Bir prezervatif uğruna...

Çocuğunu ölüme terk edeni, bebeğini çamaşır sepetinde boğanı, 41 gün kayıp çocuğunu arayıp bulduğunda sevgilisiyle birlikte oğlunu döve döve öldürdüğünü canlı yayında anlatanı... Bu kadınlar geçen hafta gündemi meşgul ederken “Yok artık bu kadarı da olmaz” diye küfürü basmaktan benim canım çıktı!

Haberin Devamı

Bayram tatili için Gölcük’ten memleketine giderken bebeğini evde yalnız bırakıp döndüğünde cesedini hastaneye götüren kadından başlayalım! Kimse bana bu kadının hasta olduğunu inandırmaya kalkmasın. Dip boyasını yaptırmış, saçlarına fön çektirmiş, kırmızı pantolonunu çekmiş şıkıdık şıkıdık yürüyordu. Hasta insan öyle mi olurmuş! Yavaş yavaş kadının gerçekten hasta olduğuna inanmaya başladım. Nedense sorunlu insanlar süslenmezmiş gibi geliyor, ona hasta demem için korkunç pespaye bir halde olması gerekiyor gibi bir algı oluşmuş. Ne saçma! Belli ki çocuğu aldırmakta gecikti, evde doğumunu yaptı. Sonra da bebeğin ölüsünü bir yere gömemeyeceği içinse böyle bir çözüm buldu diye düşünmeden duramıyor insan. Kadını elime verseler, 10 dakikada tırnaklarımla paramparça edecek kadar öfkeliydim. Ben köpekleri evde bir gece bile yalnız bırakamaz, başkasına emanet edemez, eve geçtiğimde “Ya Puki’nin suyu bittiyse?” diye kafayı yerken bu kadını anlamam mümkün değil. Zamanla bu öfke, yerini “Ben ne yapardım?”lara bıraktı: Ben olsam hastaneye gitmezdim... Ben olsam babasını arardım... Ben olsam doğurmak için hastane hastane dolaşmazdım. Ben olsam...

Haberin Devamı

VELİLERİN DERDİ BAŞKA!

Hadisenin bir başka boyutu da kadının öğretmen olması. Öğrencilerinin yaşadığı travmayı düşünmek bile istemiyorum. Bir yandan velilerle röportaj yapılmış: “Biz şikâyet ettik onu. Kılığı kıyafeti düzgün değildi.” Yani tek dertleri kadının giyim tarzı. En başta benim de saldırdığım, sonra kendimden utandığım olay yani. Ne iğrenç, ne korkunç insanlarmışız meğer! Yargılarımız hemen üst-baş, kılık kıyafet üzerine. Biraz gösterişli giyinince hemen “O her şeyi yapar zaten!” algısı oluşmuş. Komşuları kadını tanımıyor, kimse kadını tanımıyor. Karnı burnunda ders veriyor, bir kişi bile hamile olduğunu anlamıyor. Babanın adını söylemeden kayıt yaptırıp bebeği doğurmak için hastane hastane dolaşıyor.

BABA NEREDE?

Bu hikâyede kadın hep yalnız ve asıl soru şu: Bebeğin babası nerede? Neden kimse adamdan bahsetmiyor? “Doğuracağından haberim yoktu” deyip işin içinden çıkmış olabilir mi? Kadın, hamile kaldığını söylemiş, adam da daha önce evlenip boşandı diye beraber olmak istememiş olabili mi? Hatta belki de “Çocuğu da aldırır” diye bir daha aramamış... O zaman, kadın kadar erkek de bu lince maruz kalmayı hak etmez mi? Kim bilir! Onu yalnız bırakarak, tek başına bu kadar şeyin altında onu ezdiği için annesinden daha fazla o suçlu diyebilir, “Bu bebek ikisinin değil mi?” diye düşünebilir, hamile haliyle bir başına kalan kadınlardan görebilir, hatta meseleyi Meryem Uzerli’ye bağlayabiliriz! Daha geçen ay Meryem Uzerli’nin röportajını hep bir ağızdan okuyup, sevgilisine demediğimizi bırakmamış mıydık? Uzerli, hamile kaldığını sevgilisine söyleyince, adam da çocuğu istemeyince “Hay senin erkekliğine!” diye saydırmamış mıydık?
Bebeğin babasının adı bile verilmediği için bir şey demek zor. Babaya dair eldeki tek bilgi adamın polis olduğu. Kim bilir aralarında neler yaşandı, ne kavgalar çıktı ve adam birden yok oldu?
Kadın belki bakarım diye belki de artık kürtaj vakti geçti diye bebeği doğurmuş olabilir ama asıl mesele kadının doğumdan sonra delirmiş olması.
Bebeğinin ölmesini istese 2 ay boyunca niye baksın? Kocasını aldatıp, hamile kaldığını saklayan, bebeği de doğar doğmaz çamaşır sepetinde boğan kadın gibi, ilk günden yapardı ne yapacaksa.O kadının hasta olduğuna inandırmak istiyorum artık kendimi, ancak öyle içimdeki öfkeyi dindirebiliyorum! Peki ya baba? Sırf sebebi ne olursa olsun ortadan kayboldu diye hem minicik bebeğinin ölümünden hem beraber olduğu kişinin delirmesinden sorumlu değil midir? Yargı elbet adama bir şey yapmayacak ama umarım biraz vicdanı vardır da günlerce, gecelerce uyku girmeden yaptığı şeyleri düşünür hatta belki de “Beş dakikalık zevkim için şu olana bak” der, korunsaydım diye kafasını ordan oraya vurur. Umarım!

Yazarın Tüm Yazıları