‘Kürt açılımı’ için verilen bir sözdür

BİLİNDİĞİ gibi ABD, Irak hükumeti ve KRG (Kürdistan yerel yönetimi-Barzani) üzerinde mutlak söz geçirme gücüne sahipken, hiç yokken Türk hükumetinin son günlerde alelacele KRG ile petrol taşıma anlaşması imzalaması insanın aklına bu fikri getiriyor.

Haberin Devamı

Üstelik ABD ve Irak hükümetini karşısına alarak... Kaldı ki Kuzey Irak’taki petrol ve doğalgaz yatakları Amerikan şirketleri Exxon Mobil, TEC Türk şirketi tarafından işletilecektir. Amerika uygun görürse tam tersine kendi firmaları için KRG’yi destekler. Adı sanı duyulmamış Genel Enerji adlı Türk firmasıyla yine Kara Kalem adlı Türk firması Türk hükümeti nezdindeki olağanüstü nüfuzlarını kullanmaktadırlar. İşin tuhafı 40 yıldır Irak’la Türkiye arasındaki 2 adet boru hattı çalışmaktadır. BOTAŞ’ın bu hatları 40” ve 46” çaplı olup, günlük kapasitesi 1.5 milyon varil ‘yıllık 75.0 mioton’dur. Petrolün taşıma bedeli 1 $/varil olup yıllık geliri 300 milyon dolardır. Yani BOTAŞ ve Türkiye bu işi yeni keşfetmiyorlar. Bilindiği gibi 1 Ağustos 1990 tarihinde kapatılan bu hatlar sonradan durmuş veya düşük kapasitede çalışmaktadır. Bu gün ITP’nın 1/3 kapasitede çalıştığı söylenmektedir. İşin esasına gelince:
1- Boru hatları hangi ülkeden geçiyorsa mülkiyet onundur. Türkiye tarafı Türkiye’nin, Irak tarafı ise Irak’ındır.
2- Kürdistan hükümeti yaptığı 10”lik Takva hattını Irak’ı göz ardı ederek Irak’ın boru hattına bağlamak istemektedir. Türkiye üzerinden yılda 10 mioton petrol ihraç edecektir. (5.0 milyar dolar). Bu hükümranlık hakkına riayetsizliktir.
3- Türkiye taşıma ücreti 40.0 mio $ için Irak pazarını riske etmektedir.
4- Enerji Bakanı Taner Yıldız, her boru hattının girişinde yokmuş gibi, ölçüm cihazı koyacağız diye beyanda bulunuyor. Ölçme cihazı (Metering Skid) zaten mevcuttur.
5- BOTAŞ Yumurtalık tank ve dolum sistemi işletmesi Irak’ın denetimindedir. Bunu nasıl işleteceklerdir? Benim bildiğim Yumurtalık tesislerindeki Iraklıdan habersiz bir uygulama yapılamaz.
Sonuç: Irak’ın yıllık 500. miotonluk dev üretiminin hatırı için 10 milyon tonluk Kürdistan üretimi Irakla-Kürdistan arasındaki anlaşmazlık çözülünceye kadar fazla kurcalanmamalıdır.
Aslan ÖZMEN
Y. Mühendis

Haberin Devamı

Ziya Gökalp, Ali Kemal’e ne demiş bilir misiniz

‘TÜRKLÜK’ ve ‘Türk milleti’ kavramlarının en üst düzeylerde ret ve inkârına tanık olduğumuz bugünün ortamından esinlenen, AKP MKYK üyesi Prof. Yasin Aktay da, “Türk dediğin bir sentezdir zaten. Türk diye bir ırk yok” demek cüret ve cehaletini göstermiş. Sonra da eleştiriler karşısında “Ben Türk’üm” demek mecburiyetini hissetmiş.
Bu durum bana, Milli Mücadele karşıtı Ali Kemal’in, ünlü şair ve Türkiyatçı Ziya Gökalp’e “Kürt” diye sataşması üzerine, Gökalp’ın verdiği fevkalade etkileyici cevabı anımsattı.
Gökalp’in şiirle verdiği cevap şöyle:
Ben Türk’üm diyorsun, sen Türk değilsin!/Ve İslamım diyorsun, değilsin İslam!../Ben ne ırkım için senden vesika/Ne de dinim için istedim ilam (resmi bildiri)!..
Türklüğe çalıştım sırf zevkim için/Ummadım bu işten asla mükafat/Bu yüzden bin türlü felaket çektim/Hiçbir an esefle demedim; Heyhat!..
Hatta ben olsaydım; Kürt, Arab, Çerkes/Tek gayem olurdu Türk milliyeti.../Çünkü Türk kuvvetli olursa mutlak/Kurtarır her İslam olan milleti...
Türk olsam, olmasam ben Türk dostuyum!/Türk olsan, olmasan sen Türk düşmanı!/Çünkü benim gayem Türk’ü yaşatmak/Seninki öldürmek her yaşatanı...
Türklük hem mefkurem (ülküm) hem de kanımdır./Sırtımdan alınmaz, çünkü kürk değil.../Türklük hadimine (hizmetkâr) “Türk değil” diyen/Soyca Türk olsa da ‘piç’tir Türk değil.
Şükrü ELEKDAĞ-Emekli büyükelçi ve geçen dönemki milletvekili

Haberin Devamı

Biliyor musunuz?

-TAYYİP Erdoğan’la 28 yıl önce başlayan siyasi yaşamını Kadıköy’den sonra Ataşehir’de sürdüren, Boğaziçi inşaat Ltd. Şti. ortaklarından, Sivas doğumlu, Mak. Müh. Abdülkadir Cebecioğlu’nun Ataşehir’den aday adayı olduğunu belirten sunumunda kendisini “Ataşehir ve İstanbul’un muhtelif bölgelerindeki Alevi kökenli vatandaşlar tarafından; kişiliği, samimiyeti ve geçmişinden dolayı sevilen ve tanınan birisidir. Meclis üyeliği yaptığı dönemler içinde çalışma ve gayretleriyle sağduyulu, CHP’li seçmenler tarafından takdir toplamış birisidir” diye tanıttığını...
-HAKSIZ yere mahkeme salonlarında yıllar harcamamıza neden olsalar da, arabamıza, üzerimize kurşun yağdırsalar da, yaşamımızın her alanına çirkin ve adi saldırılarda bulunsalar da, 22 yıldır doğrulardan sapmadık sapmayacağız...” diyerek okurlarına teşekkür eden ‘Ataköy’ gazetesi sahibi Özcan Atamer’in ev sahipliğinde yarın Sheraton İstanbul Ataköy Hotel’de Ataköy gazetesinin kuruluşunun 22’nci yılının kutlanacağını...
-CUMHURİYET Kadınları Derneği’nin düzenlediği ‘Kadın ve Siyaset’ konulu sempozyumun yarın 10.00’da Ankara Alba Oteli Lozan Toplantı Salonu’nda yapılacağını...

İDO’dan açıklama

Haberin Devamı

“İDO ve BUDO farkı” (4.12.2013) başlığıyla yer verdiğiniz, Ekrem Hayri Peker adlı yolcumuzun yorumlarına dair olarak aşağıdaki bilgileri paylaşmak isteriz.
Öncelikle İDO olarak kurulduğumuz günden bu yana yolcularımızın can ve mal güvenliğini her şeyin üzerinde en öncelikli konu olarak gördüğümüzü bu vesileyle bir kez daha belirtmek isteriz. İçinde bulunduğumuz günlerde Marmara bölgesinde yaşanmakta olan hava muhalefeti sebebiyle bazı seferlerimizin iptal olması da, tümüyle bu güvenli yaklaşımımızın bir neticesidir. Sefer iptallerimizin gemi kapasitelerinin doluluğuyla hiçbir bağlantısı yoktur. Gemi kapasitelerimiz dolu olsa da, çok az sayıda yolcu olsa da, bu konuda kâr/zarar hesabı yapmadan yolcularımızın can güvenliğini düşünerek gereken adımları atmaya devam ediyoruz.
2 Aralık 2013 tarihinde de, Meteoroloji’den alınan ve ekte sizinle de paylaştığımız hava raporuna (6/8 kuvvetinde yıldız ve poyraz) istinaden, bazı seferlerimiz iptal edilmiştir. Haberinize konu olan Bursa-İstanbul hattımızda daha güvenli olan hızlı feribot seferlerimiz yapılırken, deniz otobüsü seferlerimiz yapılamamıştır.
Siz de takdir edersiniz ki, olumsuz hava koşullarında denizde 4-5 dakikanın değil, her bir saniyenin önemi çok büyüktür. Nitekim, ağır hava koşullarına rağmen yapılan seferlerde yolculuk eden kişilerin, o 4-5 dakikalık süre içerisinde sosyal medyada paylaştıkları yüzlerce tepki mesajlarına bakıldığında da bu durum görülmektedir.
İDO olarak güvenli seyahat önceliğimizden hiçbir geri adım atmadan yolcularımıza hizmet vermeye devam etmekteyiz.
İDO Basın Müşavirliği

Haberin Devamı

BUDALANIN BİRİ…

BUDALANIN biri kuyuya bir taş atmış, kırk kişi zor
çıkarmış!..
ACABA:
Alman var mı? İngiliz var mı? Fransız var mı? İtalyan v ar mı? Japon, Çinli, Hintli var mı? İspanyol var mı? Portekizli? Belçikalı, Hollandalı, Finli, Norveçli var mı? İsveçli var mı? Danimarkalı, Rus, Polonyalı, Cezayirli, Faslı, Tunuslu var mı? Habeşli, Arjantinli, Honduraslı, Vietnamlı, Kamboçyalı var mı? İsveçli, İsviçreli, Avusturyalı, Romanyalı, Kazakistanlı var mı? Türkistanlı? Özbekistanlı, Kırgızistanlı, Yakutistanlı, Uyguristanlı var mı? Afganistanlı, Suriyeli, Suudili, Iraklı, İranlı, Yunanistanlı, Bulgaristanlı var mı?
Kürt var mı?
Daha da var mı?
Var..
Elinin körü…
Halûk TARCAN-(Bilimsel Araştırmacı)(!)

Haberin Devamı

Asgari ücretli yine umutsuz

ASGARİ Ücret Tespit Komisyonu 2014 yılında uygulanacak yeni ücreti belirlemek için ilk toplantısını bugün (6 aralık) yapacak.
Asgari ücretle çalışan 5 milyonu aşkın işçi ve ailesi, komisyonun saptayacağı yeni ücreti merakla beklese de ücrete yapılacak zamdan, çıkacak karardan çok da umutlu değil.
Hükümetin 2014 Yılı Programında asgari ücrete ocak ve temmuz aylarında yüzde 3’er oranında zam yapılması öngörülüyor. Bir anlamda ‘’sefalet ücreti’’ olarak nitelendirilen asgari ücret, yeni yılda da bu niteliğini koruyacak, emekçi kesimi açlıkla mücadeleye devam edecek.
Halen brüt 1021.50, net 803.50 lira olan asgari ücrete yüzde 3 zam yapılması halinde, net ücrette günlük 80 kuruş, aylık 24 lira artış olacak. Son bir yılda doğalgaza yüzde 34, elektriğe yüzde 19, ekmeğe yüzde 14, simide de yüzde 40 zam yapıldığı dikkate alındığında asgari ücrete yüzde 3 zammı öngörülmesi, bu ücretle çalışan işçiyi endişelendiriyor, karamsarlığa itiyor.
Bir simidin İstanbul’da 1.40, Ankara’da 1 liraya yükseldiği günümüzde asgari ücrette öngörülen günlük zamla bir simit bile alınamıyor.
Komisyona işçi tarafına temsilen katılan Türk-İş’in araştırmasına göre açlık sınırı 1.065, yoksulluk sınırı da 3 bin 470 lira. Bu rakamlar işçi ile birlikte dört kişilik bir ailenin yaşamını sürdürmesi gereken en az ücret. Buna karşılık asgari ücretin belirlenmesinde dört kişilik bir aile değil, sadece işçinin yapacağı harcamalar dikkate alınıyor. Komisyon işçinin ailesini yok sayıyor, görmezden geliyor.
Beş işçi, beş işveren ve beş de hükümet temsilcisinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu, ücrete öngörülen yüzde 3’ün üzerinde bir zam yapsa da bu yeterli olmayacak, emekçi yine sefilleri oynayacak.
Aileleri ile birlikte 20-25 milyonluk kitleyi oluşturan asgari ücretlinin satın alma gücünün gerçek anlamda yükseltilmesi için radikal değişikliğe gereksinim var. En azından asgari ücret vergi dışı bırakılarak rakam yükseltilebilir, bu ücretle çalışan emekçiler az da olsa nefes alabilir.
Bundan birkaç ay önce gazetelerde yeni anayasa çalışmaları sırasında siyasi partilerin asgari ücretin vergi dışı bırakılması konusunda uzlaştıkları belirtilmiş, emekçiye umut pompalanmıştı.
Ne var ki ekonomi yönetimi , ‘’kümeste yolunacak kaz’’olarak gördüğü asgari ücretliden vergi yükünün kaldırılmasına şiddetle karşı çıkarak, bu kesimin hevesini kursağında bıraktı. Asgari ücretin vergi dışı bırakılması bir başka bahara kaldı.
Eğer bu konuda samimi bir irade gösterilirse, asgari ücretin vergi dışı kalması sağlanabilir veya ücret üzerindeki yükler aşağıya çekilebilir. Ancak asgari ücretliyi tıpkı memur ve diğer işçiler gibi kolay vergi sağlayıcısı, ‘’yolunacak kaz’’gibi gören bir zihniyet ile bunu gerçekleştirmek hiç de olası değil.
Ülkedeki toplam gelir vergisinin yüzde 62.6’sının ücretli çalışandan, dar ve sabit gelirliden alınması, asgari ücretin vergi dışı bırakılmasının çok zor olduğunu kanıtlıyor.
Komisyon bu ay içinde yapacağı üç veya dört toplantı sonunda 1 Ocak 2014 ve 1Temmuz 2014’ten geçerli olacak yeni ücreti belirleyip, kamuoyuna açıklayacak.
Daha önceki komisyon kararlarında olduğu gibi, hükümet ile işveren temsilcisi TİSK’in, Türk-İş’in muhalefetine karşın, öngörülen yüzde 3 veya bir miktar üzerindeki zamda uzlaşarak yeni ücreti belirlemesi bekleniyor.
Komisyonun,kamuoyundaki beklentilerin aksine emekçiyi sevindirecek bir ücreti saptaması, öngörülen zam dikkate alındığında çok güç görünüyor.
Son söz, asgari ücretin

Yazarın Tüm Yazıları