Hamdolsun Türkiye gelişiyor

6 yaşındaydı. Koyu buğday tenli, kocaman gözleriyle sevdiren bir güzelliği vardı çocuğun.

Haberin Devamı

Annesi ikinci kez gebeydi, ona bir kardeş gelsin istiyorlardı. Edirne’de iş bulamayan baba İstanbul BB’ye iş yapan bir taşeron firmada iş bulunca Mustafa Kemal Mahallesi’nde (eski 1 Mayıs Mahallesi) ev tutmuştu. 850 lira gibi bir paraya çalışıyor ve bu parayla kira da ödüyordu. Sigortası ve işi vardı ya, onlara yetiyordu. Daha önce güvenlikçiymiş, ancak bu daha garantili diye bu işe girmişmiş. Her neyse işte o gün anneyi ultrasona aldım. Eşi ve oğlu da odaya girdiler. Bizim muayeneler genelde gebe ve toplayabildiği aile bireylerinin katılımıyla gerçekleşir. Muayene devam ederken, babanın telefonu çaldı ve karşıdan birisiyle konuşmaya başladı. Gerek konuşma gerekse yüz ifadesinden işiyle ilgili olumsuzluk belli olmuştu. Anne birden buruklaştı. Konuşma bitince ister istemez sordum:

- Hayırdır işle ilgili bir problem mi var?

- Evet doktor bey, dedi, şirket yeni iş alamamış ve bazı işçilerle birlikte benim de işime son vermiş.

Birden odada sessiz bir hüzün havası oluştu. O güzel çocuk döndü babasına,

- Babacığım yarın işe gitmeyecek misin artık, dedi.

- Evet oğlum.

Çocuk çok sevindi ve,

- Yaşasın, yarın beraber oynarız artık, dedi.

Boğazım düğümlendi, çenem titredi. Utandım bir işim olduğu için.

Akşama kadar ağız tadım kalmadı. Bezgin bir havayla eve girdim, televizyonda akşam haberleri okunuyordu; kredi derecelendirme kurumu Türkiye’nin notunu
BB’den BB+’ya yükseltmişti. “Hamdolsun Türkiye gelişiyor” diyordu kelli felli adamlar. Milli gelir artmış, yoksulluk kalmamıştı.

Eskiden böyle miydi ya?

Aslında eskiden, belki bu kadar gelişmiş değildik, yokluk ve yoksulluk da vardı. Ancak umut da vardı. Dr. Oktay AYDEMİR

Haberin Devamı

Şu ağaç budanır mı?

SÖĞÜTLÜÇEŞME Tren İstasyonu Kadıköy ilçesinde, şehrin ortasında bir vaha gibidir. 30 yıl önce fabrikalar, binalar, mezarlık alanı açılarak yapılan gar aynı zamanda bir arboretum (yaşayan ağaç müzesi) gibi tasarlanmış, çok sayıda nadir ağaç dikilmiştir. Japon süs şeftalisi, sakura gibi türleri baharda burada tüm güzellikleriyle görebilirsiniz. Geçen yıla kadar parkta kurumaya yüz tutmuş ya da kesilmiş ağaç görmezdim. Geçen yıl Büyükşehir Belediyesi’nin motorize budama timleri tam bugünlerde parka geldi, çiçeklenmiş ağaçları ciddi bir şekilde budadı. Muhtemelen çiçeklenme döneminde oldukları için ağaçların bir kısmı kurudu. Bunlardan en görkemlisi, garı altgeçide bağlayan yoldaki en az 30 yaşındaki Japon süs şeftalisiydi. Geçen pazar parkta fotoğraf çekmeye gittiğimde nadide meşelerden bazılarının da kesildiğini gördüm. Muhtemelen bunlar da kaldırım düzenlemesinin kurbanı olmuş, kurumuş ve kesilmişti. Sık ağaç dokusu epeyce seyrelmişti. 2B Yasası’yla ‘vasfını yitirmiş’ orman alanlarının talana açıldığı, şehir ormanlarının statü değişikliğiyle koşulsuz koruma güvencesinden yoksunlaştırıldığı bir dönemde İstanbul’un ortasındaki küçük bir vahanın talanı için üzülmek, kesilen ağaçlar için yas tutmak size anlamsız gelebilir. Bahar günü üzülmeye değer mi diyebilirsiniz belki. Ben yine de İstanbulluların her ağaca, parka, yeşil alana sahip çıkması gerektiğini, aksi halde bunların ‘ekonomiye kazandırma’ projelerinin kurbanı olacağına inanıyorum.
Tepkimi köşeniz kanalıyla duyurmak istiyorum.
Serhan YEDİG

Haberin Devamı

İzmir’den ‘akil adam’ önerisi

HÜKÜMET ‘akil adam’ arıyor/seçiyor.
İzmir’den bir okurumuz bazı isimler göndermiş, “Seçim yapılırken akla gelsin” diyor: Hikmet Çetin, Ali Coşkun, Nevzat Yalçıntaş, Kenan Akın, Semih Eryıldız, Burhan Özfatura, Özcan Pehlivanoğlu, Dengir Mir Fırat, Güler Sabancı, Özkan Sümer, Ahmet İsvan, Yalım Eralp, Yıldırım Akbulut, Banu Güven, İlter Türkmen, Kemal Anadol, Rıfat Serdaroğlu, Hülya Koçyiğit, Ümit Boyner, Ediz Hun, Hülya Gülbahar, Ayşe Buğra, Mustafa Denizli, Korkut Özal, Yılmaz Erdoğan, Nail Güreli, Celal Doğan.

Eşek kimdir

BAŞBAKAN Erdoğan, İsrail’in ‘özrün’ün yazılı metinlerde ve telefon kayıtlarında yer aldığını belirtirken, “Çünkü eşeği sağlam kazığa bağlayacağız, ondan sonra Allah’a emanet edeceğiz” dedi. Bir çok okurumuz sordu;
“Eşek kimdir?”

Yurt Gazetesi 1. yılını kutladı

Haberin Devamı

YURT Gazetesi’nin 1. yayın yılını tamamlaması dolayısıyla gazete yönetimi tarafından önceki akşam Gayrettepe Point Otel’de gazeteci, siyasetçi ve sanatçıların katıldığı geniş bir davet verildi..

Davete katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “Türkiye’nin özgür, bağımsız gazeteciliğe, gazetelere ihtiyacı var” dedi.

Kılıçdaroğlu, törende Soner Yalçın’a, gazetenin bundan böyle her yıl basın özgürlüğüne katkı yapanlara takdim etmeyi planladığı ‘Yurt Basın Özgürlüğü’ ödülünün ilkini verdi.

Kılıçdaroğlu, Yalçın’ın “82 gün cezaevinde özgürlüğe yattığını” ve özgürlük mücadelesi verdiğini söyledi.

Soner Yalçın’ı şahsen tanımadan önce kitaplarını okuduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Kitaplarını büyük bir keyifle okudum. Son kitabı Samizdat’ı, Silivri gerçeğini öğrenmek isteyen herkesin okumasını isterim. Duyguyla gerçekleri bir araya getiren olağanüstü bir kitap. Kendisinin kalemi çok güçlü. O kitabın kendi yazarlığına ve Türkiye’de özgürlüğe çok şeyler kattığını düşünüyorum’’ diye konuştu.

Gazetenin sahibi olan CHP Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özpolat için şöyle konuştu Kılıçdaroğlu:

“Sayın Durdu Özbolat şunu unutmasın. O gazete sizin değil okurların. Okurlar sahip çıktığı sürece gazeteler, gazetecilik görevlerini yerine getireceklerdir”

Haberin Devamı

Yurt Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ ise medyanın içinde bulunduğu durumu özetledi. Yanardağ medyanın iktidarın baskısı altında olduğunu belirterek, “Yurt Gazetesi geride bıraktığı 1 yıl içinde, iktidarın baskısına rağmen halka gerçekleri anlattı. Bundan sonra da aynı kararlılığımız sürecek” dedi.

Ödüle layık bulunan gazeteci Soner Yalçın ise ödülü çok anlamlı bulduğunu belirterek, ödülü “Merkez medya tarafından sessizliğe ve unutuluşa mahkum edilmek istenen” Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Hikmet Çiçek, Turan Özlü gibi hapisteki gazeteciler için aldığını söyledi.

Törene, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, DSP Genel Başkanı Masum Türker, Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan ve Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay’ın yanı sıra şu isimler de katıldı:

CHP Genel Başkan Yardımcıları Gürsel Tekin, Bülent Tezcan, Umut Oran, İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, İstanbul milletvekilleri Kadir Öğüt, Engin Altay, CHP PM üyeleri Ercan Karakaş, İnci Beşpınar, Ataşehir ve Adalar Belediye Başkanları Battal İlgezdi ve Mustafa Farsakoğlu, Gerçek Gündem.com Genel Yayın Yönetmeni Barış Yarkadaş, Sözcü Gazetesi Yazarı Uğur Dündar, Yurt Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, Yurt Gazetesi yazarları Orhan Birgit, Ayşenur Arslan, Nahit Duru, İsmet Demirdöğen, İsmail Dükel, Musa Ağacık,İdris Akyüz, Tekin Cebeci, Mustafa Sönmez, Atilla Akar, Cumhuriyet gazetesinden Alev Coşkun, Ali Sirmen, Şükran Ketenci, Ahmet Tan, Vatan’dan Mustafa Mutlu, Akşam’dan Mustafa Dolu...

CHP İBB Grup Başkanvekili Fahrettin Kayhan, İBB eski üyesi, mali müşavir Bülent Soysal, eski milletekili Çetin Soysal, Dışişleri eski Bakanı Şükrü Sinagürel, İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, Çalışma eski Bakanı Mustafa Kul, Bağımsız Dergisi Yazarı Kerem Çalışkan, Yurt Gazetesi Genel Müdürü Ezgi Özbolat, Radikal Gazetesi yazarı Altan Öymen, sanatçı Hilmi Yarayıcı, YÖN Radyo Yayın Yönetmeni Erdal Emre, YÖN Radyo programcısı Murat Taylan, CHP YDK eski üyesi Murat Öncel, TV 58 Teknik Koordinatörü Turan Özkan, CHP Şişli eski İlçe Başkanı Dursun Çaltı, eğitimci Aylin Kotil, CHP milletvekili adayları Kenan Malkoç, Hakan Atalay ve CHP Beşiktaş İlçe Başkanı Uğur Gedik.

Gazeteci kökenli İBB eski Spor Müdürü Mehmet Atalay’ın törene katılması dikkat çekti.

Sanatçılar Rahmi Saltuk, Sadık Gürbüz’ın yanında siyaset, spor ve sermayenin anlatıldığı ‘3 S İmpatarluğu“ kitabı yazarı İsmet Orhan kitabının yeni baskısının yapılması için kendisine teklifler geldiğini anlattı.

Haberin Devamı

Rekabet Kurulu, sigortaların ortak hareket etme kararına niye sessiz kalıyor

REKABET Kurulu’na incelenmesi için yazdığım yazının bir örneğini de size gönderiyorum.

Ekonomi ile ilgili yazılar yazdığınız için bu konuyu sizin de irdelemenizin yararlı olacağını düşünüyorum.

Ben emekli olmuş, çalışırken edindiğim malların bir kısmını kanuni mecburiyetten bir kısmını ise risklere karşı korumak için -BES’lerden doğan yasal iademizi halen alamayıp sigorta mağduru olmuş isek de- yıllardır sigorta yapan bir tüketiciyim.

Groupama Sigorta Genel Müdürü’nün (27 mart, 19, sayfa, 1 ve 2.sütün) demecini içeren haberde ‘Sektör olarak ortak karar almaya başladı’ başlıklı bölümde ‘aynı hataları ve sorunları yaşamamak için tedbirler alınıyor’ ve ‘2013 ve devam eden yıllarda şirketlerin sektörün yararına olacak bir çok konuda ortak karar almaya başlayacağını düşünüyorum’ diyerek ve Türkiye Sigorta Birliği‘ni de referans göstererek ortak kararlar aldıklarını ve bundan böyle de alacaklarını ifade etmiştir. Ortak hareket edeceklerse, rekabet olmayacaksa bunca ayrı şirkete ne gerek var birleşsinler tek şirket olsunlar. Ayrı ayrı şirketlerle görüşüp en iyiyi sağladık diye düşünürken kazık yiyorsak, tek şirket olsunlar en azından ne yediğimizi biliriz.

Bundan bir süre önce ortak hareket ettikleri gerekçesi ile bankalara Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’a aykırı hareketten ceza kesen kurulunuzun, 3 ayrı BES’ten ayrılmış mağdur bir sigortalı fakat halen 3 mecburi, 3 de isteğe bağlı sigorta poliçesi ile sektöre prim ödeyen bir tüketici olarak, bu haberde yapılan açıklamalar ile aynı kanuna muhalefet yapılıp yapılmadığının ve Kurumunuzun ‘şikayet ve ihbarlar’ başlıklı birbirine rakip olan iki veya daha fazla şirketin aralarında anlaşarak veya uyumlu eylemlerde bulunarak piyasadaki rekabeti kısıtlaması, engellemesi veya bozması maddesine girip girmediğinin incelenmesini, sonucunun da mümkünse e-posta ile tarafıma bildirilmeni müsaadelerinize arzederim. 28.03.2013
Nejat EKE
nejateke@yahoo.com

Habitabat’taki santral için verilen 105 milyon ucuz değil mi?

TRAKYA’nın en büyük çevrim santral için açılan ihalede en yüksek teklifi 105 milyon dolar veren

Nihat Özdemir’in Limak şirketi kazandı.

Hamitabat’ta elektrik üretimi 1985 yılında 600 MW kapasite ile başladı, Rusya ile gaz anlaşmasından sonra 1989’da 1120 MW’a yükseltildi. Yıllık üretim potansiyeli 7,8 milyar KwH seviyesine ulaştı bugüne kadar.

Hamitabat 2010 yılında 5,7 milyar KwH’lik üretimiyle Türkiye toplam tüketiminin %2,7’sini karşıladı. Nisan 2011 sonu itibarıyla 50.422MW Türkiye toplam kurulu kapasitesinin %2,2’si Hamitabat’a ait bulunuyor.

1- Yazılı kaynaklarda santral için, yatırım görmemiş denmesi doğru değil! Yıllardır yatırım yapıldığını görüyor, duyuyoruz. Son dönemde yapılan yakıt tankları ve içindeki sıvı yakıt bile milyon dolarlarla hesaplanıyor..

2- Tesis için çözümsüzlük ifadesi kullanılmış! Bu konuda niyet çok önemli. Devleti yönetenler her istediklerini rahatça yapmakta! Tesisin kamuya ait olması önemli ama bu konuda ne yazık ki halk gelişmelerin şimdilik farkında değil!

3- Farkında olanlar da verilen teklifin çok düşük olduğunu düşünüyor! Bu aşama da yetkililer 105 milyon dolar kapsamında satışın neleri içerdiğini açıklamalıdırlar. (Örneğin, satışın dışında nakit para ve malzemelerin olduğu ifade ediliyor. Bu noktada kamuoyu tatmin edilmelidir.) Bu tesis sadece tesiste çalışanların, ya da hükümet edenlerin tek başına verecekleri bir karar olmamalıdır. Halk kamudaki her malın tek sahibidir. Halka rağmen ya da hakka rağmen hareket etmek demokratik olmaz!

4- Şirket hakkında birşey söylemeye gerek yok! Kişilerin girdikleri yada yaptıkları işte kar etme beklentileri gayet normaldir. Bu yüzden şirket boyutu bizim dışımızdaki bir noktadır. Temelde halka ait olan tesisin bu kadar yatırım ve yenileme çalışması sonucunda verilmek istenmesi düşündürücüdür.   

5- Hamitabat santralınin kurulu alanı ve çevre arazisi ortalama 750 dönüm! Bu bile meselenin hangi boyutta geliştiğini göstermektedir.

Sonuç olarak; bizler kamuya ait tesislerin, kamuda çalışan yetkililerce denetlenmesini ve halkın genel menfaatleri temelinde korunmasını istiyoruz.
Hakan DEDEĞLU- TEMA Vakfı- LÜLEBURGAZ

Yazarın Tüm Yazıları