Ertuğrul! düş yakamdan yahu

ASLINDA “adama” hâlâ kızıyorum.

Haberin Devamı

Gazetecilik hayatım, onun yüzünden az daha başlamadan bitecekti.
1987 yılında, dönemin Başbakanı Turgut Özal’ın ABD gezisini izliyordum.
Rahmetli Özal henüz Çankaya Köşkü’ne çıkmadığı için benim adım da henüz ‘Özköşk’e çıkmamıştı ama klasik gazetecilerin gözünde onun ‘liboş’uydum...
Cumhuriyet’ten Sedat Ergin’le Washington’da onun yanındaydık.
Ertesi sabah uyandığımızda İstanbul’dan bir gazeteci, ikimize de hayatımızın en büyük haberini atlattırmıştı.
Özal baypas ameliyatı olacaktı ve koskoca Hürriyet bu haberi alamamış, İstanbul’da “Gölge Adam” isimli haftalık bir gazete bunu manşetten patlatmıştı.
O gece gazeteciliği bırakıp üniversiteye dönme kararı almıştım.
Ankara bürodaki arkadaşlarım ve Doğan Hızlan mani oldu...
O adam şimdi yine başıma bela. Bir kitap yazmış, o olayı da hatırlatıyor.
-İyi haber: Adam 75 yaşına gelmiş...
-Kötü haber: Hâlâ dimdik ve 50 yaşında bile durmuyor.
-Daha da kötü haber: Hepimizi bu defa “hayat” konusunda atlatıyor.
-En kötü haber: Yazdığı kitap, birkaçı hariç, bugünün bütün gazetecilerinin yazdığı kitaplardan çok daha fazla satıyor, hâlâ daha fazla okunuyor.
Yani bu adamdan kurtuluş yok.
Hadi o gün gazeteciliği bırakacaktık, bugün ne yapacağız?
Hayatı mı bırakacağız?
Veya onu dinleyip hayata mı asılacağız...
Ben, bütün kızgınlığıma rağmen, ikincisini yapmaya karar verdim. Kitabını okuyup sırlarını öğrenmeye...
Yakamı bir türlü kurtaramadığım “bu adamın” adı Ertuğrul.
Ama ben değilim...
Ertuğrul Akbay...

Haberin Devamı

İnsan 75 yaşındaysa bunu at nalı kadar yazmalı mı

BUGÜNLERDE D&R’ın en çok satanlar listesinde Ahmet Ümit ve Zülfü Livaneli gibi devlerin arasında, kendi imkânlarıyla basılmış bir kitap duruyor.
Adı şöyle: “YAŞ 75 YOLUN YARISI...”
Bu yaştaki, “narsisist” bir erkek, hem de iddialıysa, yazdığı kitabın tepesine 75 rakamını at nalı kadar büyük yazar mı...
Kapaktaki fotoğrafı görünce “Yazar” diyorsunuz...
Ertuğrul Akbay, hep cesur ve farklı işler yapan bir gazeteciydi. Mesleğimin eski bir alışkanlığıdır, genellikle mesleki eleştiri hasetlikle karıştırılır.
Akbay şimdi gazeteciliğinin “başeserini” yapmış.
Kendi deyişiyle, kendini
bir “kobay” haline getirip
“75 rakamını, göğsünü gere gere kitabın kapağına at nalı kadar koyabilmenin” sırrını anlatıyor.
“İmrenerek” okudum diyeceğim ama siz bunu “Kıskanarak okudu” anlayın.
Bir: Yazmadaki samimi ve sahici dilini...
İki: 75 yaşında benden çok daha diri ve canlı duruşunu...
Üç: Komplekssiz, dipdiri bir ruhla karşımızda duruşunu...
O yüzden bana gazeteciliği bıraktıracak olan bu adamın kitabını anlatacağım.
Hiç olmazsa, komplekssiz bir adam olduğumu ispat edeyim...

Haberin Devamı

Kadınların Jane Fonda’sı erkeklerin ise Ertuğrul’u

Ertuğrul düş yakamdan yahu

KIRK yaş kadınlarını anlattığım son kitabım “Kırk7”nin ana teması şuydu. Bugün bir “yaş devrimi” yaşıyoruz.
Daha 10 yıl öncesine kadar “40 yaşına basmış” bir kadın için artık bitmiş gözüyle bakılıyordu.
Bugünse kadının en güzel yaşı diyoruz.
Kadınlar için yaş devrimi, Jane Fonda’nın bir açıklaması ile başladı:
“70 yaşındayım ve hâlâ sevişiyorum...”
Cümleyi şöyle tamamladı:
“Üstelik orgazm da oluyorum...”
Bence kadınlar için Jane Fonda ne ise Ertuğrul Akbay da erkekler için onu yapıyor.
Onun sözleri de şöyle:
“Bu yaşta bile gücüm, kuvvetim ve kaportam yerinde...
Beyin, adale, cinsel, inanç ve sosyal gücüme yılların getirdiği tecrübeler de eklenince gerisini siz düşünün artık...”
Ben düşünmek istemiyorum arkadaş... Hadi haberi atladım, bir de hayat yarışında nal toplamayayım...

Haberin Devamı

Erkek ne ister kadın ne istemez

-ERKEKLER;
-Geniş omuz
-Güçlü pazular
-Üçgen bir vücut
-Yağsız, göbeksiz, mümkün olduğu kadar güçlü kuvvetli, adaleli fit bir vücut.
Kadın ne istemez:

-Sarkık göğüs
-Göğüs ile omuz arasında kırışıklık
-Kolların içinin sarkıklığı
-Karın ve kalça yağları
-Poponun düşük veya düz olması
-Fazla kilo
-Bacak içi sarkıklığı (selülit mi demek istiyor).

Aşram’da 3 ay 5 duyu eğitimi almak insanı kurtarır mı

KİTAPTA genç kalmanın birçok yolunu anlatıyor.
Ancak üzerinde en çok durduğu şey, Hindistan’da Aşram denilen yerde 3 ay kalarak, 5 duyusunu kontrol altına almak olmuş.
Anlattığına göre 5 duyu eğitimi 8 aşamada oluyormuş.
Akbay, bu 8 aşamadan 7’ncisine kadar söylüyor.
En ilginci 8’inci aşamasıymış.
“Sekizinci aşama olan Samadhi’ye ulaşan kişi, bu dünyada yaşamasına rağmen, sanki bu dünyada yaşamıyor gibidir.
Kişi ulaşmak istediği yere ulaşmıştır.
Bu dünyada artık hiçbir beklentisi kalmamıştır.”
Ancak dünyada bu aşamaya geçebilen insan sayısı çok azmış.

Haberin Devamı

Ahmet Hakan artık ikimiz de meditasyonla dalga geçmeyelim

-Bazı arkadaşlarım bana “Durmadan yaşını söylüyorsun. Ne gerek var” diyor.
Kapakta at nalı kadar “75” rakamını görünce, göğsümü gere gere yaşımı söylemeye devam edebilirim.
-Son zamanlarda kendi kendime şu soruyu sormaya başlamıştım: “Acaba kılık kıyafette yaşımla mütenasip olmayan bir tarzım mı var?”
Bu soruyu artık kendime hiç sormayacağım.
-Bugüne kadar, Ahmet Hakan gibi ben de “meditasyon” yapanlarla dalga geçerdim.
Artık geçmeyeceğim.
Hatta deneyeceğim.

Olmadı kardeşim, bu hiç olmadı

CHP milletvekili Kamer Genç’in Başbakan’ın eşi Emine Erdoğan konuşurken çıkardığı olayı öğrendiğimde, anında klavyenin başına geçip, “Yarını bekleyemedim” yazmayı düşündüm. Dışarıdaydım. Vakit geçti. Bugüne kaldı. Yazı bugüne kaldı, ama duygum önceki akşamkinin aynısıdır. Kamer Genç kardeşim...
Yaptığın iş hiç mi hiç güzel değildi. Çirkindi...
Davete Başbakan gelememiş, o ülkeye verdiği önemi göstermek üzere eşi gitmiş.
Bir: Kürsüde bir kadın konuşuyor.
Yaptığın erkekliğe yakışmadı.
İki: Kürsüde Başbakan’ın eşi konuşuyor...
Yaptığın centilmenliğe sığmadı.
Üç: Orası yabancı bir ülkenin toprağı...
Yaptığın yurtseverliğe sığmadı.
Dört: Sen bir milletvekilisin, dokunulmazlığın var, itirazın varsa gidip Meclis’te dile getirirdin.
Yaptığın siyasete sığmadı.
Ayrıca: Başbakan’ın eşi konuşmuşsa ne sakıncası var bunun?
Yani, yaptığın işi hafifletecek hiçbir neden yok...
Ne söylesen hepsi çirkin bir harekete bahane uydurmaktan başka hiçbir anlam taşımaz. Bence yapılacak tek şey, bir özürdür...

Haberin Devamı

Bunları okuyunca ‘Acaba’ dedim

-“Metal alerjisi” olduğu için, evlendiği günden beri parmağında yüzük taşımazmış. (Kendim dahil, tanıdığım yüzük taşımayan erkeklerin yüzde 99’u aynı gerekçeyi söyler.)
-Aşram’da eşini ve çocuğunu çok özleyince, ‘Guru’sunun gözlerine bakarak, eşini ve çocuğunu görmüş. Çocuğunun başında doktor varmış.
Dönünce eşine sormuş, o gün o saatte gerçekten eve doktor çağırmışlar.

Not: Ertuğrul Akbay: “Yaş 75 yolun yarısı”, Üçüncü baskı,
Ekim 2013

Yazarın Tüm Yazıları