazı gazetelerin yazdığı gibi bir gecede mini eteği çıkarıp çarşafa girmedim” diyor; “Ayrıca girebilirdim, bu da kimseyi ilgilendirmezdi.”
10 senedir istediği gibi yaşayabilmek için kıyasıya bir mücadele veriyormuş Burcu. Biraz özentiden, biraz isyankârlıktan başladığı sigarayı 10, içkiyi ise 16 yıl önce bırakmış.
“Tesettür benim için bir vazgeçiş” diyor; “yıllardır evden çıkarken aynaya bakıp daha güzel ve daha güçlü hissetmekten vazgeçiş. Mevzu tesettür değil, isyandan İslam’a doğru bir yolculuk. Tesettür kısmı ufak bir detay.”
Çocukluğunu anlatırken gözleri dalıp gidiyor: “İstediği her şeye sahip olup da mutsuz olan şımarıklardandım.”
Ailesinden söz açılınca “Aile özeldir, özelde kalsın ama onlar bana namaz kılmayı öğretmedi. ‘Kur’an önemlidir oku’ demedi” diye serzenişte bulunuyor. Yine de onlara kızmıyor ama. “Bir gün çocuklarım olursa onları zorlamadan İslam konusunda eğitmek isterim inşallah” diyor.
Tesettüre girmeye karar verirken o meşhur mahalle baskısını da hissetmiş Burcu. İlk dönemlerinde gizli gizli namaz kıldığı çok olmuş.
Ama farz ibadetlerinin açık yapılması gerektiğini öğrendikten sonra kimseden çekinmemiş.
Burcu’nun muhafazakâr veya modern diye bir ayrımı yok. Hayatında sevdiği, yolunun kesiştiği, aynı yolda yürüdüğü dostları var sadece.
Elbette onu kabul etmeyenler de var, “zaten onlar hiç arkadaşım olmamışlar demek ki” deyip geçiştiriyor.
İnsanları tercihleriyle ilgili yargılamadığını özellikle vurguluyor.
“Bir gün yine radikal bir kararla başını açar mısın?” diye soruyorum; “Bu yolda attığım hiçbir adımdan geri dönmedim çok şükür ama dönersem de bunu yargılayacak olan insanlar değil Allah’tır” diye yanıt veriyor.
“Gayrimüslim birine aşık olursan?” sorusuna hiç düşünmeden “Dilerim Allah beni böyle bir aşkla sınamaz” diyor.
Peki tesettüre girmeden önceki hayatında kendini bir günahkâr olarak görüyor mu Burcu?
Yanıt kısa ama öz bir cümleyle geliyor:
“Hepimiz günahkârız, Allah imtihanları geçenlerden olmayı nasip etsin” deyip ekliyor: “Dövmelerimi de sildiriyorum.”
Onu dinledikten sonra bir an düşündüm insanlar nasıl da önyargılarının esiri olabiliyor diye. Özgürlük, eşitlik diye edebiyat parçalayanlar nasıl da kendilerinden olmayanlar karşısında bir anda faşistin ağababası kesiliyorlar.
Bırakın da herkes inandığı gibi düşünsün, istediği gibi yaşasın...

Haberin Devamı

Ahmet Hakan ile Rasim Ozan Kütahyalı arasındaki 7 fark

Haberin Devamı

-Ahmet müzmin mahcup; ROK mütemadiyen agresif...
-Ahmet müzmin bekar; ROK evli, mutlu, çocuklu...
-Ahmet Teşvikiye Saray’ın tavuklu pilavı, ROK Papermoon’un beyaz trüflü gnocchi’si...
-Ahmet Martin
Scorsese’nin Hugo’su, ROK Çetin İnanç’ın Dünyayı Kurtaran Adam’ı...
-Ahmet Dostoyevsky’nin Suç ve Ceza’sındaki
Raskolnikov, ROK Oğuz
Atay’ın Tutunamayanlar’ındaki Selim Işık...
-Ahmet’in Sayım’ın
Bavulu hariç hiçbir bavulla alakası yokken, ROK’un bavullarla arası mutedil dalgalı...
-Ahmet Şirin Baba, ROK Gargamel...

Biri Ebru Şallı’ya dur desin...

Çünkü
Sibel Arna’ya verdiği röportajda eski eşi Harun Tan ile son üç yıldır tamamen arkadaş moduna girdiklerini, “Al nefes, ver nefes Ebru üf püf” diyerek sabrettiğini, anlayacağımız münasip bir dille seks hayatlarının bittiğini ima ediyor.
Çünkü
Aynı röportajda evliliğinin bitme nedeni olarak ikinci çocuğunu gösteriyor. Ancak o çocuğun büyüdüğünde bu satırları okulda arkadaşlarıyla birlikte okuyabileceğini maalesef hiç hesaba katmıyor.
Çünkü
Memlekette başka araba kalmamış gibi boşandığı eşinin evine, yeni sevgilisi Sinan Akçıl ile birlikte aynı arabada gidiyor ve iki adamın yumruk yumruğa dövüşmesine neden oluyor.
Çünkü
36 yaşında olmasına rağmen ergen bir genç kız edasıyla “Benim sevgilim Justin Bieber’dan daha yakışıklı” diyebilecek kadar şuursuzlaşabiliyor.
Çünkü
Bir soru karşısında “Pilates DVD’min satışları, Fetih 1954’tü değil mi, onu da geçti” diyebilecek kadar engin bir tarih bilgisine sahip olduğunu göstermekten kaçınmıyor.

Yazarın Tüm Yazıları