Haftanın yenileri kitap

Güncelleme Tarihi:

Haftanın yenileri kitap
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 19, 2013 00:00

Haberin Devamı

Roman

Cehennem
Dan Brown
Çev.: İpek Demir, Petek Demir
Altın Kitaplar

Dan Brown’ın son romanı ‘Cehennem’i çok merak ettiniz değil mi? Henüz kitabı almadıysanız bile, ‘Aman filmini izlerim’ diyenlerdenseniz bile, “Langdon bu sefer hangi heykeli anlatacak” dediğiniz zaman bile merak ettiniz. Son haftalarda birbiri ardına, hem yerli hem yabancı kaynaklardan Dan Brown ve ‘Cehennem’le ilgili haberler duydunuz çünkü. Merak etmeye mecbur bırakıldınız. “Usta bu kez neler yapmış” diyenler bu meraklanma sürecinden tatlı bir keyif aldıkları için, onların canına minnet. Merak ettiniz, çünkü Dan Brown numarasını daha kitabı çıkmadan yapmaya başlamıştı. 15 Ocak’ta, 140 darbelik çağrısından sonra, birkaç dakika içinde 2.5 milyon insan, kitabın kapağını oluşturan mozaikte yer almak için server’ları çökertti. Amaç, Brown’ın son romanının adını ve kapağını öğrenmekti. 12 ülkeden yayınevlerinin çevirmenleriyle ortaklaşa uyguladıkları çeviri faaliyetini bilmeyen kalmadı. Adeta, Ortaçağ’ın gizli tarikat kâtipleri gibi bir efekt yarattığına değinmiyorum bile... Kitabın son bölümlerinin İstanbul’da geçmesi de dumanı üstünde konular. Siz durun daha ne numaralar çıkacak o ‘Cehennem’den. Çünkü Dan Brown yine yapıyor numarasını...
‘Amerikalı’ sanat tarihçi ve simgebilimci Prof. Robert Langdon yine birbirinden eski Avrupa şehirlerinde saraylarda, müzelerde, özellikle ‘kiliselerde’, meydanlarda fink atıyor. Yanında yine kendisinden genç, bulunduğu şehrin diline ve kültürüne hâkim, tuhaf bir kadın var. Arada kıpırdanmalar olsa bile sevişmediği bir kadın. Yine uluslararası, yeraltı ve kalburüstü bağlantıları olan, ‘suç’la kol kola karanlık oluşumlar var. 100 metre öteden gördüğünüzde bile tanıyacağınız tetikçi/katil var. Yine koşturma var. Yine Langdon, adeta öğreten adam gibi bize sanat tarihinden, tarihten, gizli topluluklardan, tarihin sırlarından anekdotlar aktarıyor. Zaten her şey burada farkını ortaya koyuyor. Dedektif olmasa da Langdon yılların polis şeflerine kök söktürecek düğümleri çözüyor o anekdotlar sayesinde. Dante’nin kılavuzu Virgilius oluyor bize. Floransa’dan çıkıyor yola, varıp geliyor İstanbul’a. Ayasofya’nın karanlık kuytularına iniyoruz. Yine soluk soluğa okuyoruz. Bahsi geçen eserlerin ne olduğuna (üşenmeyip) bakarak okuyun, kitabın görselliğini daha iyi anlayacaksınız. Okumasanız bile, kısa süre sonra her noktasını bileceksiniz, çünkü herkesten duyacaksınız. Bakalım beklediğinize değmiş mi?

Tarih

Haberin Devamı

Dönme Kadınlar
Eric R. Dursteler
Çev.: Deniz Koç
Koç Üniversitesi Yayınları

Haberin Devamı

Birçok üniversite yayınlarının önemli bir eksiği kapattığı ve karşılaşmamız çok zor kitapları yayımladıklarını düşünenlerdenim. Koç Üniversitesi Yayınları da sözünü ettiğim eksiği gideren nitelikte kitaplarla çıtayı yükseltenlerden. ‘Dönme Kadınlar’ akademik ifadeyle etkileyici bir ‘mikrotarih çalışması’ ama aslında olağanüstü hikâyeler toplamı. Mekânımız Akdeniz! Venedik’ten İstanbul’a, Balkanlar’dan Ege’ye, Dalmaçya kıyılarından Fransa, İspanya, Kuzey Afrika’ya uzanan.. Zaman 1572-1645 arası. Kahramanlarımız ise birbirinden farklı din, ülke ve dünyalardan kadınlar! Dursteler, farklı bir şey yapıyor kitabında. ‘Dine başkaldıran’ anlamına gelen, Hıristiyanlık’tan İslam’a geçen ve aslında ‘erkekleri’ kasteden ‘dönme’lik kavramına ‘kadın’ üzerinden yaklaşıyor. Biraz daha prizmatik yaklaşımla, sadece Hıristiyanlık’tan İslam’a geçen kadınlar için değil, politik, dini, toplumsal cinsiyet algısına ilişkin hangi şekil ve yerden gerçekleşmişse oradan ‘dönme’ kadınların hikâyelerini aktarıyor. Tuhaf bir biçimde, bugün bile karşımıza çıkan namus, töre, toplumsal koşullar gibi erkek egemen kurallara o zamanlarda başkaldıran kadınların hikâyeleri. Tabii aynı zamanda, tamamen siyasi/stratejik hamle düşüncesiyle dönen kadınların da hikâyeleri. ‘Dönme Kadınlar’ toplumsal cinsiyet, kimlik ve sınır kavramlarına ‘kadın’lık üzerinden yaklaşan, okunması şart, ‘çok iyi bir’ tarih kitabı.

Öykü

Haberin Devamı

Bedia
Münir Göker

Cinius Yayınları

‘Bedia’, Münir Göker’in ikinci kitabı. İlanlarında dile getirildiği üzere ‘kendi kendine ikinci baskıyı yapan kitabı’, ‘Yenikapı Hikâyeleri’nden sonra yeni öykü denemelerini bir araya getirmiş Göker. Kitaba adını veren aslında uzun öykü olan Bedia, anlatıcının ‘annesi’nin hayatıyla paralel Türkiye’nin halini anlattığı birbiriyle bağıntılı öykülerden oluşuyor. Keşke bölümlere ayırmak yerine, bütün bir öykü olarak anlatsaymış. Belki de başlıklara ayırdığından olacak, her seferinde tekrar tekrar giriş yapıyor. Bu yüzden hem öykü olarak, hem memleketin halini anlatan bir dertleşme metni olarak okunabilecek uzun öykü, ritmini kaybediyor. Kitaptaki diğer öykü denemeler ise gerek anılardan gerek tanıklıklardan gerek yazarın/anlatıcının düşünüp söylemek istediklerinden oluşuyor. Dikkatle okuduğunuz zaman, hangisinin bundan yıllar önce veya birkaç ay önce Münir Göker’in başından geçtiğini bile anlayabilirsiniz. Hatta okuduğu yazarları, sevmediği yazarları. Memleketin son yıllardaki haline olan isyanını da okuyacaksınız, talihsiz annesinin yaşadıklarını da. Bunların Münir Göker’in öyküsünde nasıl anlatıldığını da göreceksiniz. Denemeyle öykünün bir arada olduğu yazılar bunlar. Yaşanmışlıklar kadar, düşüncelerin de olduğu öykü denemeler. Her iki kitapta da düştüğü, ‘gazete yazısı’ tadındaki yazılarını da kitaba koyma hatasına rağmen ‘dili’ olan bir kitap ‘Bedia’.

Haberin Devamı

Rehber / Sözlük

Semboller Nasıl Okunur?
Clare Gibson
Çev.: Cem Alpan
YEM Yayın

Evinizin Robert Langdon’u olmak ister misiniz? Fırsat ayağınızda! Gece yarısı, televizyon ekranınızdan size, onlarca kavanoz bal satmak isteyen adamlar gibi konuya girdiğimin farkındayım. Hiç öyle bir niyetim yok. Çünkü Clare Gibson’ın ‘Semboller Nasıl Okunur?’ kitabı bir ‘resimli sembol okuma rehberi’. Ki bence elinizden düşüremeyeceğiniz bir sözlük. Aynı zamanda sıkıştırılmış bir dünya tarihi. Çünkü dünya üzerindeki bütün topraklarda ve kültürlerde karşımıza çıkan sembollerin ne olduğunu aktarıyor. Arkeoloji müzelerinde heykellerin kemerlerinde gördüğümüz midye kabuğunun hangi tanrıçayı işaret ettiğine, kiliselerdeki aslan, kartal, boğa ve kanatlı adam kabartmalarının hangi havarilere işaret ettiğine, Nemes Başlığı’nın ne olduğuna ve ne anlamlar barındırdığına, Ortaçağ’da yaşanan veba salgınlarının hangi grotesk maskelerle sembolize edildiğine dair bir kitap. Hepsini grafik çizimler veya fotoğraflarla gösterip tanımladıktan sonra hakkında bilmemiz gereken ‘giriş’ bilgisini veriyor. Çok önemli bir anahtar kitap. Gibson, simgelerin işaretlerin sırlarını açıklarken bize dinler tarihi de anlatıyor. Eksiksiz dünyanın her yerinden... Çok iyi bölümlenmiş ve çok net bir dili olan kitap sayesinde simgeleri kolaylıkla anlayacaksınız. Sonra bir cami, kilise, sinagog, müze, tarihi mezarlık gezisinde veya sıradışı bir macerada Dan Brown’ın kahramanı kadar havalı olabilirsiniz.

Çizgi roman

Haberin Devamı

Yedi Detektif
Herik Hanna, Eric Canete
Çev.: Füsun Önen Pinard
YKY

Hiç şüphe yok ki, ‘yedi’ dedin mi akan sular duruyor bu dünyada. Her dinde, her kültürde, kendine has bir önemi olan formülistik sayıların ilk akla geleni belki. Bu Yedi Cüceler, Yedi Uyurlar, yedi kollu şamdan Menora, Hz. İsa’nın yedinci gün yeniden dirilmesi, yedi büyük günah... Ünlü ‘Yedi Samuray’ da bu ve başka simgeleri içinde barındırır örneğin. Listeyi istediğiniz kadar uzatın. ‘Yedi Detektif’ adlı, Herik Hanna’nın yazdığı, Eric Canete’nin çizip, Lou’nun renklendirdiği çizgi roman, ‘7’nin ne manalara geldiğini anlatırken, müthiş bir polisiye vakaya tanık ediyor bizi. 4 Temmuz 1920’de Scotland Yard’a bir ihbar gelir. Bulunan ceset, çırılçıplak halde kendini asan bir adama aittir. İntihar notu olarak zamanın en ünlü yedi detektifinin isimlerinin yazılı olduğu bir kâğıt vardır. Keskin zekâlı polisler bunun bir intihar mektubu değil, bir meydan okuma olduğunu anlayıverirler. Esrarengiz bir katil, dünyanın yedi büyük detektifine kafa tutuyordur. Ama işin fenası birisi hayata küsmüş, biri müptela olmuş, biri şöhret budalası, biri evde kaldığına inanmış, biri bunamaya yüz tutmuş bir haldedir. Muhteşem 7’li bu sıradışı katili yakalamak için, onlara bıraktığı yedi ölünün ardındaki, yedi farklı işareti bulmak zorundadır. 7’nin sırrını çözdüklerinde katili de bulacaklardır! Peki bize tüm bu olanları kimin anlatacağını merak ettiniz mi hiç? Bu yediliyi bir araya getiren kişi!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!