Ece havalarda uçuyor, yoğun bakımdaki babası elini sıktı...

Güncelleme Tarihi:

Ece havalarda uçuyor, yoğun bakımdaki babası elini sıktı...
Oluşturulma Tarihi: Şubat 08, 2013 15:43

Az önce Ece Saygun’dan haber aldım. Yaşasın! Yoğun bakımdaki babasının yanına girmiş. Elini tutmuş. O da Ece’nin elini sıkmış.

Haberin Devamı

Ece mutluluktan uçuyordu, “Babam beni duydu!” diye.
Onun hayali, oradan el ele çıkmak.
Biliyorsunuz, dün bayağı ağır şartlarda bir açık kalp ameliyatı geçirdi.

/images/100/0x0/55eac966f018fbb8f896ac12

Zaten Ergin Saygun’un kalbi yüzde 30, akciğeri yüzde 40 çalışıyor.
Bu durumun yarattığı başka hastalıklar var: Şeker, yüksek tansiyon, el ve ayaklarında uyuşma.
Ayağı kesiliyor, hissetmiyor bile.
Sağ eli neredeyse hiç tutmuyor, bir bacağı öbüründen ince, en fazla birkaç adım atabiliyor.
Durduk yerde bayılıyor.
Bazen kalbi duruyor.
Hastanenin verdiği rapora göre ‘refakatçisiz yaşayamaz’ durumda…

Ve bu haldeyken bile bir türlü tahliye edilmiyordu.
Nihayet dün, cezanın ertelenmesi karar çıktı.
İnsan sevinsin mi, bugüne kadar bu kararın neden alınmadığına isyan mı etsin bilemiyor, karar veremiyor…
Ama içimden “Yazıklar olsun!” demek geliyor.
Hiç mi insanlık kalmadı?
İlla ölmesi mi gerekiyor?
Nereye kaçacak bu adam?
Şu yaşında, ağır bir hastalığın pençesinde, resmen ölüm tehlikesiyle savaş halinde.
Kızı, “ikinci bir emre kadar ölmesini yasaklamış.”

Haberin Devamı

Dün babasının uyanmasının beklerken, maaile -Ece’nin deyimiyle- bütün kabile bir aradaydı hastanedeydiler.
Ece aynı anda helak olmuş annesiyle de uğraşıyordu.
“Onu da yatırmam gerekiyor, uyuması gerekiyor” diyordu.
Bütün bu yorgunluğa rağmen Ece şu anda havalarda uçuyor.
Babası yoğun bakında elini sıktı diye.
İnşallah, her şey iyi gider, hayal ettikleri gibi, oradan el ele çıkıp evlerine gidebilirler.
Darısı, bu durumdaki diğer hasta tutukluların başına…

AYŞE ARMAN SORDU ECE SAYGUN CEVAPLADI

Babanın sağlık durumu şu anda nedir?
- Solunum cihazına bağlı ama kalbi normal çalıyor. Az evvel yanına girdim, bir şeyler söylediğimde bana tepki verdi. Elimi sıktı. Gözlerini kırptı. Doktorlar da, bunun olumlu bir şey olduğunu söylediler…

O sırada müjdeyi verdin mi: “Babaaa tahliye oldun!” diye…
- Vermez miyim! Bütün yoğum bakımı inlettim. O anda uyuyan da varsa, komada olan da, bitmiştir yani, onlardan özür dilerim. İçimde tutamadım. İki senedir uğraşıyoruz bunun için. Ben yoğun bakıma daha önce hiç girmemiştim, uzay üssüne girer gibiydim. Neyle karşılaşacağımı bilmiyordum, babam ne vaziyette onu da bilmiyordum. Sonra onu gördüm, orada tek başına yatıyor. Koştum, hemen tuttum elini. Öptüm ellerini, “Babacığım tahliye oldun!” dedim, “Evimize gideceğiz.” Ve inanır mısın, o anda gözlerini açtı. Çok çok güzeldi. Mutluluktan uçuyorum.

Dün nasıl hissediyordunuz, bugün nasılsınız?
- Dün çok yeniydi ve “kritik 24 saat hadisesi” vardı. Şimdi onu geçirdik. Tabii ilk 48 saat de kritik. Solunum cihazına ihtiyaç duymadan solunum yapabiliyor olması lazım. Şimdi uyutuluyor. Çok zor bir ameliyat geçirdi. Azar azar ilaçları keserek kendisinin uyanmasını bekleyeceklermiş. O nedenle biraz daha sürecek bekleyiş…

Doktorlar ne diyor?
- Bana tepki vermesini çok olumlu buldular. Tespihini verdim eline, bizim bir tespih hikayemiz var, sıktı onu. Dedim ki “Buradan çıkacaksın ve bu tespihi sana öyle geri vereceğim!” Sonra geri aldım. Ellerini, alnını öptüm. Beş dakika ama sanki 5 saat gibi geldi bana. “Dayan baba” dedim, “Sakın vazgeçme!” Gözlerini bir daha açıp, kafasını salladı. İşte o zaman, “Tamam” dedim, “Bu, benim savaşçı babam, vazgeçmeyecek!”

Haberin Devamı

Kim kimsiniz orada?
- Burası şu anda çok kalabalık. Annem, abim, gelinimiz ve ben. Ama tabii bütün akrabalar, devre arkadaşları, Darüşşafakalılar, bizim arkadaşlarımız, tutuklu olanların eşleri. Herkes burada…

Cezanın ertelenmesi haberi üzerine ne düşündün?
- “Baba şu anda gözlerini açman lazım ve benim bunu sana söylemem lazım!” ilk aklımdan geçen buydu. Keşke, keşke babam ameliyat girmeden önce olsaydı, o moralle girseydi.

Bu kararda, senin mücadelenin bir payı olduğunu düşünüyor musun?
- Hepimizin. Sadece benim diyemem, abimin de var, annemin de. Annem onun yanında kalıyor 7 aydır. Abim bütün hukuki işlerle uğraşıyor. En zor kısmını o yapıyor. Twitter’dan destek olanlar, gazeteciler, herkesi tek tek saydım babama. “Şu aradı, bu aradı, gazeteciler burada, canlı yayın araçları burada.” Hepsine tek tek gözlerini kırptı. Ben değilim sadece yani. Ben çığlık attım, sizler de duydunuz.

“Ya ölürse biz bu işin içinden nasıl çıkarız?” diye mi bu kararı aldılar sence? Yoksa başka bir şey mi…
- “İyi Ece” bu kararı almalarının nedenini şöyle açıklamak istiyor: “Ya bu adam çok hasta artık bırakalım onu!” Kötüyle kötü olmak istemiyorum, gerçeğin bu olduğuna inanmak istiyorum…

Peki “kötü Ece” ne diyor?
- “Adam ölecek başımıza kalacak, bırakalım da kurtulalım…”

Başbakan Erdoğan da aradı…
- Evet. Dün. “Geçmiş olsun” dedi. Durumunu sordu. Bugün de meclis başkanı, Kılıçdaroğlu ve Ahmet Necdet Sezer aradı. Hepsine çok teşekkür ediyorum. İnsan iyi hissediyor. Çünkü “yaşam hakkı” gibi ortak bir şeyde buluşuyorsunuz.

Başbakan’la konuşurken insanın içinden başka şeyler söylemek geçiyor da söyleyemiyor mu?
- Dün bir bulut içindeydim. Ne kiminle konuştuğumun farkındayım, ne de ne konuştuğumun. “Ne dedi?” desen, söyleyemem. Üç gecedir hiç uyumadım. Ama tabii ki çok sevindim. Siyasetçilerle konuşmalar o kadar kısa oluyor ki, “Geçmiş olsun!”, “Çok teşekkür ederim”, “Nedir durumu?” “İyiye gidiyor inşallah.” Diyorsun ve kapatıyorsun. O anda ne diyeceksin ki zaten? Benim için önemli olan tek şey babamın nefes alması…

Haberin Devamı


 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!