Ömer Çelik’in kuşatıcı bir kültür anlayışı var

Bakanın, sorulara verdiği cevaplarda bir yöntemi benimsemesine ben de katılıyorum. Dün, birbirinden farklı alanlarda kendisine yöneltilecek soruları yanıtlayacağını ama bundan sonraki basın toplantılarında hangi konuyla ilgili toplantı yapıyorsa, onun sınırları içinde konuşacağını belirtti.

Böyle bir seçim, tartışılan alanın daraltılması, bakanın bir konuda derinleşmek ve ona odaklanmak isteyişinin de göstergesidir.

Bakan, yazar arkadaşlarımın sorularını, düşünceleri de dinledi.

Gülten Dayıoğlu, Ayşe Kulin, Oya Baydar, İnci Aral, İskender Pala sanatın özgür olması, ideolojinin kıskacından kurtulması, okullarda eğitim sayesinde kitabın sevdirilmesi, müfredat programı dışında öğretmenlerin kitap tavsiye edebilme serbestisini kazanmaları gerektiğini ve benzeri konularda dileklerini görüşlerini ilettiler.

Bir siyasetçi olarak bakanın tavrını uygun buldum. Hiçbir vaatte bulunmadı, yetkili yardımcılarına not ettirdi, sonucu bekleyeceğiz.

Ben, uluslararası her kitap fuarının sadece kitap-edebiyat bağlamında değil, çeşitli açılardan da tanınmamızı sağladığı kanısındayım. Müziğimizden resmimize, geleneksel sanatlarımızdan modern eserlere kadar geniş bir yelpazede kültürel birikimimizi tanıtmamızı sağlar. Sadece fuarın sınırları içinde kalan bir tanıtma hiçbir zaman oranın insanlarına ulaşmaz. Değişik ilgi ve merak alanları ­daha çok kişiye ulaşmamızı sağlar.

* * *

ÇOCUKLAR müzelerde çalışarak, çizerek, görerek yetişirlerse, bunların kitap okuru olacağını, sanata da ilgi göstereceğini belirtti Bakan Çelik.

Hayatla sanatın iç içe olması ilkesini anması da sanırım, genç kuşaklar ve öğrenciler için bir yetişme sistemi olarak kullanılabilir.

Kırşehir’de Japonların arkeolojik çalışmalarını anlatan Bakan, burada yaşayanların o objelere dokunarak, işçilikten ustalığa yol aldıklarının örneğini verdi.

Kitap fuarı ile ilgili, fuarda yapılacak etkinliklerle ilgili bilgileri haber sayfamızda okumuşsunuzdur. Ben o toplantıdan bazı başka notları ileteceğim.

Ömer Çelik, edebiyata yabancı biri değil. Gazetede yazılar yazmış, denemeler kaleme almış biri. Dileyelim ki, şimdi teoriden pratiğe geçsin.

Bakan’ın, kültürel varlığımız, potansiyelimiz konusunda söylediklerinden bir bölümü okuyalım: “Ülkemizin sahip olduğu büyük potansiyelin, bu toprakların taşıdığı sayısız imkân ve fırsatların farkındayız. Bu farkında olduğumuz ve bize de her şeyden önce çok büyük güç katan imkânlar bunun yanında da bize büyük bir sorumluluk yüklüyor. Bu sorumluluk bir yandan milletimizin insanlık içinde sahip olduğu seçkin yeri geliştirmek bir yandan da sahip olduğumuz medeniyet birikimlerinden insanlığa önemli ve değerli kazanımlar sunabilmektir.

Elbette çok zengin kültürel kaynaklarla yüzyıllarca süren bir tarihi birlikteliğin ardından oluşan büyük kültürel miras bizi bu şekilde davranmaya sevk etmektedir.

Edebiyatımıza, müziğimize, mimarimize, sanatımıza baktığımızda bütün yapıların birbirini zenginleştirerek nasıl iç içe geçtiklerini görebiliyoruz”.

* * *

LONDRA Kitap Fuarı’nın ülkemiz edebiyatını, sanatını tanıtmada yararlı ve etkin olmasını dilerim.