30 yıl sonra, 30 yıl önce

Haberin Devamı

GEÇTİĞİMİZ cuma günü İzmir’de Hürriyet gününde birbirinden önemli o kadar çok mesaj vardı ki çoğunu aktarmaya sayfalar yetmedi. Gerek İzmir iş dünyası, gerekse Hürriyet Gazetesi yönetici ve yazarları kelimenin tam anlamıyla eteklerindeki taşları döktüler. İzleyicilerden kimi memnun kaldı, kimi duymak istediklerini bir türlü duyamamaktan şikayetçi oldu.
İlk toplantıda İzmir iş dünyasın ağır topları Ege Sanayicileri ve İşadamları Derneği (ESİAD) üyeleri, Başkan Bülent Akgerman’ın moderatörlüğünde Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu, Yayın Direktörü Fatih Çekirge ve Ege Temsilcisi Deniz Sipahi ile buluştu. Hürriyet yöneticileri, gelişen teknolojiyle haber dağıtım araçlarına internet, tablet, Facebook, Twitter, akıllı telefonlar gibi yeni ürünler katılsa da işin özünün değişmediğini vurguladılar.
İşin özü tabii ki doğru ve güvenilir habercilikti. Her gün yeni iletişim araçları sayesinde binlerce haber dağılıyor. Bu kadar çok haber ve bilgi bombardımanı altında çaresiz kalan okurlar neyin doğru olduğunu anlamak için sonunda güvendikleri kurumlara yöneliyor. İşte Hürriyet markası burada gücünü gösteriyor. Her gün yaklaşık 10 milyon kişinin gazete, web sitesi, tablet, Facebook, Twitter gibi sosyal medya araçlarıyla haberleri Hürriyet Dünyası’ndan izlediğini öğreniyoruz.
İzmir iş dünyası sorularıyla en fazla siyaset medya ilişkileri konusunda bilgi sahibi olmak istedi. Genel Yayın Yönetmeni Berberoğlu, Hürriyet’in hiçbir zaman kavga ve misyon gazetesi olmayacağına dikkat çekerek, “Kimse bizden elimizde balta sağa sola saldırmamızı beklemesin” dedi. Bununla birlikte Berberoğlu, Hürriyet’in güçlü manşetler ve yazarlarıyla gündemi etkileme gücüne işaret etti. Ayrıca, askeri darbe döneminde 80’li yılların gazeteciliğini hatırlatıp zamanı geldiğinde hepsinin geride kaldığı değerlendirmeleri dikkat çekici notlar arasında yerini aldı.
30 yıl sonra, 30 yıl önce

Haberin Devamı

Enis Berberoğlu’nu dinlerken İstanbul’da gazeteciliğe ilk başladığım yıllar aklıma geldi. Yazı işleri toplantı odasında asılı yeşil çuha bir pano sıkıyönetim komutanlıklarından gelen, daktiloyla sarı saman kağıda yazılmış haber yasaklarıyla doluydu. Toplu iğneyle panoya tutturulan yasak haberler arasında halkın maneviyatını bozup, toplumsal kargaşa yaratacağı gerekçesiyle şekere zamdan trafik kazasına kadar her şeyi bulmak mümkündü.
Ama bence bugün asıl can sıkıcı olan, 30 yıl sonra nasıl olup da 30 yıl önceki darbe döneminde yaşananlardan farkı olmayan olayları yeniden tartışıyor hale düşmemiz.

Haberin Devamı

İzmir nasıl ikinci büyük ekonomi olacak?

İZMİR’de Hürriyet gününde Bakan Binali Yıldırım’ın ağzından bal aktı. Şu anda karara bağlanmış 9 trilyonluk yatırım ve yenileriyle birlikte İzmir’in yakın bir gelecekte Türkiye’nin ikinci büyük ekonomisi olacağını söyleyen Yıldırım, İzmirlilere, “Kendinizi buna göre hazırlayın” diyordu. İzmir-İstanbul Otoyolu’ndan Ankara-İzmir yüksek hızlı trene, yapımı hızla süren dünyanın 10’uncu büyük limanı olacak Çandarlı’dan şehir içi trafiği hızlandıracak tünel projelerinin lafta kalmadığını bizzat Bakan Yıldırım’ın ağzından öğrenmiş olduk. Bence özellikle Türkiye’nin ikinci büyük ekonomisi olacak müjdesini iyi değerlendirmek gerek. Hükümetin İzmir’i ikinci büyük ekonomi yapacak projelerinin hangi alan ve sektörlerde yoğunlaşacağını ben kendi payıma merak ettim.

Haberin Devamı

Süper Lig için para zor

HÜRRİYET’in bir başka toplantısında İzmir’in Süper Lig’de neden takımı olmadığına dair duayen işadamı Kemal Çolakoğlu’ndan gerçekçi bir yorum geliyordu. Ertuğrul Özkök’ün genç işadamlarıyla (EGİAD) sohbetinin moderatörü olan Çolakoğlu İzmir’i tarif ederken, “Bizler vergimizi zamanında ödeyip düzenli beyan eden bir kentiz. Parayı zor kazandığımız için riske giremiyoruz. O nedenle gözü kapalı 100 milyon dolar verip Süper Lige takım çıkaramıyoruz” dedi. Karşı çıkanlar olabilir ama futbolun artık milyarlarca doların döndüğü bir sektör olduğu günümüzde bana göre en gerçekçi gözlemlerden biriydi.

30 yıl sonra, 30 yıl önce

Yazarın Tüm Yazıları