Erkek misin derdin var

Toplum baskısının üzerinde yarattığı sorumluluğu taşımak, ve öyle davranmak zorunda kalmak, o sana verilen kimliğin dışına çıkamamak... Erkek olmak gerçekten epeyce zahmet isteyen bir iş.

Haberin Devamı

Etrafında karşı cinse dair ne varsa gereksiz bir koruma içgüdün olmalı en basitinden. Ana, bacı, akraba kızları dışında; mahalleli, işyeri, okul, memleketlisinin namusundan sorumlu olma hali yüklenmeli adama...
Para erkek için güç demek. Eş bulma kraterlerinin başında ‘Benden daha az maaşı olmalı’ diye bir madde olmalı. Yeni çağın avlanma yöntemi, ‘dışarı çık, evine para bulmak için savaş; sonra eşini annen sevmeli, teyzelerin sevmeli, anneannen sana uygun bulmalı. Onlar her sürtüştüğünde arada kalan yine sen olacaksın çünkü.
Ağlamaz, gülmez, duygularını göstermez. Allah korusun, biraz gösterecek gibi olduğu zaman anında toplum tarafından, ‘karı gibi’ diye aşağılanır. Hayatta en büyük korkusu budur, kadın yerine konmak. Ne gariptir en sevdiği şey yine kadındır.
Pipisiyle gurur duymak zorundadır. Sadece kendi değil, ailesi, akrabaları hepsi ona ait olan organla gurur duymalıdır. Misafirliğe gelen hiç tanımadığı insanlara açıp gösterdiği zaman alkışı hak etmelidir. Büyüdüğünde de aynı alkışı bekler, aynı gururlanmayı ister. Sürekli kendisiyle yarış halindedir.
Önce okulu bitirmeli, üstüne askerliğini ardından adam gibi bir iş, sonra ailesinin uygun bulduğu bir eş. Bu sıralama dışına çıktığı an, başına gelecek en kötü şeylere razı olmalıdır. “Ben demiştim” diye etrafında dolanan onlarca sesi susturamaz yoksa.
Parası yoksa sevgilisi de olmayacaktır. Binbir bahane ile dışarı çıkmak istemez, kız anlamaz. Ev en ucuz ortamdır bu kez kız yanlış anlar.
Biraz fazla samimi davransın, şak diye yavşak etiketi yapışır. Kendini çektiğinde ise, eşcinsel.
‘Bana asılıyo’ kızları ile uğraşmak var olan bütün erkek sorunlarından daha korkunçtur. Başa bela olacak kızı daha ilk saniyeden fark etmesine rağmen, arkadaşları ‘onu bile götüremedi’ diye dalga geçecek korkusuyla filmi hep başa sarar. Bu arada her sıradan hetero gibi etrafında var olan eşcinsellerin kendine asıldığını düşünür. Korkar, çekinir, kendini sorgular...
İlişkinin dinamosu o olmak zorundadır. Eve gelirken bir şeyler almak, hediye düşünmek, sürpriz yapmak, ayrıntıları fark etmek, sevmek, çok sevmek. Sadece kadını değil, onun annesini de sevmek, onun gereksiz arkadaşlarını da sevmek, yanından ayırmadığı iğrenç kuzenlerini de sevmek...
Ailede evin erkeği diye bir misyonu üstlenmeli, işyerinde başarılı olmalı, hafta sonu da bir etkinliği olmalı. Bunlardan bir tanesi sekteye uğrarsa bu hepsini etkiler.
‘Önce kadınlar ve çocuklar’ cümlesi bile onun için korkunçtur, ölümü en fazla o düşünmelidir. Karanlık bir yolda giderken yanındaki zarar görmesin diye kendini o öne atmalıdır. Sürekli annelerin koruma içgüdüsünün reklamı yapılır ama erkeğin koruma kalkanı daha kapsamlıdır. Anne, çocuğunu korurken, o anneyi de korumalıdır.
Kendini daha güçlü göstermek için hayatında her şey büyük olmalıdır. Büyük ev, büyük araba, büyük köpek, kendine 3 boy büyük prezervatif.
Cinsel hayata gelirsek, korunmak onun görevi, istenmeyen hamilelikler onun suçu. Her gece en iyi performansı o göstermeli, asla sekteye uğramadan kendinden önce kadını düşünmeli...
Hayatının her alanında başarılı olmak zorundadır. Ufacık bir hata, biraz dalgınlık, bi parça toplum kurallarını hiçe saymazlık ettiği an, ‘Ne biçim erkeksin, senin adamlığına tüküreyim! Erkeğim diye bir de dolanıyor musun?’ hakaretleriyle erkekliğini sorgulamak zorunda kalır.

Yazarın Tüm Yazıları