Seksi kes, burası Türkiye

Son araştırmaya göre İngilizler televizyonlarındaki seks dengesinden memnun. Bizdeyse ‘televizyonda seks’ diye bir şeyden söz etmek bile mümkün değil ama mütemadiyen rahatsızız. Yatay öpüşmenin sevişme olduğu sahneler ‘olay’ olmaya devam ediyor.

Haberin Devamı

İngiltere’de Ofcom, her yıl izleyici davranışlarını inceleyen bir anket yapıyor. Son anketin sonuçları ilginç. 2005’ten bu yana seyircinin ekran karşısında huzuru üç katına çıkmış. Ekranda şiddetten, küfürden, cinsellikten en çok rahatsız olan 65 yaş üstü bile ‘televizyonda seks’ dengesinin iyi olduğunu düşünüyor. Bu hem ulusal kanalların muhafazakârlaşmasıyla hem daha ‘yırtık’ programların gençlere hitap eden niş kanallara kaymasıyla, bir yandan toplumun liberalleşmesiyle açıklanıyor (televizyon kapanırken, izleyenin açılması da ayrı bir sosyolojik muamma).
İngilizlerin dert etmediği yayınlar arasında The Politician’s Husband’daki anal seks sahnesi, Some Girls’ün aşırı detaylı ergen sevişme muhabbeti ve Inbetweeners’ın hemen her bölümde bir rezillikle sonuçlanan erotik ilişkileri var. Hatta Channel 4’un bir aralar yayımlanan reality show’u ‘More Sex Please, We are British’ (Daha çok seks lütfen, biz İngiliziz) pek sıkıntı yaratmamış görünüyor.
Ama bunlar bizi fazla ilgilendirmez, çünkü, evet, onlar İngiliz. Biz fazlasından değil, hiçliğinden doğan çarpıklıktan mustaribiz.
80’lerde, Banu Alkan’ı parmak uçlarında havuz kenarında kakao yağlı bedeniyle kırıtırken izleyen kuşak, kafası arabanın camına sıkışık tecavüze uğrayan Müjde Ar’ı izlemekten sadistçe zevk alan erkekler büyüdü. Ve hepsi çok ahlaklı adamlar oldular.
Saçlarını kelebek tokayla Serpil Çakmaklı gibi toplayan kadınlar asla sevişmeyen çok namuslu âşıkların hikâyesini yazıyor şimdi.

Haberin Devamı

BİR DUŞ SAHNESİ CİNSEL SAĞLIĞIMIZI BİTİRDİ

RTÜK’ün dayattığı ahlak değerleri sevişmeyi bir çarpıklığa, görüldüğü anda çocukların ve gençlerin zihinsel gelişimine elektro şok etkisi yapacak korkunç bir olaya dönüştürdü.
Bizim TV dizilerimizde kadınlar sevdikleri adamla asla sevişemez. Sevişirlerse de ya hamile kalırlar, ya müthiş bir vicdan azabı ya da bu yanlış kararı cezalandıracak bir bela onları bekler.
Biri eskaza sevişirse bu ‘olaydır’ (ki sevişme dediğimiz şeyin yatay öpüşme, omuza buse, en fazla çıplak ayağa kesme olduğunu unutmayalım). Sosyal medya çalkalanır. YouTube’da izlenme rekorları kırar. Televizyondan çekilmiş o kötü görüntü bin ayrı yere kopyalanır. Yoksunluğun içinde Beren Saat’in iki saniye Mert Fırat’ın kucağına çıkması çok acayip bir fantezi doğurur.
Son zamanlarda en fanteziye yakın erotik sahne ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’nin 12 Şubat’ta yayımlanan bölümüydü. Soner ve Bahar duşa girdi ve dünya yıkıldı.
RTÜK, çocuklarda cinselliğe karşı olumsuz kanaat oluşmasına ve cinsel suça neden olabileceği gerekçesiyle Kanal D’ye 369 bin 874 lira ceza verdi.
Lale Devri’nde Tolgahan Sayışman ve Serenay Sarıkaya yatağa girdiğinde, Alev Alev’de Berk Oktay’ın üst bedeni çıplak göründüğünde, Beren Saat ‘araya yastık koyduğunda’ bir yerde bir çocuk cinsel suçluya dönüştü.

Haberin Devamı

SEVİŞME YOKSA TECAVÜZ VAR

Bu yüzden biz televizyona yansıyan hayatlarımızda sevişmiyoruz artık. Cinsellikle ilişkimiz tecavüz üzerinden kurgulanıyor. Duş sahnesine yarım milyon liraya yakın ceza veren RTÜK, Fatmagül’e toplu tecavüz sahnesine uyarı vermekle yetiniyor, Hayat Devam Ediyor, Unutulmaz, Canan, Dila Hanım tecavüz sahneleriyle tanıtılıyor (‘Çekimleri 8 saat sürdü!’ Vay be). Kanallar bu klipleri kırpıp web sitelerinde 42.389 kez izlendi ibaresiyle gururla sergiliyor. Ağzı hoyrat bir elle kapatılan, yere çarpılan, üzerlerine çullanılan çığlık çığlığa kadınlar, pantolonun kemeri sadistçe açılan kara erkekler Türkiye’nin cinsel zihnini şekillendiriyor.
Bir öpüşme sahnesi cinselliğe karşı olumsuz kanaat oluşturduğu gerekçesiyle cezalandırılırken, İffet’in bir efsaneye dönüştüğü Türkiye’de ‘televizyonda seks’ diye bir şeyi tartışmamız bile olanaksız. İngiliz memnun olmuş olmamış, biz kendi çarpıklığımızda kavruluruz.

Yazarın Tüm Yazıları