Yıldırım: Kazayla ilgili olarak gereği yapılacak

Güncelleme Tarihi:

Yıldırım: Kazayla ilgili olarak gereği yapılacak
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 04, 2004 17:53

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, kamuoyundan, Pamukova'da meydana gelen tren kazasının takipçisi olmasını isteyerek, “Sonuçları ne olursa olsun, gereğinin yapılacağından halkımız hiç tereddüt etmemelidir” dedi.

Haberin Devamı

Yıldırım, TBMM Genel Kurulu'nda, hakkında CHP'nin verdiği gensoru önergesiyle ilgili hükümet adına yaptığı konuşmada, Pamukova'da meydana gelen Hızlandırılmış Tren kazasında ölenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara da şifa diledi.

Binali Yıldırım, gensoruya konu olan tren kazası hakkında, ”kasıtlı olarak kamuoyunda oluşturulan bilgi kirliğinin giderilmesine fırsat tanıdığı için” CHP'ye, önergeye olumlu yaklaşımından dolayı da AK Parti'ye teşekkür etti. Olayın kamuoyuna yansıma şekli, yazılanlar ve konuşulanların zaman zaman insaf ve hakkanıyet ölçüsünü aştığı için huzura gelmediğini bildiren Yıldırım, milletin vekillerine ve onları bu Yüce çatı altına gönderen, aziz millete seslenmek istediğini belirterek, şöyle konuştu:

“Zira, kamu vicdanı en önemli hakem olarak bütün uygulamalarımızın en yakın takipçisidir. Kamuoyunun bu konunun takipçisi olması gerektiğini bir kez daha talep ediyorum. Sonuçları ne olursa olsun, gereğinin yapılacağından halkımız hiç tereddüt etmemelidir.”

Haberin Devamı
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, ”rasgele yöneticilik yapmış, millet tarafından hiç hizmet yapmadıkları için tasfiye edilmiş kişilerin”, Pamukova'da meydana gelen tren kazası sonrası demiryolu üzerine konuşma yapabildiklerini gördüklerin belirterek, “Kendilerinin yapamadıklarını yapanlara karşı, nasıl bir husumet ve garez duygusu taşıdıklarına şahit olduk” dedi.

Bazı siyasilerin, kazadan ne yazık ki siyasi çıkar elde etme gayreti içine girdiklerini öne süren Yıldırım, hiç bir kazanın, hiçbir olayın, hiçbir insan ölümünün, siyasi çıkar sağlamanın malzemesi olmaması gerektiğini dile getirdi.

Yıldırım, Pamukova'da meydana gelen tren kazasında ölenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara da şifa diledi.

Binali Yıldırım, gensoruya konu olan tren kazası hakkında, ”kasıtlı olarak kamuoyunda oluşturulan bilgi kirliğinin giderilmesine fırsat tanıdığı için” CHP'ye, önergeye olumlu yaklaşımından dolayı da AK Parti'ye nedeniyle teşekkür etti. Olayın kamuoyuna yansıma şekli, yazılanlar ve konuşulanların zaman zaman insaf ve hakkaniyet ölçüsünü açtığı için huzura gelmediğini ifade eden Yıldırım, şöyle konuştu:

“Kamu vicdanı en önemli hakem olarak bütün uygulamalarımızın en yakın takipçisidir. Kamuoyunun bu konunun takipçisi olması gerektiğini bir kez daha talep ediyorum. Sonuçları ne olursa olsun, gereğinin yapılacağından halkımız hiç tereddüt etmemelidir.

Hayatını yitiren vatandaşlarımızın acısını hala yüreğimizde hissediyoruz. Bir trafik kazasında, uçak, tren, gemi kazasında neler yapılır? Tabii ki kazaya hemen müdahale edilir, ölenler ve yaralananlar tespit edilir. Bunun için her türlü, yaralananların, ölüm sayısının artmaması için gerekli tıbbi tedbir alınır. Teknik yardımlar ulaştırılır. Ölenler için insanlık görevi ne ise devletin görevi ne ise onlar yapılır. Yaralananların tedavisi ile meşgul olunur, yaralar sarılır, acılar dindirilmeye çalışılır.

Haberin Devamı

Bütün bunlar yerine getirildikten sonra da, o kazanın sebepleri araştırılır. Kazada hatası, kusuru olanlar tespit edilir, kazanın insani boyutu, teknik boyutu, idari boyutu incelenir.

Pamukova'da meydana gelen kazada, devlet organları ve Bakanlık olarak biz de bunlarla ilgilendik. Ancak, biz bunlarla ilgilenirken, bazı siyasiler bu kazadan ne yazık ki siyasi çıkar elde etme gayreti içine girmişlerdir. Bunu üzülerek ifade ediyorum.

Hiçbir kaza, hiçbir olay, hiçbir insan ölümü, siyasi çıkar sağlamanın malzemesi olmamalıdır. Ulaştırma araçlarında, kazalar insanlığın ortak sorunudur.”

TRAFİK KAZALARININ 100. YILDÖNÜMÜ

Trafik kazalarında 100 yıl içinde dünyada 26 milyon insanın hayatını kaybettiğini, savaşlarda bile bu kadar insan kaybının olmadığını anlatan Yıldırım, kazaların bugün insanlığın ortak sorunu olduğunu belirterek, buna mutlaka çözüm bulunması gerektiğini söyledi.

Yıldırım, şöyle devam etti:

Haberin Devamı

“Kimse kaza olmasını istemez. Ancak, karada, denizde, demiryollarında meydana gelen kazaları tamamen yok etmek mümkün değildir. Alınan bütün önlemler, teknolojideki gelişmelere rağmen dünyanın hiçbir yerinde kazaların önüne geçmek mümkün olmamıştır.

Ülkemizde, 5 bine yakın vatandaşımız her yıl trafik kazalarından hayatını kaybediyor, 100 bine yakın vatandaş yaralanıyor.

2000-2002 yılı itibariyle, karayolunun ülke taşımacılığındaki payı yüzde 94 ulaşmıştır. Geriye kalan, deniz, hava, tren taşımacılığına aittir. 50 yılın ihmalinin bizi getirdiği nokta budur. Bu dengesizliğin sürdürülebilme imkanı yoktur.

Bunu gören, hükümetimiz ve bakanlığımız, karayollarındaki yükü azaltmak ve ulaşım modları arasında yeniden dengeyi kurmak için süratle çalışmayı başlatmıştır. Bu amaçla, bilim adamlarından oluşan 20 kişilik bir çalışma grubu, ulaşım ana planı çalışmalarını başlatmış ve birinci rapor çıkmış, ikinci raporu Ağustos ayında bitmiş olacaktır. Amaç, ulaşım modları arasında denge sağlamak, deniz, hava, demiryolu taşımacılığının birbirini tamamlar nitelikte uyumlu gelişimini sağlamak ve karayolu ile entegrasyonu geliştirmektir.”

Haberin Devamı

“KARAYOLLARININ YÜKÜNÜ AZALTTIK”

Denizyolu taşımacılığının payını artırmak için ÖTV'nin sıfırlanarak denizyolu taşımacılığının teşvik edildiğini, yapılan

düzenlemelerle, geçen yıla kıyasla 1 milyondan fazla yolcu, 80 binden

fazla aracın, karayolundan alınarak, denize kaydırıldığını anlatan

Yıldırım, yaptıkları çalışmalara ilişkin ayrıntılı bilgi verdi.

“Karayolunun ülke taşımasındaki payını düşürerek, trafik kazalarını azaltmanın yolu raylı sistemi geliştirilmesine bağladır” diye konuşan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Alınan mesafeyi belirlemek için nereden hareket edildiğinin bilinmesi gerekir. Demiryollarına, 50 yıldır hiçbir ciddi yatırım yapılmamıştır.

Haberin Devamı

Ben burada, CHP'nin tek parti döneminde, 1946'ya kadar öncelikli sektör kabul edip, yaptığı yatırımları da hatırlatmak istiyorum.

Mevcut rayların günlük bakımı ve onarımı ihmal edilmiş, karşılaşılan sorunlar sürekli ertelenmiştir. 1950'de, yük taşımacılığında demiryolunun payı yüzde 75, yolcu taşımacılığının payı yüzde 45. Bugün yük taşımacılığı yüzde 4.5, yolcu taşımacılığı yüzde 2.3. Hükümetimiz göreve geldiğinde, doğrudan 523 trilyon zarar eden, verilen sübvansiyon ile 900 trilyonu bulun bir demiryolu sistemi devralmıştır.

Bu durum, ne milletimize ne ülkemize yakışmadığı gibi sürdürülebilir bir durum da değildir. O halde ya kapatacaksınız, ya da çağdaş dünyanın gereğini yapacaksınız.”

“İSTEDİK Kİ,...”

Cumhuriyet'in kuruluşu ile demiryoluna verilen önemin sonradan tamamen ihmal edildiğini ifade eden Bakan Yıldırım, 50 yıldır, milletin hafızasına kazınmak istenen, bu gündemi değiştirmek için AK Parti iktidarının yola çıktığını söyledi.

Yıldırım, şöyle konuştu:

“İstedik ki tren hiç gecikmesin, istedik ki demiryolları çağın ihtiyacına cevap versin. Saatte 250 kilometre hız yapan hızlı trenlerin yanında bizim trenlerimiz 40 km. ile gitmesin.

İstedik ki demiryollarında ulaşım kolaylaşsın, istedik ki demiryollarında iyileşme, karayollarında meydana gelen ölümlü kazalar azalsın. İstedik ki ülkemizin 80 yıllık sevdası yeniden canlansın...

İşte bunun için, 2002 yılında demiryollarına 111 trilyon

ayrılmışken, bizim dönemimizde 2003 yılında 423 trilyon, 2004 yılında

951 trilyon yatırım ödeneği ayrılmıştır. Bu toplam ülke yatırımlarının altıda biridir.

Böylece 1946 döneminden bu tarafa, demiryollarımız yeniden öncelikli sektör haline gelmiş ve yıllardır demiryollarını geliştirmek için hiç bir iş yapmayan, trafik kazalarında ölenlerin vicdani sorumluluğunu taşımayan idarecilerin sadece yaptıklarından değil, yapmadıklarından bile sorumlu olduklarını bilmeyen ve de sorumlu tutmayan bir sistemde, rasgele yöneticilik yapmış, millet tarafından hiç hizmet yapmadıkları için tasfiye edilmiş kişilerin, bu kaza sonrası demiryolu üzerine konuşma yapabildiklerini de gördük.

Kendilerinin yapamadıklarını yapanlara karşı, nasıl bir husumet ve garez duygusu taşıdıklarına şahit olduk. Devlet ve millet bir olduğunda, bu memleketin çözülmeyecek hiçbir sorununu yoktur. Bu düşüncede olan hükümetimiz, hiçbir dönemde olmadığı kadar raylı sisteme destek vermiştir. İçinde bulunduğumuz çağ, ulaşımda demiryolu çağı olarak adlandırılmıştır. Raylı sistemi ileri olanlar gelişmişlik düzeyini yakalamışlardır.”

"HER TÜRLÜ SORUMLULUĞU ALDIM"

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Hızlandırılmış Tren projesiyle ilgili başından beri her türlü sorumluluğu aldığını ve bundan sonra da yaptığı bütün işlerin arkasında olduğunu belirterek, “Bunun doğuracağı sonucu da memnuniyetle kabul etmeye hazırım” dedi.

Yıldırım, raylı sistemde çağdaş medeniyetin üstüne çıkmak istediklerini, bu çerçevede Ankara-İstanbul arasındaki seyahat süresini 3 saat 10 dakikaya düşürecek Hızlı Tren Projesi'nin inşaatına başlandığını belirtti.

Dünyada “Hızlandırılmış Tren” diye bir kavramın olmadığını, ancak Türkiye'deki demiryolu sisteminin de dünya literatüründe yeri bulunmadığını belirten Yıldırım, dünyada trenlerin ortalama hızlarının 140-160 kilometreyken Türkiye'de bunun 55 kilometre olduğunu ifade etti.

“Demiryolunda biz de varız” diyebilmek için 10 yıl süreyle 20 milyar dolara ihtiyaç olduğunu kaydeden Yıldırım, bu projeler için alternatif finans modelleri üzerinde çalıştıklarını, ayrıca bazı projelerin de sürdürüldüğünü ifade etti. Yıldırım, muhalefet milletvekillerinin “çok yavaş gidiyorsunuz Sayın Bakan, olaya gelin” diye laf atmaları üzerine, “Demiryollarımız yavaş” dedi.

Bütün ülkelerde normal tren hızının 150-160 kilometre olduğunu, İstanbul-Ankara hattında 1960 yılında 120 kilometre düzeyindeki tren hızının ise yol yenileme çalışmaları yapılmaması, araçların bakımlarının giderilmemesi ve işletme sorunları nedeniyle bugün 55 kilometreye düştüğünü belirten Yıldırım, iyileştirme çalışmalarıyla bu hızı 100 kilometreye çıkarmayı hedeflediklerini söyledi.

İstanbul-Ankara hattında aralıksız 5 ay süreyle gündüzleri trafiğe kapatılarak çalışma yapıldığını ve 4 Haziran'da hızlandırılmış trenlerin seferlerine başladığını anımsatan Yıldırım, “Yapılan iş toplam seyahat süresinin 5 saat 15 dakikaya indirilmesidir” dedi.

Yıldırım, bu çerçevede, 185 adet makasın değiştirildiğini, virajlarda raylar arasındaki kot farkının giderildiğini, buna karşın dar çaplı virajlarda hız artırımına gidilmediğini vurguladı. Üstyapının kontrol edildiğini, uluslarası normlara uygun traversler kullanıldığını, hemzemin geçitlerin kapatıldığını anlatan Yıldırım, ”Kaza bölgesi de dahil hattın tamamında gerekli her türlü yenileme ve yol bakımı yapılmış, yol iyileştirilerek trenin normal süratine yaklaşık seyredebileceği bir raporla tespit edilmiştir” diye konuştu.

Ulaştırma Bakanı Yıldırım, bütün bu çalışmaları yaparken, hayatında livre görmemiş kişiler gibi livrenin nasıl okunacağı hakkında hüküm vermediklerini, kaza hakkında peşin bir yargıda bulunmadıklarını, yargısız infaz yapmadıklarını, personele güvensizlik göstermediklerini, TCDD'de görev yapan 1843 makinist ile 501 yardımcı makinistin 805 ve 880 saat olmak üzere iki ayrı eğitimden geçirildiğini belirtti.

“Kazanın olduğu bölgede bütün trenlerin uyması gereken hız 80 kilometredir. Bu bölgede hızlandırılmış tren uygulamasından dolayı kaza meydana gelmemiştir” diyen Yıldırım, düz bir yolda kaza olması halinde bunun hızlandırılmış tren kazası olarak nitelendirilebileceğini söyledi.

“DELİLLER KARARTILMADI”

Kazanın soruşturulmasında TCDD'nin yanı sıra bağımsız bilim kurulu ile yabancıların da davet edildiğini belirten Yıldırım, delillerin karartıldığı iddialarına da tepki göstererek, savcının 25 dakika sonra olay yerine geldiğini ve delillerin karartılmadığına ilişkin açıklama yaptığını ifade etti. Yıldırım, “Devletin savcısı delil karartması yok diyorsa buna herkesin saygı duyması lazım” dedi.

Hızlandırılmış tren seferlerine ilişkin Ankara'da bilim adamlarının katılımıyla yapılan toplantıya da değinen Yıldırım, bu toplantının “karar” toplantısı olmadığını, yapılan çalışmalar hakkında bilgi verildiğini ifade etti. Projeye ilişkin eleştirilerde bulunan bilim adamının eleştirdiği dört konunun da düzeltildiğini söyleyen Yıldırım, bilimin ışığını reddetmenin söz konusu olmadığını kaydetti.

Raporların ortaya çıkmasını beklediklerini, bu nedenle Ankara-İstanbul arasında tren seferlerinin yapılamadığını belirten Yıldırım, bağımsız bilim kurulunun seferlerin başlanmasında sakınca bulunmadığını dün açıkladığını kaydetti.

5 KOLDAN TAKİP

Bakan Yıldırım, kazanın 5 koldan takibatının yapıldığını, sonuçların bir kısmının alındığını, bir kısmının ise yakında ortaya çıkacağını belirtti. Yıldırım, şöyle devam etti:

“Ama ortak bir kanaat var. Raporlara baktığımızda 2 noktaya vurgu yapılıyor: Yolun alt ve üst yapısında problem, geometrisinde bozukluk, çeken, çekilen araçlarda sorun yok. Bu ortak bir kanaattir. Demek ki orada yoğunlaşılan nokta hız aşımı olduğu yönündedir ama olay bütün boyutlarıyla değerlendirilecek ve çıkan raporları da kamuoyu ile paylaşacağız.”

İstifa etmesi gerektiği konusuna değinirken Yıldırım, kazanın ardından “işin araştırılması yapılsın, gerçekler ortaya çıksın” dediğini anımsattı. Yıldırım, “Bu işle ilgili başından beri her türlü sorumluluğu almışım ve bundan sonra da yaptığım bütün işlerin arkasındayım. Bunun doğuracağı sonucu da memnuniyetle kabul etmeye hazırım” diyerek konuşmasını tamamladı.

"KAFALARDAKİ KARIŞIKLIĞI GİDERMEDE İYİ BİR PLATFORM OLDU"

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, gensoru önergesi görüşmelerinin, tren kazası konusunda, insanların kafasındaki karışıklığı gidermede önemli bir platform olduğunu belirtti.

Gensoru önergesinin reddedilmesinin ardından TBMM'den ayrılırken gazetecilerin, oylama sonucuna ilişkin değerlendirmelerini sormaları üzerine Yıldırım, şunları söyledi: “Biz baştan beri herşeyin farkındayız. Bizim açımızdan olay başından sonuna kadar biliniyor, ama kamuoyunda insanlarımızın bilgi kirliliğinden kafası karışıktı. Görüşmelerin bunu gidermeye yönelik önemli bir platform olduğunu düşünüyorum.”

Bu arada, AK Parti Grup Başkanvekili Salih Kapusuz, Kamu Yönetimi Temel Kanunu'nun Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından kısmen TBMM'ye iade edilmesine ilişkin soruya, henüz gerekçeyi okuma imkanı bulamadığını bildirerek yanıt vermedi.

Bir gazetecinin, “Sayın Cumhurbaşkanı, türbanı serbest bırakabileceği görüşünde” demesi üzerine ise Kapusuz gülerek, ”havada bulut...” diye konuştu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!