Türkiye bir hisse senedi olsaydı ben kesinlikle satın alırdım

Güncelleme Tarihi:

Türkiye bir hisse senedi olsaydı ben kesinlikle satın alırdım
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 03, 2013 11:54

Bir gazetecinin dünyanın fikir ortamını nasıl şekillendirebileceğinin en şaşaalı kanıtı Thomas Friedman (60).

Haberin Devamı

İlk akla gelen örnek… Eğer bugün ‘küreselleşme’ diye bir kavramdan bahsediyorsanız, bunu üç Pulitzer ödülü ve 30 yılı aşkın muhabirliğiyle Friedman’a borçlusunuz. New York Times’da yazdığı köşe yazılarından ‘Lexus ve Zeytin Ağacı’ ya da ‘Dünya Düzdür’ gibi best-seller kitaplarına her gün yeni kavramlar yaratan gazeteciye. Her zaman haklı mı?.. Elbette değil. Irak Savaşı’na destek vermiş, Amerikalı entelektüellerin fazla slogancı bulup burun kıvırdığı biri aynı zamanda. Ancak iş etkin olmaksa... Modern Amerikan gazeteciliğinin bugün uluslararası meselelerdeki en etkin kalemi. Çok kötü bir günde bir araya geldik Friedman’la. Biz New York Times’ın Washington bürosundaki odasında telefonları kapatıp konuşuyorken, Boston’daki patlama oldu. Ve biz içeride dünyadan kopuk, dünyayı çekiştiriyorken, yeni kurallarını dayatan dünya küçük bir kıyamet yaşıyordu. “Kitap yazmalısınız” dedi ayırılırken. “Kitaplar yazmanız lazım. İddialı olmanız ve dünya düzdür, deyip bunu kanıtlamanız lazım. Bir gazetecinin bir düşünüre dönüşmesi böyle olur.” Bir tavsiyeydi. Ama aslında bir yandan da bana kendi başarı hikâyesini özetledi. Her kelimesi düşünülmüş… Her biri iddialı o cümlelerin nasıl çıktığının sırrını verdi. Dünyanın, biraz da Türkiye’nin önümüzdeki 10 yıl nereye gittiğini konuştuk Friedman’la. Ve üzerinde düşünmeye değer bir sürü fikir çıktı.

Haberin Devamı

Lexus ve Zeytin Ağacı kitabını yazalı 13 yıl oldu. Ne değişti o günden bu yana?
- Evet, sanırım globalleşmeden bahseden ilk kitaptı o. Son kitabım ‘Eskiden O Bizdik’i yazmaya 2011’de koyulmuştum. İlk yaptığım, kitaplığımdan ‘Dünya Düzdür’ü almak oldu. İlk baskısını. Çünkü yedi yıl önce ne dediğimi hatırlamak istedim. Dizinini açtım. A, b, c, d, e, f... Bakıyorum. Bir dakika. Facebook yok. Ve ben demişim ki, dünya düzdür. Dünya birbirine bağlıdır. Facebook yok. Twitter sadece bir kuş cıvıltısı. Cloud (bulut) sadece göyküzünde. 4G bir otopark. Aplikasyonlar üniversiteye yolladığınız başvuru formları. Big data bir rap yıldızı. Skype sadece bir yazım hatası. İşte bunların hepsi ben ‘Dünya Düzdür’ü yazdıktan sonra oldu.

Haberin Devamı

Ne anlama geliyor bunlar?
- Dünya biribirine bağlıyken, hiperbağlı oldu. Bu, 2008 mortgage krizinin de, 11 Eylül sonrası dönemin de altında yatandı aslında. Dünya temelinden değişti.

‘Globalleşme’ gibi bir terim yaratmak elbette çok zor. Belki on yıllarda bir olur. Ama o günkü iddianızla bugün bir kitap yazsanız odaklanacağınız ne olurdu?
- Son kitabımdan bir bölüm alırdım. Ve onu geniş işleyip iddialı bir kitaba dönüştürürdüm. Adı da şu olurdu: Ortalama bitti (The Average Is Over). Çünkü ortalama olmanın resmen hiçbir hükmü kalmadı.

Neden?
- Çünkü dünya hiperbağlı olduğu için, kadın-erkek bütün patronların daha hızlı, daha ucuz, daha kolay, ortalama üstü otomasyonlara, oratalama üstü işgücüne erişimi var. Sana verilen sürede yapacağını yapar, her zaman alacağanı alır, sahip olacağına olurdun. Ama bu artık uygulanabilir değil. Geride kalırsın. Hiperbağlı dünyada küresel çanak yükseldi. Ve ortalama yok oldu.

ORTADOĞU ÖNGÖRÜLERİ

* Enerji ihtiyacı nedeniyle Soğuk Savaş döneminde Ortadoğu bizim için bir gereklilikti, doğalgaz devriminden sonra şimdi bir hobiye dönüştü. Ancak Ortadoğu ABD için zorunluluktan hobiye dönüşürken, Çin, Hindistan ve Türkiye için ise bir hobiden zorunluluğa dönüştü. İnsanlar hobilerine bazen vakit ayırırlar bazen ayırmazlar. Bahçeyle ilgilenmek gibi. Amerikan Dışişleri Bakanı bazen bahçeye çıkar, Arap-İsrail ihtilafı için tohum eker. Bazen de çıkmaz.

* Irak’ta yaşananlar hem bizim hem de Iraklılar için ağır bir bedeldi. Elbette bir elmasa her zaman değerinden fazla para ödeyebilirsiniz. Ama bizim tam olarak neye değerinden fazla ödediğimizi Iraklılar halen tam olarak belirleyemediler. Ve umarım aldığımız şey bir çöp değil, gerçekten değerli bir şeydi. Ancak bir daha öyle bir şey yapmayacağımızdan emin olabilirsiniz. Çünkü bunun için ne bir kaynak var ne de niyet. Sıfır niyet. Suriye’de nasıl davrandığımızı görüyorsunuz.

* Arap Uyanışı’nın trajedilerinden biri, muhalefetin yeni bir liderlik üretememiş olması. İtibarlı, saygın bir muhalefet. Ve eğer muhalefet zayıfsa, ortaya güçlü bir demokrasi çıkmıyor. Türkiye’de de öyle. Merkez sol her yerde öldü. Türkiye dışında Rusya’da İsrail’de de. Hatta bazılarına göre Amerika’da da. Bunun iyi incelenmesi lazım. Bu bir kitap konusu. Ama elbette merkez solun yeni bir geleceği olacaktır. Tarih henüz bitmedi.

Haberin Devamı

Somut bir örnek üzerinden konuşalım...
- Elbette. Örneğin ben Maryland Bethesda’da yaşıyorum. Baltimore bir saat uzaklıkta. Baltimore’da 50 yıl önce en büyük işveren kimdi? Bethlehem Çelik. 50 yıl önce liseyi bırakıp çelik sendikasına katılarak orada ortalama bir işe girer, ortalama bir maaş kazanır, ortalama bir ev edinir, ortalama sayıda çocuğunuza bakar, onları ortalama bir okula gönderir, ortalama bir emekliliğe kavuşur ve mükemmel derecede ortalama bir hayat yaşayabilirdiniz. Peki Baltimore’un bugün en büyük işvereni kim biliyor musunuz? Johns Hopkins Üniversitesi Sağlık Merkezi. Bethlehem Çelik ise artık yok.

Siz nasıl etkilendiniz bundan?
- Ne düşündüğünüzü yüzünüzden anlayabiliyorum: New York Times’ın ukala köşe yazarı için konuşmak çok kolay. Hayır. 20 yıl önce Çin’e gittiğimde, Chicago’daki anneme Çin hakkında bilmediği bir şey anlatmak benim için de çok kolaydı. Annem Çin’e hiç gitmemiş çünkü. Çoğunluk da öyle. O yüzden herkes için ortalama bir köşe yazısı idare ederdi. Ama benim yazılarım artık Çince de çıkıyor. Ve benim artık Çinlilere de Çin hakkında bilmedikleri bir şeyler anlatmam gerekiyor. Bugün benim amacım, Türkiye’deyken Amerikalıların Türkiye hakkında bilmedikleri bir şey bulmak değil. Asıl hedefim, Türk okuyucuların da beni okuması ve okurken “Vay, bunu bilmiyordum”, “Bunu hiç düşünmemiştim” demesi. Herkes gibi ortalama benim için de bitti.

Haberin Devamı

Türk köşe yazarlarıyla rekabet sizin için ilginç bir deneyim olacaktır. Peki orta sınıfa yeni bir tarif mi gerekiyor bu durumda?
- Bill Clinton 20 yıl önce Demokrat Parti kongresinde şunu demişti: Eğer iyi çalışırsanız, kurallara uyarsanız, kolayca bir orta sınıf olarak yaşayabilirsiniz. Ama bugün, artık öyle değil. Daha fazla çalışmak, daha hızlı öğrenmek, kendinizi yenilemek zorundasıunız. Batı dünyasında tüm Soğuk Savaş döneminin orta sınıf formülü şuydu: Yüksek maaş ve ortalama vasıf. Artık orta sınıf, yüksek maaş, yüksek vasıf demek. Önümüzdeki başka bir zorluk da yeni orta sınıf tarifinin toplumda bırakacağı boşluğu doldurmak olacak.

TÜRKİYE'NİN ARAP LİGİ'NİN 23'ÜNCÜ ÜLKESİ OLMASINA GEREK YOK

Haberin Devamı

Yeni kurallarda, ülkeler arasındaki ilişkiler nasıl şekillenecek?
- Eğer ekonomin, politikan ve altyapın doğru yoldaysa, daha hızlı ilerlersin. Elimizde buna çok iyi örnek oluşturacak bir ülke var. Adı Türkiye. Türkiye neden son 15 yılda çok hızlı yol katetti? Çünkü bazı büyük işleri doğru yaptı. Bazı büyük işleri yanlış yaparsan da hızla geriye düşersin. Mısır gibi. 20 yıl öncesine göre iki ülkeyi karşılaştırın. Mısır aşağıda. Türkiye yukarıda.

Neyi doğru yaptı Türkiye?

Dünyanın yeni bölünme kriteri hayalgücü
Ben bugün dünyanın ikiye bölündüğünü düşünüyorum: Yüksek hayalgücüne fırsat veren (High Imagination Enabling) ülkeler ve düşük hayalgücüne fırsat veren (Low Imagination Enabling) ülkeler. Eğer benim aklıma bir fikir gelirse, bunu Tayvan’da biri benim için tasarlayabilir. Çin’de Ali Baba benim için bir anda 30 Çinli üretici bulabilir. Amazon.com’a girerim ve Jeff Bezos benim için onu hediye ambalajına sarıp istediğim yere gönderebilir. Craigslist’e girer kendime istersem bir ofis bulur ve freelancer.com’da bana 19.95 dolara logo çizecek birini tutabilirim. Yani her şey hazır. Tek bir şey dışında: Fikir. Hayalgücü. Bunun değeri katlanarak artıyor. Elbette imkânsız değil. Ama otoriter ülkelerin bir HIE ülkesi olması çok zor. Çünkü fikirler baskıcı ortamlardan çıkmaz.

- Ben başarının beş temeli olduğunu düşünüyorum. Birincisi iyi bir altyapın olacak. Yollardan telekomünikasyona bunu çok iyi başardınız. İkincisi eğitim. Türkiye’deki özel üniversitelerin sayısının patlaması buna örnek. Üçüncüsü mevzuat. Türkiye’nin 2008’deki krizden nasıl kötü etkilenmediğine bakarsanız, burada da onu görürsünüz. Burada da Kemal Derviş’e hakkını teslim etmek gerekiyor. Dördüncüsü göçmenlik politikası. Bu bizi ilgelendiriyor, bu konu Türkiye’nin dışında. Beşincisi de hükümet destekli araştırmalar. Eğer bu beşinden üçünü doğru yaparsanız, hiperbağlı dünyada birden öne çıkmanız çok kolay.

Gidişata baktığınızda 10 yıl sonra Türkiye’yi nerede görüyorsunuz?
- Bu tamamen liderlik meselesine bağlı. Son 30 yıldır doğrusu Türkiye iyi bir liderliğe sahipti. Bu benim dış politikada yaptıkları, söyledikleri her şeyle aynı fikirde olduğum anlamına gelmiyor. Ama içeride çok iyi bir ekonomi idaresi gerçekleştirdi. Yanlışlardan daha fazla doğru kararı vardı.

Ama bölge çok karışık.
- Doğru bazı zorluklar var ama eğer Türkiye bir hisse senedi olsaydı ben kesinlikle satın alırdım. Çünkü doğru istikâmette ilerliyor. Ortadoğu’da, eski Osmanlı topraklarında yaşananlar açısından ise Türkiye’nin Arap Ligi’nin 23. üyesi olmaya ihtiyacı yok. Arap Ligi 22 üyeli kalsın. Türkiye de Türkiye gibi olsun. Gelenekle buluşan kucaklayıcı bir modernlik. Demokratik bir serbest pazar. Ve Müslüman çoğunluklu bir toplum. Bu Arap dünyasının da ihtiyacı olan şey. Avrupa Birliği nasıl Türkiye için bir magnet olduysa Türkiye de Arap dünyası için bir magnet olsun.

ORTADOĞU'DA SYKES-PICOT 2 YAŞANACAK

Yunanistan bizi öldürüyor

Hiperbağlı dünyada bugün ilişkiler de karşılıklı etkileşime çok daha açık. Yunanistan NATO üyesi. Ama müttefiğimiz Yunanistan, bugün bizi kesinlikle öldürüyor. Eğer çökerse, hem sizin hem de benim gelirim bundan etkilenecek. Dostlarınız etkileşimin daha çok olduğu yeni düzende sizi çok daha hızlı öldürebilir. Ancak aynı şekilde, rakiplerinizin düşüşü de sizi kötü etkiler. Yunansitan’ın çökmesi gibi Çin’in büyümesinin yüzde 8’den yüzde 1’e düşmesi de yine hem benim gelirimi hem sizinkini olumsuz etkiler. Büyüme Çin’de de olsa iyidir. Küçülme Çin’de de olsa kötüdür.td>

Ortadoğu’da sınır değişikliği bekliyor musunuz?
- Bence bu çok yüksek bir ihtimal. Ben buna “Sykes-Picot 2” diyorum. Kendin pişir kendin ye Sykes-Picot’su. İlk Sykes-Picot tepeden aşağıya inmişti. Bu seferki Sykes-Picot aşağıdan yukarıya çıkacak.

Bu seferkinin Fransa ve İngiltere’si kim?
- Halkın kendisi. Sünniler, Şiiler, Kürtler... Sınırları kendileri yapacaklar. İlkinden farkı her şey açık olacak. Ve Sykes yok. Picot yok.

Sınırlar neye benzeyecek?
- Bunu bilmek çok zor. Ben bir tahminde bulunamam. Ama bugün Ortadoğu haritasında Fransa ve İngiltere’nin çizdiği sınırlara değil halklara bakmak çok daha anlamlı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!