Siyasete kadın girmiyor deyip girene çamur at

Haberin Devamı

Kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 79. yılı nedeniyle EBSOV Kadınlar Birliği’nin düzenlediği panelde Toplumda Kadının Yeri’ni konuştuk geçen hafta. Doğrusu yerimiz pek de içaçıcı görünmüyor, hatta geriye çekilmeye çalışılıyoruz. Panele katılan eski Bakan Işılay Saygın, belediye başkanlığı ve bakanlık günlerinden çok çarpıcı örnekler anlattı. Aynı şekilde İzmir Barosu’nun ilk kadın başkanı olan ve şimdi Konak Belediye Başkanlığı’na talip olduğu için bu görevini bırakan Avukat Sema Pekdaş da yaşadıklarından bahsetti. Ortak nokta, siyasete girince kadınların karşılaştığı asılsız yakıştırmalar, çirkin ithamlar. Erkekler için söylendiğinde iltifat olarak görülen birçok şey, söz konusu kadın, hem de güçlü bir kadın olduğunda inanılmaz bir hakarete dönüşüyor. Işılay Saygın ve henüz siyasete yeni girecek olan Sema Pekdaş’ın bu yıpratma politikalarıyla yokedilmeye çalışıldığı ortada. Zaten kadınların çoğu da ‘aman ne uğraşacağım ben bunlarla, sıcak evimde mutlu, mutlu oturur, kocama 2 kap yemek yapar, çocuklarımla uğraşırım daha iyi’ diyerek, siyaset arenasından uzaklaşıyor. E, bu durumda ortalık da ‘iktidar için her yol mübah’cılara kalıyor.

Haberin Devamı

Siyasete kadın girmiyor deyip girene çamur at

Yokediciler işbaşında
Sindirme ve yıpratma politikaları ile çalışan ‘yokediciler’ ki bunların öyle canavar dişli, kötü görünüşlü olduğunu sanmayın; çok iyi görünen, kibar davranan hatta yardımsever olanları çok daha fazladır. Ne diyorduk, işte bu yokediciler, siz ortaya çıkıp bir şeyler başarmaya çalıştığınızda, mutlaka bir açığınızı bulmaya çalışırlar. Ya görünüşünüze takarlar, ya ailenizden birilerine, ya da en makbul olanı söylediklerinizi çarpıtırlar. Tıpkı Sema Pekdaş’a yaptıkları gibi. Pekdaş ile tanışıklığım 2-3 kez gazeteci-baro başkanı görüşmesinden ibarettir. Sema Pekdaş birkaç ay önce verdiği röportajdan keyfe göre alıntılar yapılarak ‘Ne Atatürk rozeti, ne türban’ dediği öne sürülerek adaylıktan çektirilmeye çalışılıyor. Ben röportajı da okudum, Sema Hanım’ı da dinledim. Bir kere durduk yerde söylememiş bunları, yargının tam bağımsız olması gerektiğini anlatırken ‘bazı görevler vardır ki, o görevler bir inancı sembolize eden hiçbir takının, örtünün, kıyafetin olmayacağı görevlerdir. Yargı bunlardan birisidir. Laik hukuk sisteminde görev yapan hakimler, savcılar ve avukatlar görüntüleriyle de tarafsız, renksiz, kokusuz olduklarını göstermelidirler...’ diyerek vurgulamış bu sembolleri. Hatta ‘Kamu görevi yapan kişilerin her türlü siyasi görüşten, inançtan, ideolojiden azade olduklarının gösterilmesi gerekir. Ben inancımı yaşıyorsam, onu göstermeliyim deniyor. O zaman yıllardır Kemalist ideoloji diye devleti niye eleştirdiniz? O zaman da devletin rengi, kokusu vardı. Ona yanlış diyorsunuz da bunu niye sunuyorsunuz?’ diyerek tarafsızlığını gösteriyor.
Anlayacağınız sürekli kadınların siyasete girmediğinden dem vuruyor, girenleri de nasıl kaçırtırız diye uğraşıyoruz.
Ben bir kadın olarak bu sıkıntıları yaşayıp, doğru siyaset yapmaya çalışan her kadını desteklemeye devam edeceğim.

Haberin Devamı


ELEKTRİKLİ ARABA FARKI

Güneş enerjisi ile ilgili hafta sonu yayınlanan röportajım üzerine birçok mesaj aldım. Kasım Kutlu’nun projelerine katılmayanlar ya da İstanbul’dan ElectTurk firmasının sahiplerinden Utku Korkmaz gibi katkı koyanlar da var. Utku Bey yazımda amortisman olarak belirtilen yatırımın geri dönüşünün 15 yıl değil, 7-9 yılda olacağını, şebeke konusunda da TEİAŞ’tan bilgi alınabileceğini, uygun kapasitelerin açıklandığını belirtiyor. Aslına bakarsanız Utku Bey’in katkıları da sevindirici yönde.
Röportaj sırasında Kasım Bey’in elektrikli arabasını da kullanma imkanım oldu. Bir kere hiç ses çıkarmıyor, çalıştığını bile anlamıyorsunuz. Çok da güzel hızlanıyor, diğerlerinden hiç farkı yok. En büyük farkı yakıt fiyatı, 150 km.’de sadece 4 TL yakıyor. Tabi belli bir akü, şarj bedeli var. Zaten bu nedenle kısa mesafeler için değil, daha uzun mesafeli yol yapanlar için ideal görülüyor. Tabii gittiğiniz yerde de şarj ünitesi olmalı. Bunlar handikapları, ama sanıyorum yakında bunlar da aşılacak. Çünkü bu yıl 10 marka daha satışa çıkarıyormuş. Bu da demektir ki talep var. Doğrusu, çevre kirliliği açısından büyük bir fark yaratacak olan enerjilerin kullanılmasını sonuna kadar destekliyorum. Bu yönde çalışan kişilere ve kurumlara yazılarımda yer vermeye hazırım.

Yazarın Tüm Yazıları