Fazıl Say’a cevabımdır

Haberin Devamı

Yaşar Nuri Öztürk’ün “Allah İle Aldatmak” kitabına bir daha göz atıyorum... İç kapakta, Kur’an’dan bir alıntıya yer verilmiş: “Aldatan sizi Allah ile aldatmasın!” (Lukman 33, Fâtır 5, Hadîd 14). Sonra aklıma, Fazıl Say’ın “... Bu bir paradoks mu?” diye soran mahkûmiyet cümlesi geliyor. Nihayet, Kutlu Doğum Haftası’nda, bu yıl için (isabetle) seçilen, “Hz. Peygamber ve İnsan Onuru” teması aklıma düşüyor. Ve köşemden, Fazıl Say’a yanıt vermek istiyorum: “Hayır bu bir çelişki değil. Sizin -gerçek Allah dostlarına yakıştıramadığınız sıfatlar- yüzünden okkanın altına gitmeniz, ne çelişki ne de rastlantı olabilir. Çünkü aklın işletilmediği, dindarlığın insanlar arasında üstünlük ölçüsü olmaktan çıkarılamadığı bir coğrafyada (hattâ dünyada), Kur’an’ın ‘aklınızı kullanın da aldatılmayın’ talebine, ihtarına ve emrine kulak asmayanları iğnelemeniz, elbette hoş karşılanmayacaktı...”
Mahkûm edilmenizde hiçbir tuhaflık olmadığını, yine Hocamızın kitabından küçük bir paragrafla olumlayalım: “Kur’an, ‘Allah, aklını işletmeyenler üzerine pislik indirir...’ (Yûnus 100) der. Aklın devrede olması ve işletilmesi için lâiklik temel şarttır. Aksi halde, duygu egemen kılınmak suretiyle din, aklın önünü kesme aracı olarak kullanılır; yani kitle Allah ile aldatılır... / Türk halkının en büyük zaafı, dinini, uyanma ve sorgulama aracı olarak değil de uyuma ve susma aracı olarak kullanmasıdır...”
Yeri gelmişken, bir ayrıntının daha altını çizmeliyim. “Çı” yapım ekinin, sözcüklerin sonuna hoyratça serpiştirilmesini, sadece sanatçımızın bir özensizliği saymak da çok akla yakın gelmiyor bana. Kullanılan “Allahçı” ifadesini –karşıdakinin kutsalına saygı parantezinde- işlerine geldiği gibi sündürenler, Kur’an’ın, “aklını işlet emrini kutsal bilen kesimi”, yıllardır “Laikçi” diye aşağılamıyorlar mı?
Uzatmayalım... Yazıyı bitirince, Fazıl Say’ın “İstanbul Senfonisi”ni dinleyiverin bir zahmet. Burcu Karadağ’ın Ney’inde, Hakan Güngör’ün Kanun’unda, Aykut Köselerli’nin Kudümünde, “İstanbul silüetine gizlenmiş Hû sedâsı”nı duymaya çalışın... Ardından, başınızı ellerinizin arasına alıp, müzik eleştirmenlerinin Mozart için söyledikleri, “bütün müzikler yerden göğe yükselir. Bir tek O’nun müziği gökten yere inmiş gibidir...” betimlemesini sorgulayın. Son olarak da, “50 yıl sonra insanlık, ‘insan onuru’ deyince Hz. Peygamberle birlikte, kimlerin ismini ‘Say’acak acaba?” diye fikredin. Bu son paragraftaki tarifi beceremeyenler, derdine yansın...

Haberin Devamı

Yarın 23 Nisan / Çocukluğumun en güzel marşıydı; “Bugün 23 Nisan Bayramı hepimizin...” Ne yazık ki bu marşın Youtube’da bir kaydı bile yok. Önce marşlar bozuldu zaten! (Oktay Akbal’ın ekmekleri gibi...). “23 Nisan kutlu olsun. Sevinin küçükler, övünün büyükler...” diye küçükleri ve büyükleri ayrı-gayrı halinde böldüler. Sonra, “en büyük bayram bu bayram” deyip; “küçük bayram / büyük bayram diye böldüler...” Çoooook sonradır. Alevî – Sünnî, Türk – Kürt, Allahçı - Laikçi vs. diye bölük pörçük edildiğimiz... Her şey, bir marşın ruhuna sahip çıkamadığımız için bozulmuş olmasın sakın? Hepimizin bayramı kutlu olsun Efendim.

Haberin Devamı

İbn-i Rüşd bu işe ne derdi? / “Anatomi çalışan herkes yüce Tanrının tekliğini ve tüm güçlülüğüne olan inancını artıracaktır”.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları