Çalışanla emekli arasında 4 misli maaş farkı olamaz

DEVLET Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü Personel ve Eğitim Dairesi Başkanlığı’ndan emekli Mehmet Otuzbiroğlu, “Toplumun tüm katmanlarının yaşadıkları sıkıntılara gösterdiğiniz hassasiyet ve hoşgörünüze sığınarak bir konuyu iletmek isterim” diyor.

Haberin Devamı

İletiyor:
“24.05.2013 tarih ve 6487 sayılı Kanun 11 Haziran 2013 tarih ve 28674 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre, kanunun 13. maddesi daire başkanlarının 3000 olan ek göstergelerini 3600‘e çıkarıldı. Bu ek göstergeler çalışan, görevde olan daire başkanları için ilk maaş döneminde uygulandı. Ancak konu emekli daire başkanlarına geldiği zaman ne yazık ki... 01.08.2013 maaşlarına bile yansımamış ve maaş farkları tahakkuk etmemiştir.
Bizler uzun yıllar kamu yönetiminde üstlendikleri görev-yetki ve sorumluluklar gereği başarıyla hizmet etmiş insanlarız. Takdir edersiniz ki bugün itibarıyla görevde bulunanlar ile emekli olanların maaşları yaklaşık yeni düzenlemeye rağmen % 40 eksiktir. Konunun dile getirilmesi gerekmiyor mu?” (motuzbiroglu@hotmail.com)

YANDAŞINI ZENGİNLEŞTİRİYOR

İsveç’te bile en düşük maaşla en yüksek maaş arasında en fazla 8 misli fark oluyor. Ama Türkiye’de bunun ölçüsü kaçmış durumda.
AKP göreve geldiği günden bu yana emekli ettikleri ve çeşitli yollarla (özellikle Diyanet üzerinden) işe aldığı kadroları açıklayabilir mi? Koruduğu Milli Görüşçü ve imam hatiplilere verilen maaşların 2002 ve 2013 orantılarını verebilir mi?

Haberin Devamı

Maliye bizi kandırmasın

‘BİREYSEL Emeklilik’ sisteminden 56 yaş, 10 yıl prim ödeme koşulu var... Bunların herhangi biri yerine getirilmez ise % 15 kesinti ile hesabınızdaki anapara ve katkı payını alabilirsiniz!
2012 yılı başlarında Bakanlar Kurulu kararı ile bu yasa anapara üzerinden kesilen tutarın iade edilmesi yönünde idi! Ve bizlere birer dilekçe ile müracaat etmemizi söylediler!
Sayın Bayer, bugüne kadar ne muhatap bulabiliyoruz (Ne zaman arasak, İstanbul Deftardarlığı, Büyük Mükellefler Vergi Dairesi, kimse cevap vermiyor) ne de ne zaman alacağımız belli!
Ne olur bunu Maliye yetkililerine duyurursanız çok memnun oluruz!
Kemal DALAN

45 bin maden ruhsatı olur mu?‘Gezi Ruhu’ Kaz Dağları’nda

ÜLKEMİZ tarihinin en büyük halk hareketini yaşıyor. Milyonlarca insan, ülkenin dört bir yanında, ağaçlarımıza, dağlarımıza ve derelerimize göz diken sermayeye, gerici toplum mühendisliği projesine, neoliberal güvencesizleştirme-geleceksizleştirme politikalarına direniyor.
Ülkemizin 1/3’ünden fazlası, yani 300 bin kilometrekare toprağımız, 45 bini aşkın maden ruhsatı ile kapatılmış durumda. Devlet destekli sermaye kesimleri binlerce HES ruhsatı, taşocağı, termik santrallar ve kentleşme projeleriyle yaşam alanlarımızı ve doğamızı elimizden almaya çalışıyor. Kaz Dağı ve Madra Dağı halkı kalkınma kisvesi altındaki talan yasalarına karşı yıllardır direniyor.
GÜMÇED Edremit Körfez Şubesi, kuruluşunun 20. yılını 5 Haziran’da kutlayamadı; Gezi’de her türlü haksızlığa ve hukuksuzluğa karşı el ele durdu. Gençler, belediyenin desteği ile Zeytinli köyünde ‘Direnişte Özgürlük Var” diyerek kamp kurdular... Gezi ruhunu Kaz Dağları’na taşıyarak Kaz Dağları’nın yaşam mücadelesine destek veriyorlar. Zeytinli köyünden Altınkum’a düzenlenen ‘Doğa İçin Direniş’ yürüyüşü, miting ve konser yarın...

Haberin Devamı

Taksim Dayanışma aday çıkarmalı

İSTANBUL Belediye Başkan ve Meclis üyelikleri için Taksim Dayanışma Platformu aday çıkarmalı. Muhalefet partileri de onları kayıtsız şartsız desteklemeli ki, zaten hepsi bir şekilde platformun içindeler...
Gezi çok büyük bir zafer kazanabilir.
Gökhan KESKİN

Adaylık kulisleri

ODTÜ mezunu, eski CHP Gençlik Kolları Başkanı Semih Eryıldız, İstanbul Büyükşehir’e adaylık için başvuracağını açıkladı... Böylece Celal Doğan, Mehmet Sevigen’den sonra başvuracak üçüncü isim oluyor.
Adalar’a Boğaziçili Ayşe Nilden Postalcı talip oldu. Eski ANAP’lı Yusuf Namoğlu, “Ben aday olmam, görev alırım” dedi. CHP’den Ali Kılıç, Maltepe’den aday adaylığını ilan etti.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yalçın Karatepe’nin adı CHP’den Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak geçiyor.

Haberin Devamı

ÇALTI’NIN PROJELERİNİ SİLİYOR MUSUNUZ?

CHP’den Şişli adayı olan Şebinkarahisar doğumlu Dursun Çaltı’nın adaylığı ile birlikte Şişli için 41 proje sunduğunu, “Şişli’de ‘bağzı şeyler’ değişecek” başlıklı bir kitapçık hazırladığını... Bu çalışmayı Frankfurt Üniversitesi’nden Oktan Erdikmen, Leman’dan karikatürist Mehmet Çağdaş ve Can Baytak’ın hazırladığını; Çaltı’nın vaadleri arasında ‘Diyalog, Çocuk, Mizah müzeleri, Kültür Festivalleri, Kardeş Şehir Bahçeleri, Belediye Halk Akademisi gibi ilginç projeler de yer aldığını...

SİLİVRİ’NİN YENİ VİZYONU

SİLİVRİ Belediye Başkanı CHP’li Özcan Işıklar, karşısına eski çalışma arkadaşı Selami Değirmenci çıkınca işleri sıkı tutmaya başladı ve adaylığını bugün geniş bir programla açıklayacağını açıkladı... Uyguladıkları çok sayıdaki projeyi anlatan Işıklar “Silivri’mizde aydınlık, çağdaş, modern bir kent haline dönüştürme hayallerimizi gerçekleştirmek için gece gündüz durmadan çalıştık. Aydınlık Silivri hayalimizi daha da ileriye taşımak ve yine Türkiye’de ilk olacak projelerimizi gerçekleştirmek adına, sizlerin desteği ve talebiyle Silivri Belediye Başkanlığı görevine yeniden aday oluyorum” dedi
Işıklar’ın, bugün Silivri’nin yeni vizyonunu ortaya koyacağı belirtiliyor.

Haberin Devamı

SÖYLEDİKLERİM SEÇİM VAADİ OLARAK KALMAYACAK

SANAYİCİ, işadamı Ali Fatinoğlu, Bakırköy Belediye Başkan aday adaylığı başvurusu önceki gün İlçe Başkanı Sait Yücel’e yaptı. “Bakırköylüyüm, Bakırköy’de büyüdüm, iş güç sahibi oldum, şimdi bilgi ve birikimimi Bakırköylü kardeşlerimle paylaşmak istiyorum” dedi. Daha çevreci ve daha sosyal bir Bakırköy projesiyle Belediye Başkanlığına aday olduğunu açıklayan deneyimli sanayici konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Eğitim ve iş dünyasında edindiğim bilgi birikimimi şimdi Bakırköylülerle paylaşacağım. Çocukluk yıllarımın ‘ağaçlıklar içindeki Bakırköy’ünü yeniden hep birlikte yaratacağız.Önceki yıllarda da projelendirip Bakırköy Belediyesi’ne önerdiğim Bakırköy kart gibi projelerle artık Megakent görünümündeki ilçemizi daha sosyal , daha çevreci, daha yaşanır hale getireceğiz.
Bakırköyümüzü sanatsal ve kültürel yönden de örnek ilçe haline getireceğiz.İçinizden biri olarak, Bakırköy’ü Bakırköylülerle birlikte yöneteceğim. Bakırköy’ü sizlerin ikinci bir evi haline getireceğim.7 gün 24 saat kapımı çalan her Bakırköylüye hoş geldin diyeceğim. Sınıf farkını ortadan kaldıracak bir yapı için adaylığımı açıkladım. Hasta, bakıma ihtiyacı olan tüm Bakırköylülerin bir telefon uzağında olacağız..Sokaktaki minik dostlarımız, yazın susuzluktan yanmayacak, kışın soğuktan donmayacak, hayvan barınaklarını modernize edeceğiz.Üstelik bu projeler seçim sonrası rafa kalkmayacak... Seçim vaadi olarak kalmayacak.Milli eğitime, babamın adını verdiğimiz Abidin Nesimi Fatinoğlu bilişim meslek lisesini bağışladık, süper lig takımı Elazığspor’a Sanica Boru adı ile isim sponsoru olup spora destek verdik.
Ve artık Bakırköy...”

Haberin Devamı

ATO Başkanı Salih Bezci iddiaları yanıtlıyor

BUGÜNKÜ (dünkü) köşenizde “Yazmaya utanıyorum” (30 Temmuz), “Bizler memuruz tüccar değil” (dünkü) başlıklı yazılarınızı okudum.
Öncelikle belirtmek isterim ki, banka şube müdürleri bankalar adına yetkili kişi olarak odamız Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne kayıtlı bulunmaktadırlar. Yazınızın ardından tüm kayıtlar araştırıldı ancak Mert Egemen isimli bir banka müdürünün bulunmadığı görüldü. Yazınızda yer aldığı gibi “Ben bir bankacı olarak kurumlar vergisi mükellefi olmadığımızı biliyorum ve şube müdürü olarak tüccarın kayıtlı olduğu bir kuruma kayıtlı olmamın anlamsız olduğunu da biliyorum” diyerek yazan, gerçek kimliğini gizleyerek Ankara Ticaret Odası gibi bir kurumu yıpratmaya çalışan bir şahıstır.
Yazınızda geçen “... YSK başkanına bir dilekçe göndererek banka şubelerinin damga vergisi mükellefi olduğunu bu yüzden seçimlerin iptal edilmemesi gibi skandal bir istekte bulunmuştur” ifadesi de yalandır. 54. Komite seçimlerinin iptali talebiyle başvuru üzerine YSK, Ankara Ticaret Odası’ndan görüş sormuş. Bu görüş karşılığında gönderilen yazıda (ki yazı ekte size sunulmuştur) damga vergisine dair en ufak bir ibare yer almamıştır.
Bugünkü (dünkü) ‘yazıda yer alan konulara gelince; Ankara Ticaret Odası’nda Aralık ayında meydana gelen yangınla ilgili savcılık soruşturma başlatmış ancak takipsizlik kararı verilmiştir. İtfaiye Daire Başkanlığı’nın yaptığı araştırma ve soruşturma sonucunda da yangının “asma tavana monte edilen armatürün bilinmeyen bir nedenle ark yapması” sonucu çıktığı raporlanmıştır. Yangında yanan evrakların 5 milyonu aşkını zaten dijital ortama aktarılmıştır. Kalanlar için de çalışmalar sürdürülmektedir. Yangından dolayı Ticaret Sicil Müdürlüğünün herhangi bir bilgi kaybı olmamıştır. Yangında sadece belge kaybı yaşanmışsa da bu belgelerin TOBB arşivinde yedekleri bulunması nedeniyle ticaret sicil işlemlerini etkileyerek bir durum oluşturmamıştır.
İkinci yangın için ise İtfaiye Daire Başkanlığı’nca yapılan soruşturma sonucunda yangının sigaradan çıktığı anlaşılmıştır. Arşivde görev yapan taşeron firma personellerinden arşivde sigara içen ve içmesine izin verenlerin görevine, taşeron firma tarafından son verilmiştir.
- Ankara Ticaret Odası’nda 12 yıl başkanvekilliği görevini yürüttükten sonra 2011 yılında başkan olarak seçildim. 4 Mayıs’ta başlayan seçimlerde de üyelerimizin takdirleriyle yeniden işbaşına geldim. Gerek 12 yıllık başkanvekilliği görevimde gerekse başkanlık görevimde yaptığım işe siyaseti hiçbir zaman bulaştırmadım. Herhangi bir kişinin, bir siyasi partinin adamı olmadım. Görev yaptığım süre boyunca da bu tavrım hep devam edecek.
- ATO’da 4 Mayıs tarihinde komite ve meclis üyelerinin belirlendiği bir seçim olmuştur. Bu seçimlerde 188 meclis üyesi ile 68 meslek komitesi üyelerimiz belirlenmiştir. 10 Mayıs’ta da seçimlerin ikinci aşaması yani yönetim kurulu seçimleri yapılmıştır. Bu seçimlerden önce ekte size göndereceğim haberde görüleceği gibi, diğer aday ve onu destekleyenler hükümet tarafından desteklendiklerini söyleyerek meclis üyelerimizi etkileme gayretine girmiş ve seçimlere siyaseti karıştırmışlardır. Sayın Başbakanımızın başında olduğu hükümetin, demokrasi kurallarını bir kenara koyarak, bir meslek örgütünde hangi kişilerin yönetime seçileceği konusunda irade beyan edeceğine açıkçası ben inanmıyorum. Üyelerimiz de inanmamış olacak ki teveccüh ettiler ve bizleri seçtiler.
- 4 Mayıs’tan 10 Mayıs’a kadar geçen süre içerisinde komite seçimlerine ilişkin YSK’ya itiraz olmadı. 10 Mayıs’ta biz yönetim kurulu olarak seçildikten sonra komite seçimlerine itirazlar başladı. Ekte size göndereceğim ilanda da göreceğiniz gibi seçim sonrası kaybettiği halde teşekkür eden üyemizin komitesinden bile itiraz geldi. YSK’ya 8 komite seçimi konusunda itirazda bulunuldu. Bunlardan 6’sı reddedildi. 64. Meslek Komitesi seçiminin yenilenmesine karar verildi. Seçim yenilendi ve ilk seçimde sandıktan çıkanlar yeniden sandıktan çıktı. Bir komite hakkında da Yüksek Seçim Kurulu kararı bekleniyor. İnanın eğer 10 Mayıs’ta onlar seçilmiş olsaydı hiçbir komite için Yüksek Seçim Kurulu meşgul edilmeyecekti.

SEÇİMİ SİNDİRMELERİ GEREKİYOR

- 10 Mayıs’tan bu yana seçimde karşımızda aday olan ancak seçilemeyen arkadaşlarımızın seçim sonuçlarını içlerine sindirmelerini bekliyoruz. Sandıktan çıkamayan arkadaşlarımız ve onları destekleyenler, seçimlerin iptali yönünde her yolu denemektedirler. Komitelerin seçimlerinin iptali için yaptıkları başvurulardan olumsuz sonuçlar aldıkça odamıza yaptıkları saldırıların niteliğini değiştirmekteler. Bunlardan biri de sahte imzalarla gazetelere yazılar göndermek ve sizin gibi bu mesleğe, hakikate, adalete yıllarını vermiş değerli isimlerin köşelerini kendi hırslarına alet etmeye çalışmaktadırlar.
- Bu kişilerin nihai olarak yaptıkları ATO’yı yıpratmaktır. Bugün bizler görev başındayız ancak sonsuza kadar bu görevleri sürdürmeyeceğiz. Yarın bizlerin yerine tüccarı başka kişiler temsil edecek. Önemli olan zaten burada kişiler değil kurumdur. ATO’nun adının böyle kişisel hırs kaynaklı, kayıkçı kavgasına dönüşen tartışmalarla yıpranması gerçekten üzücüdür.
Biz ATO yönetimi olarak bir an önce bu tartışmaların sonlanmasını istiyor ve üyelerimiz adına yaptığımız işlerle kamuoyunun önüne çıkmayı umuyoruz. ATO olarak, üyelerimiz olan esnaf ve tüccarlar için, Ankara ve ülke ekonomisi için yapacak çok işimiz olduğunu biliyoruz ve işimizi yapmak istiyoruz.
Salih BEZCİ-Yönetim Kurulu Başkanı

2B bedelleri bizleri şok etti

İSTANBUL Ümraniye’den yazıyorum... Size daha öncede bu konu ile ilgili bir yazı yollamıştım. O zamandan bu zamana son amacı değişiklik, Milli Emlak’tan gelen ödeme yazıları oldu. Bahsettiğim üzere belediye rayiç bedelleri 92 TL yerine fahiş Milli Emlak fiyatları üzerinden hesaplanarak yaklaşık 1000 TL metrekare fiyatı ile vatandaşlara gönderilmeye başlandı.
Malum bahsetmiştim buralarda oturanların sosyal ve ekonomik imkanları zaten bir tür buralara mahkum olmuş vatandaşlardan oluşmakta yoksa kimse yıllardır bu çileyi göğüslemek istemezdi; tek sebep çaresizlik...
Bir ülkenin sosyal yaşama yönelik ciddi politikaları zamanında oluşturulmaz ise bu insanlarda yanlış sosyal devlet politikalarının bir tür kurbanları ve bugunlere bu şartlarda geldiler.
Geldiler ancak daha önce bugun olmadığı kadar bu denli zor ve sıkıntılı bir sürece de sokulmadılar, çare bulunacağı sevinci ile başladıkları 2B hamlesi yatırdıkları 2000 TL ilk başvuru ödemesi (ki bunu bile zorlukla borç harç çevresinden toplayarak verenleri çokça görebiliyorum etrafımızda) sonrası gelen ödeme emirlerindeki 100.000 TL, 200.000 TL. hatta 400.000-500.000 TL’lik ödeme bilgisini görünce sevinçleri elem ve kedere döndü. Çünkü taksitlendirme de bile 5 yıl içinde 6 taksitte yapılması mecburiyeti var. % 20 peşinatı da saymıyorum bile.

KORKU VE İNFİAL

Emekli veya asgari ücretle çalışan bu insanların büyük çoğunluğu bu paraları nasıl ödeyecek; bulabilene matematik dalında Nobel’e aday gösterebiliriz.
Bu ödeme emirlerinde 3 ay içinde bu ödemenin peşin veya taksitle yapılmaya başlanması aksi takdirde “hak sahipliğinizin sona erecektir” vurgusu pek çok kişide korku ve infial yarattı, çünkü ne olacak sorusu bir muamma, yıllarca vergilerini de ödediklerini bu yerlerini kaybederlerse ne yapacaklar, nereye gidecekler hangi imkan ve kabiliyetle?...Sosyal devlet bu konuda nasıl bir çözüm sunacak; bende çok merak ediyorum.
Bunun dışında ilginç bir noktada bazı bölgelerde imar planlarının 2B hamlesinden kısa süre önce değiştirldiği (ilçe belediyeleri bu konuda topu Büyükşehir Belediyesine atıyor) buralarda bazı bölgelerin (hastane ve park adı altında) yeşil alan olarak kaydedildiği ve en ilginci ise yeşil alan olarak imar planı değiştirilen bu yerlerde evleri bulunan pek çok 2B mağdurlarının ödemelerini kabul ederek “merak etmeyin tapunuzu alacaksınız“ denmesi de ayrıca ilginç, tapusunu alan kişi yeşil alanda yer alan arsasının iskan ve inşaat iznini nasıl ve hangi kanuna istinaden alacak; o da ayrı bir konu...
Sonuç olarak yıllardır çözümsüz ama insanlar mağdur olmadan devam eden konu bu sağolsun Milli Emlak tarafından karmakarışık hale getirildi, sadece para toplayalım, vatandaştan gerisi bana ne sorunlarını kendisi çözsün bakışı, yakın zamanda bu ödemeleri yapamayan kişiler ve aileleri üzerinde yaratacağı baskı ve stresle istemeyerek söylüyorum ki.. Aile facialarına yola açacağı aşikar.
Burada devlet büyüklerimize öncelikle sayın Başbakanımıza sesleniyorum; gelin bu ödemeleri insani boyuta çekelim ve vadelerini uzatalım. (Örneğin isteyene 5 yıl, isteyene 10 yıl, 15 yıl gibi) böylelikle ödenebilir hale getirelim.
Zaten kimse ödemek istemiyorum demiyor, ancak uçuk rakamlı borç para yükü bel büküyor, yoksa herkes yıllardır yaşadığı arazi parçasının sahibi olarak yarınlara güvenle bakabilmeyi herkesten çok istiyorlar.
Yıllardır çözümsüz süregelen bu kambur da vereceğiniz talimatla çözülecek ve bu bölgede yaşayan insanların hayır dualarını alacaksınız. Lütfen bu konuyu yardımcılarınıza iletin ve olaya sadece devlet kasasına girecek para gözüyle bakmayınız çünkü bu aynı zamanda yıllardır birikerek büyüyen sosyal bir yaradır, devlet babalığını da bu tip olayda göstermelidir diye düşünüyorum
Mehmet BULAK- Ümraniye-İSTANBUL

Yazarın Tüm Yazıları