'Çocukların korkutulduğu bir Veli Küçük yaratıldı'

Güncelleme Tarihi:

Çocukların korkutulduğu bir Veli Küçük yaratıldı
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 03, 2013 17:26

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Ergenekon Davası’nda, "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs’ ve ’Danıştay’a silahlı baskını azmettirmekle yargılanan emekli Tuğgeneral Veli Küçük son savunmasını yaptı.

Haberin Devamı

Veli Küçük, "Ben Veli Küçük. Emekli Tuğgeneralim. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) 35 yıl onurum ve şerefimle görev yaptım. Başta sınır bölgeleri olmak üzere vatanın her köşesinde görev yaptım. Hep yüksek sicil aldım" diyerek konuşmasına başladı. "21 Ocak 2008 günü sabah evi basılan Veli Küçük değildi, Veli Küçük üzerinden Türk Ordusu’ydu" diyen Küçük, evinde lobi belgesi ele geçirildiği iddialarını ise reddetti.

"SUÇ OLMAYAN YERDE SAVUNMA OLUR MU?"

TSK’nın tasviye edildiği bir sürecin yaşandığını söyleyen Küçük, "TSK’nın subayları PKK, Hizbullah gibi örgütleri kurmakla, faili meçhullerle suçlandı, sindirildi, korkutuldu. Önce Türk ordusunun esir alınması gerekiyordu. 1980’lerde başladılar. Veli Küçük üzerinden TSK’yı yıprattılar. Veli Küçük ve Muzaffer Tekin ismi Danıştay ve Hrant Dink cinayetleriyle anılmaya başlandı. Cinayetler milliyetçilerin, ulusalcıların üzerine atıldı. Burada savunma yapmıyorum. Suç olmayan yerde savunma olur mu?" diye sordu.

"İFADESİNDE İSVEÇ’E HİÇ GİTMEDİĞİNİ SÖYLEDİ"

2006 yılında işlenen Danıştay Saldırısıyla ilişkilendirildiğini ve bu yönde basında haberler yer aldığını söyleyen Küçük, "Bir çok karalama ve iftirayla hedef gösterildim. İsveç’te katıldığım Azeri Birlik Toplantısı’na ilişkin bir fotoğrafta yanımdaki kişinin Alparslan Arslan olduğu iddia edildi. Ancak Alparslan Arslan ifadesinde, ’İsveç’e hiç gitmediğini’ söyledi anne ve babasıda bunu teyit etti. Mahkemeye gelen raporda da fotoğraftaki kişinin Alparslan Arslan olmadığı belirtildi. Arslan’ın benimle fotoğrafı olsa Danıştay’a ben saldırmış olacaktım. İşte Veli Küçük böyle buraya geldi" ifadelerini kullandı.

Davada dinlenen gizli bir çok tanığın kendisine sayısız suçlamalarda bulunduğunu belirten Küçük, "Biri, Hizbullah’ı, biri PKK’yı benim kurduğumu söyledi. Birisi köpekleri, inekleri öldürttüğümü söyledi. Biri 300 senelik mezarı kazdırdı. Birisi PKK’ya 24 bin adet silah gönderdiğimi söyledi. Birisi de patrikhanede ’Ergenekon’ toplantısı yaptırdı. Yaramazlık yapan çocukların korkutulduğu bir Veli Küçük yaratıldı. Her ne kadar akil adam seçilmesem de ne aptalım, ne akılsız, ne de hain" ifadelerini kullandı. Faili meçhul cinayetlerle suçlandığını da söyleyen Küçük bu iddiayı da redderek, "Benim bölgemde faili meçhul cinayet olmaz" dedi.

TAHLİYESİNİ İSTEMEDİ

Türk milliyetçisi olduğu ve ABD’ye boğun eğmediği için hedef alındığını savunan Küçük, "Bugün burada sahte haham Tuncay Güney ve gizli tanıkların ifadeleriyle tutuluyorum. Servetim yoktur. MASAK (Mali Suçları Araştırma Kurumu) köyümdeki evime, kümesimdeki tavuğa kadar her şeyimi araştırdı. Araştırma sonucunda bankadaki hesabımda bin 800 TL para ve ev aldığım için bankaya olan 90 bin TL’lik borcum çıktı. Ben herhangi bir örgütün içinde olsam ya da servetim olsa bankada 90 bin TL kredi temin etmezdim" diye konuştu.

Küçük, son savunmasını şu sözlerle tamamladı: Ben görevdeyken üstlerimden konusu suç teşkil edecek emir almadım, emir vermedim. Burada yapılan yargılama değildir. Sanık sıfatıyla bana biçilen rolü oynamayı kabul etmiyorum. Sizin hukukunuza inanmıyorum ve güvenmiyorum. Tahliyemi talep etmiyorum. Cezaevinde geçirdiğim esaret günlerimi vatanıma feda ediyorum

"BEN KANADI KIRIK BİR HUKUKÇUYUM"

Küçük’ün kızı aynı zamanda avukatı Zeynep Küçük de iki saatlik savunma süresini eleştirerek, "Adil bir karar vermeyeceğiniz kanaatindeyim. Benim umudum kırık. Ben kanadı kırık bir hukukçuyum. Davayla ilgili siyasilerin yaptığı yorumlara ’Sen bir dur ben yargılıyorum’ diyebilseydiniz benim biraz umudum olacaktı. Burada tanıklar, sanıklara küfür ettiğinde, tanıkları korudunuz, sanıkları dışarı attınız o yüzden umudum kırık" diye konuştu. Duruşmaya ara verildi.

Haberin Devamı

Öte yandan Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Ankara GATA'da  tedavi gören Yüksek Askeri Şura (YAŞ) üyesi Orgeneral Nusret Taşdeler, CHP  Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal, emekli Orgeneral Hurşit Tolon,  emekli Tuğgeneral Levent Ersöz ile Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu'nun da aralarında  bulunduğu 22 tutuklu sanık ise duruşmaya gelmedi. Duruşmada esas hakkındaki mütalaaya ilişkin savunmasını yapan emekli  Binbaşı Fikret Emek, yıllarca terörle savaşmış ve uğradıkları bir saldırı  sırasında kafasına isabet eden şarapnel parçaları nedeniyle gazi sıfatını almış  bir kişi olarak terör örgütü üyesi olmakla suçlanmasına anlam veremediğini  söyledi.

"AĞZIMLA KUŞ, ELİMLE ASLAN YAKALADIM"

Emek, yargılama sürecinde iddianamedeki suçlamaların asılsız olduğunu  somut delillerle ortaya çıkardığını, ancak mütalaada bunlara yer verilmediğini  belirterek, “Tabiri caizse ağzımla kuş, elimle aslan yakaladım. Ama onlar, kuşta  kuş gribi, aslanın da kedi olduğunu değerlendirdiler” dedi.  Eskişehir'de annesine ait evde ele geçirilen el bombaları ile bazı  malzemelerin paslı ve kullanıma elverişsiz halde olduğunu söyleyen Emek, “Bunlar  arasında şaibeli el bombası yok. Hiç bir yasa dışı örgüt elemanın ailesiyle  birlikte yasadığı evde kullanıma elverişli materyaller bulunmaz. Yasa dışı örgüt  mensupları bu tür malzemeleri gizli, çelik kapılı bölümlerde saklar” diye  konuştu. 

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!