Almanya’da yaşamak

Almanya’da milyonlarca Türk yaşıyor.

Haberin Devamı

Orada yaşayanların iki misyonu olduğu kanısındayım.
Biri yaşadıkları toplumun kültürünü özümsemek, Avrupalı olmak, ikincisi de Türkiye’yi ve Türkleri Almanlara/Avrupa’ya tanıtmak.
Frankfurt Kitap Fuarı’na 1970’lerden bu yana katıldığım için, bazı gözlemleri yapmak fırsatım da oldu.
İlk önceleri oraya giden birinci kuşak sadece çalışarak, bir getto hayatı sürdürdüklerinden, dışarıya açılmaları mümkün olamadığından, Türkleri Almanlara tanıtamadılar. Daha önemlisi kendilerini de anlatamadılar.
Çocukları, Almanya’da büyüyen veya doğan bir kuşak olarak hem Türk kültürünü, Türklük bilincini yazdılar hem de bu sorunlara bir Avrupalı/Türk olarak yaklaştılar.
Feridun Zaimoğlu’nun birinci kuşak övgülerini her zaman belleğimde korudum. Her Almanya’ya gidişimde onları yeniden anımsadım.
Almanya’da Türkleri, edebiyatlarıyla, sanatıyla tanıtanlar, Türklerin bugün Alman toplumunda itibar görmesini sağladılar.
Edebiyat alanına bakarsak Yüksel Pazarkaya, Aras Ören, Güney Dal adlarını unutmamalıyız.
Özellikle Yüksel Pazarkaya, sadece yazdıklarıyla değil çevirileriyle de bu hizmeti başarıyla gerçekleştirdi.

***

HESSEN TÜRK TOPLUMU’nun düzenlediği Fazıl Say’ın bestesi Nazım Oratoryosu, Alte Oper’de yapıldı. Şef İbrahim Yazıcı, Genco Erkal ve solistler de çok başarılıydı.
Benim altını çizmek istediğim gerçek başka: İki bin kişiyi aşkın koltuk sayısı olan bu mekânda, salonunu dolu olmasıydı.
Konuştuklarım, gelenlerin yüzde seksen-doksanın Türk olduğunu belirtti. Sadece işçi olarak anılan Türkler artık orada kültür hayatında da etkin bir rol üstleniyorlar.
Konser öncesi toplumun başkanı Erhan Songün ile Frankfurt Belediye Başkanı konuştu.
Nâzım Oratoryosu Frankfurt’ta ilk kez icra edildi.
Artık orada Türkçe ve Almanca yazan edebiyatçılarımız var, ressamlarımız, tiyatro dünyasının yıldızları yeni kuşak Türkiye’yi temsil ediyorlar.
ODTÜ mezunu genç bir hanımın söyledikleri üzerinde durmalıyız, Milli Eğitim Bakanlığı da bu sorunun çözülmesi için çalışmalar yapmalı.
Üçüncü kuşak Türklere Türkçe geliştirme kursları veriyormuş, ancak kelime ezberlemekte zorlandıklarında hevesleri kırılıyormuş.
Bence Türkçeyi edebiyat metinleri aracılığıyla öğretmek gerekiyor.

***

BÖYLE etkinlik düzenleyenleri kutluyorum.
Almanlara Türkleri tanıtacak en güvenilir, en saygın araç sanattır, edebiyattır. Sivil toplum kuruluşlarının ve kimi politikacıların da bunu akıllarından çıkarmamaları lazım.

Yazarın Tüm Yazıları