Feride bana kardeşimin emaneti

* Dizide Kâmran’ın annesi Besime’yi oynuyorsunuz. Biraz bahseder misiniz nasıl bir karakter olduğundan?

- Besime, ailenin annesi, ailenin yumuşak, şefkatli tarafı. Bütün ilişkilerin merkezinde. Bizim hayatlarımızdaki şefkatin karşılığı Besime... Kimden şefkat gördüysek onun temsilcisi gibi. Dolayısıyla dizideki bütün ilişkilerin belkemiği gibi... Karakterler tümüyle iyi, kusursuz ya da tümüyle kötü değil bu dizide. Besime’nin de verdiği kararlarda hatalar var ama bunu bilmeyerek yapıyor. Çok derin ve oynaması çok zevkli bir karakter. Son derece geleneksel bir aile yapısına sahip. Bencillikten çok uzak. Kimin ne diyeceğini çok önemsiyor. Ama tam bir anne. Hepimizin tanıdığı biri bence. O yüzden seyirci onu sevdi.

* Feride’yi öz kızından da çok seviyor galiba...

- Aslında daha çok sevmiyor. Ama ailelerinde önemli bir ferdi kaybetmiş olanlar, bunu çok iyi bilirler; eğer birini kaybettiyseniz ondan kalan armağanı çok iyi korumak istersiniz. Besime de bu armağanı haysiyetli bir şekilde koruması gerektiğini düşünüyor. Kızınızı çok seversiniz tabii ama öbürü emanettir. Bizim kültürümüzde de bu yok mu. Biz “emanetin canı az olur” diyerek onu daha çok sakınırız. Özlediği ve yan yana olamadığı kız kardeşinin bir yansıması olarak görüyor Feride’yi. Bir de oğulcuğu var tabii. Ona da Feride’yi alası var.

* Feride’ye acıma duygusuyla yaklaşıyor sanki...

- Evet. Bizim en güçlü duygularımızdan biri de acımadır. Ama Necmiye, “annem beni Feride kadar sevmedi”nin telaşına düşüyor. O da kötü bir karakter değil aslında. Ama tehlikeli bir yere doğru gidiyor.

BEGÜM’LE OYNAMAK BENİ BAZEN ZORLUYOR

* Geçen hafta Feride’yi evden kovdunuz. Aranız düzelecek mi peki?

- Feride canan, kızım da can. Can ve canan bir arada. Ama mutlaka barışırlar. Besime kimsenin gönlünü kırık bırakmaz. Ama Neriman için aynı şeyi düşünmüyor. Besime, Neriman’ın oğluyla ilişki yaşamasına karşı. Dostu onun beklemediği bir yanlış yaptı. Onu affedeceğini hiç sanmıyorum. Begüm’ü (Kütük) çok seviyorum orası ayrı. Hatta bazen zorlanıyorum oynarken.

* Nasıl yani?

- Set arasında keyifli keyifli muhabbet ettikten sonra, oyun dendiğinde korkunç bakışlarla ona bakmak zor oluyor.

* Türk kadınının yakın bulacağı bir karakteri canlandırıyorsunuz aslında. Nasıl tepkiler alıyorsunuz rolünüzle ilgili?

- Yolda beni Adile Naşit ile karşılaştırıyorlar. Çok değerli bir oyuncu. Bu yüzden çok mutlu oluyorum. Çok özel bir şey bu. Hiç ummuyordum, benim için de sürpriz oldu.

* Oyunculuğun yanı sıra akademik kariyeriniz de var. Beykent Üniversitesi’nde öğretim görevlisisiniz...

- Hayatta çok rolümüz var. Bütün kadınların birden çok rolü var aslında. O yüzden hayatta güçlü durmalıyız. Benim için akademisyen kimliğim, öğrencilerimle yaşadığım dünya çok önemli. Eskrim hocalığı yaparak başladım, sonra ses eğitimi, konuşma tekniği ve oyunculuk eğitimi derslerine girmeye başladım. Üniversitede olmak da pek çok sosyal projede yer almak ve gençlerle temas etmek demek. Geri kalmışlığı kaldıramıyorlar. Dolayısıyla her zaman zinde, her zaman onların bir adım önünde olmanız gerekiyor. Bu da insanı diri tutan bir şey.

HAMİLELİĞİMDE 43 KİLO ALDIM

* Öğretmen kimliğinizi sette de kullandığınız oluyor mu?

- Hayır hayır. Hatta Burak (Özçivit) “Hoca olduğunu belli etmeyen hocayı da ilk defa görüyorum” dedi. Çünkü orada ben de hem öğreniyor hem yaşıyorum. Hepsi işlerini çok iyi bilen kişiler. Hiçbirinin öğretmenlik yapmama ihtiyaçları yok.

* Yoga, pilates ve nefes terapisi de yapıyormuşsunuz...

- Bir oyuncu için kaslarını esneten tüm öğretiler çok önemli. Ben hamileliğimde 43 kilo aldım. Şimdi şimdi kendi kiloma dönüyorum. Benim için pilates, yoga ve meditasyon çok faydalı. Bu zamanda nefes almak, bir parça yavaşlamak çok önemli diye düşünüyorum.