Çöreğin büyüğü, unun çoğundan olur…

Güncelleme Tarihi:

Çöreğin büyüğü, unun çoğundan olur…
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 22, 2004 12:47

Ankara’ya gezmeye gittim ve hayata bakış açım değişti. Bizim ellerin neden hızla kalkınamadığını ve yatırımların neden cılız olduğunu anladım ve öğrendim ki “Çöreğin büyüğü, unun çoğundan olur”muş… (Sinan Tanyıldız nihayet aramıza döndü. Çukurova’dan yazıyor...)


ÇUKUROVA’DAN

Y.Sinan Tanyıldız

Haberin Devamı

Çarşamba günü telefonum çalınca ve ekrana baktığımda Sevgili Serdar’ın adını görünce “Şimdi yandım!..” dedim kendi kendime ve kıvırmaya çalıştım, ama Serdar Devrim gibi bir usta kıvırmalarımı yemedi tabii…

Dünyanın dört bir yanındaki Çukurovalıları da düşünerek özür dileyip, Çukurova’da yayınlanan günlük yazılarımın dışında, dünya ile yeniden entegre olmak amacıyla, özür dileyerek bilgisayarımın başına geçtim…

*

Bir kere belirtmeliyim ki Ağustos aylarında sıcak başımıza vurur. Adanalı’ya bu aylarda pek fazla sataşmamak gerekir. Zaten kent boşalmış durumda ve kalanlar da keyiften değil, mecburiyetten ikametlerini sürdürüyor. Bendeniz de bunlardan biri olarak sıcakla boğuşup Ağustos ayını atlatmaya çalışanlar arasındayım…

Geçen hafta bir iş için Ankara’ya gitmiştim. Uzun zamandır Adana sınırlarından dışarı çıkamadığım için merkezimizde “neler olup bitiyor…”u sadece politika düzeyinde takip etmiştim ancak Ankara’yı görünce bizim bölgelerde işlerin neden yavaş gittiğini daha iyi anladım…

Haberin Devamı

3 ay içinde koca bir park yapmak ve burayı botanik bahçesine çevirmek her belediyenin kârı değil… Bir kere bu iş için para gerekiyor. Yani belediyenin bütçesi kallavi olacak. Bizim oralarda belediyeler mini bütçelerle iş kotardıkları için 3 ayda biten işlere de pek alışık değiliz. Eğer böyle bir şey gerçekleşirse adına da mucize deriz… Bu nedenle yazımın başlığını bol unlu çörek koydum…

Bölgemizde Osmaniye Organize Sanayi Bölgesine teşvik verildi… Adana Organize Sanayi Bölgesi ile Osmaniye Sanayi Bölgesi arasındaki mesafe 32 kilometre… Düşünebiliyor musunuz? 32 kilometre ilerdeki bir yerde teşvik var ancak bölgenin sanayi ateşleyicisi olan Adana’ya teşvik yok. Şimdi siz Adanalı bir yatırımcı olsanız, yatırımınızı Adana’ya mı, yoksa 32 kilometre ileriye mi yaparsınız? Sivil toplum örgütleri veryansın etti lâkin bir gelişme yok. Sanayicinin ağzına bir parmak bal çalındı, elektrikte indirim uygulandı ve şimdilik sular sakin…

Yumurtalık yatırım cenneti oldu. Toros Gübre’den, Sugözü Termik Santrali’ne ve Botaş’a, Tekfen’e ve Sanko’ya kadar dev firmalar Yumurtalık’ta yatırım yaptı. Şimdi bu bölgemizin limanlarına her ay 200’e yakın dev tonajlı gemiler geliyor. Yük alıyor, yük boşaltıyor. Her geminin en az 35-40 personeli var. Bu gemilerin yük boşaltması bazen günlerce sürüyor. Gelin görün ki bu zaman zarfında gemi personelinin karaya adım atması yasak. Adamlar gemide yatıyor, gemide kalkıyor… Oysa karaya adım atsalar, Yumurtalık dahil, bölge ticareti hareketlenecek ancak biri bir yasak koydu, o yasak halen devam ediyor.

Haberin Devamı

Bölgemizin yapısında bireysel başarılar çok… Lakin toplumsal başarıya henüz adım atamadık. Markalaşma konusunda bakiriz ve biz fasonlaşmayı tercih etmeye devam ediyoruz. Tekstil bölgesiyiz, gelin görün ki tekstille ilgili moda dünyasına uzağız. Malı satıyoruz, onlar bize don yapıyor ve alıp giyiyoruz… Mal bizim, marka onların… Hem don parası veriyoruz, hem de marka parası…

Şu sıcakta işler şimdilik böyle gidiyor…

Yalnız bir uyanma var gibi geliyor bana… Belki de yakında tıpkı Gaziantepliler gibi marka yaratma yoluna gideceğiz de sıcaklar elvermiyor ve bir araya gelmemiz zorlaşıyor… Hep birlikte sezona gireceğimiz günü bekliyoruz…

Başka haberlerim de var tabi… Epey uzak kaldık… Önümüzdeki hafta pazartesi günü buluşabilmek dileğiyle şimdilik hoşçakalın…


NOT : Sevgili Serdar, ben öksüz ve yetim büyüdüm, üstüme gelme… Not mot yazıp beni elalemin diline düşürme… Öpüyorum…

(Serdar’ın notu: Sinan’ın giriş cümlesini ve dipteki NOT’unu çözebilmeniz için, ipucu vereyim size. İşlerinin yoğunluğu sebebiyle epeydir bizi ihmal etti sevgili Sinan. Ses etmedim, bekledim. Baktım arazi, sonunda tehdit ettim: Sinan, vallahi de, billahi de Hürriyet’in Çukurova baskısına fotoğraflı ilan veririm, ‘Oğlum Sinan, seni affettik, cezalandırmayacağız evine dön!’ diye, ele güne rezil olursun alimallah! Şaka bir yana, bastırınca, beni kıramadı Sinanım, yine eskisi gibi, pazartesi günleri bizimle olacak...)

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!