“Gidenlerin yeri dolacak”

Diyadin, takımın başına gelirken bazı şartlar öne sürüp garanti alırken, sonraki süreçte büyük hayal kırıklığı yaşadı. İlhan Cavcav’ın, görüşmeler sürerken söylediği sözler, tartışmanın daha işin başında çıkacağını işaret ediyordu.

Gençlerbirliği futbol takımı, 8. hafta geride kalırken 4 puanla ligin dibine çakılırken, kulüpte yaşanan idari ve teknik operasyon, yeni bir dönemi başlattı. Beştepe, 14 Haziran 2013’te, Metin Diyadin’in sözleşme imzalaması ile başlayan ve 4 ay bir hafta süren bu dönemde, büyük çalkantılar geçirirken, adım adım büyüyen kriz, Başkan İlhan Cavcav’ın ‘altın makasını’ devreye sokmasıyla sonlandı. İlginç gelişmelerin yaşandığı 127 günlük bu süreçte, sürtüşme hiç eksik olmazken, daha işin başında tartışmanın çıkacağı ve bunun her geçen gün artarak devam edeceği, belli olmuştu.
Dilerseniz, filmi en başa saralım ve Beştepe’de ‘derin operasyon’ ile sonuçlanan, olayların gelişimine geçelim:
Biten sezonda takımı çalıştıran Fuat Çapa ile devam etme konusunda çok fazla istekli olmayan Başkan İlhan Cavcav, genç teknik adamla masaya oturup, son teklifini iletti. Bu görüşme sonrasında, Çapa’nın, istediği rakamları yüksek bulduğunu ve sözleşme yenilemeyeceklerini açıklayan Cavcav, teknik patronluğa Bülent Uygun’u getirmeyi düşünüyordu. Hatta, Beştepe’ye gelen Uygun ile görüşme bile yapılmıştı. Ancak, 3 Temmuz sürecindeki şike olaylarında adı geçen ve çok yıpranan Uygun için önce taraftar, ardından da yönetim kanadı tepki gösterince, deneyimli başkan, geri adım atmak zorunda kaldı. Uygun’un, şike süreci dışında çalıştırdığı son takımlarda, hem başarısız olması hem de transfer politikasındaki tutumu, yönetimin Cavcav’ı ikna konusunda elini güçlendiren kozlarıydı. Hamza Hamzaoğlu, Mesut Bakkal, Yılmaz Vural ve Mustafa Kaplan gibi isimlerin takıma başına getirilmesinin düşünüldüğü dönemde, bazı yöneticiler tarafından Metin Diyadin’in adı ortaya atıldı. Fuat Çapa’nın gönderilmesi sonucu camiada oluşan tepkiyi en aza indirecek, kulübün evladı sayıldığından daha ekonomik düşünecek isim olduğundan, Diyadin fikri gayet olumluydu. Cavcav’ın kafasındaki soru işareti ise daha önce Oftaş’ta çalışırken, yol ayrımı sırasında Metin Diyadin ile Genel Menajer Cem Onuk arasında yaşanan tartışmanın, ikilinin yeniden buluşacağı Gençlerbirliği’nde nasıl bir şekil alacağıydı. Bülent Uygun adımı tepki çeken Cavcav’ın, Metin Diyadin konusunda da çok sıcak olmadığı, “Agresif ve dik başlı Metin Diyadin’i mi takımın başına getirmemi istiyorsunuz?” sözleriyle hayat buluyordu. ‘Kulübün evladı, camiayı iyi tanıyor, parayı da ikinci planda tutar’ sözleri ile Cavcav ikna ediliyordu ama bu kez takımdan; Cem Can, Azofeifa, Vleminckx’in ayrılmış olması, Aykut’un da gitmek için gün sayması, Diyadin’i düşünmeye itiyordu.
Diyadin, kulübün yıllardır uyguladığı transfer politikasını çok iyi bildiğinden çatışmanın çıkması kaçınılmazdı. Son dönemde çalıştırdığı takımlarda yakaladığı başarıda, transferleri kendisinin yapması, takımı istediği gibi kurması, Gençlerbirliği’nin geleneksel anlayışına ters düşüyordu.
Bu koşulları gözönünde bulunduran Diyadin, teklifi kabul derken, bazı şartları öne sürdü. Öncelikle giden oyuncuların yerine aynı kalitede isimlerin alınması, mevcut kadrodan Petroviç ve Lekiç’in mutlaka gönderilmesi, özellikle de forvete iyi bir golcü alınması, Diyadin’in ilk plandaki öncelikleriydi. Kafasındaki takım için de mevkilere göre belirlediği isimlerin listesi hazırdı. İstekleri ile ilgili olarak ‘yerine getirileceği’ sözünü alınca imzayı attı. İki taraf için de yeni bir dönem başlıyordu.
Aslında sözleşmenin bir yıllık olarak imzalanması bile, işin başında tarafların gerçek anlamda uzlaşı sağlayamadıkları izlenimi veriyor, kafalarda soru işareti bırakıyordu.

YARIN: “Ben hangi takımın antrenörüyüm?”, “Transfer işi aceleye gelmez...”