TEV denilen DEV ve İzmir...

Haberin Devamı

BAKMAYIN, onların sıradan işler yapıyormuş gibi, başardıklarını, tevazunun gölgesinde anlatmalarına, madalyonun öbür yüzünde ciddi bir gurur tablosu var. Bir süre önce İzmir Şube’de gerçekleşen kan değişikliği, Yürütme Kurulu’ndaki bayrak değişikliği ile birleşince, hafta başında düzenlenen basın toplantısı, ister istemez merak uyandıran bir buluşmaya dönüştü. Vakfın Genel Müdürü Yıldız Günay ile İzmir Şube Müdürü Gülnur Soybayraktar, “yakışanı budur” diyerek, kürsüyü bir TEV bursiyerine bıraktılar. Bu isabetli öngörü, dinleyenleri samimi ve çarpıcı bir ufuk turuna çıkarttı:
“...Ben Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi Çağla Tokuzun. Türk Eğitim Vakfı’ndaki 3. yılım... Bu ailenin bir üyesi olmadan önce, tek amacı öğrencilere burs vermek olan bir vakıf olarak tanıyordum TEV’i... / ...Vakfın öğrencilere sağladığı burs, maddi-karşılıksız bir burs. Beklenen tek şey, vicdanî yükümlülük çerçevesince, meslek hayatına atıldığınızda vakfı unutmamanız. Bu beklenti de ahlakî ve vicdanî değerleri olan insanlar için karşılanması zor bir şey değil. Çünkü TEV bursiyeri, kendisini bir kurumun değil, bir ailenin üyesi olarak görüyor. Eğitim hayatında fark yaratmak, bugününü yaşarken geleceğe de yatırım yapmak isteyenler için maddi destekten daha önemli olan bir şey var ki, o da manevi destek. Size inanan, plânlarınıza destek olan, bu yolda size güvendiğini hissettiren insanların olması, sizi yarıştığınız kulvarda bir adım öne çıkartıyor. Vakıf, kendinizi sosyal ve kişisel yönden geliştirmeniz için fırsatlar yaratıyor. Seminerler, kurslar, sanatsal etkinlikler ve en önemlisi samimi ilişkiler. Kendinizi eksik veya yalnız hissetmeniz için hiçbir sebep bırakmıyorlar size...”
Dinlediğimiz genç hanımın, yukarıdaki cümleleri âdet yerini bulsun diye sarfetmediği, her halinden belli oluyordu. Bu sevgi, bağlılık, aidiyet ve tutkudan anlaşılıyordu ki, “bir hâdise var cân ile cânan arasında...” Yarım yüzyıla merdiven dayamış geçmişinden aldığı güç, iddialı “vizyon” cümlesini besliyordu:
“İnsan kaynağımızı bilgi üreten ve kullanan konuma getirmek...”
Bu ufka doğru yapılan yolculuk ise, “başarılı fakat maddi olanaklardan yoksun, ülkemize ve insanlığa katkı sağlayacak öncü gençler ile onların yetişecekleri eğitim sistemini desteklemek” misyonuyla sürdürülüyordu.
Biraz da sayılara göz atalım... Türk Eğitim Vakfı, kurulduğu 1967 yılından bugüne kadar yaklaşık 200 bin gencimize orta öğretim, lisans, yüksek lisans ve doktora bursu vermiş. İçinde bulunduğumuz “2012-2013” öğretim yılında ise, yurt içinde 2850’si meslek lisesi, 6339’u üniversite, 95’i master - doktora ve 216’sı üstün başarı bursu olmak üzere toplam 9500 öğrenciye burs vermeye devam ediyor.
Bu dev kurumu, bir köşe yazısına sığdırmak elbette mümkün değil. Gönlü yüce insanımızın maddi katkılarıyla oluşturulan fonlarla, her geçen yıl daha çok öğrenciye burs veriliyor. “Mutlu gün çiçekleri, vasiyet ve hibe yoluyla yapılan bağışlar, şahıs ve kurum bağışları ve nihayet, kaçınılmaz hüznü, yükselen bir umuda dönüştüren çelenkler”, 4 ana bağış kategorisini oluşturuyor. Telefona ne kadar yakınsanız, aydınlık bir geleceğe katkıda bulunabilmeye de o kadar yakınsınız demektir (444 0 838). TEV İzmir , yurt çapındaki en başarılı şubelerden biri. Bu bayrağı yükseltmek “kentli bilincinin gereği”dir diye düşünüyorum... (Daha fazla ve ayrıntılı bilgi için, www.tev.org.tr)

 

Yazarın Tüm Yazıları