Gül gül öldük Sayıştay

BÜTÇE görüşmelerinin ikinci günü Hürriyet’e “+18’lik sözler” başlığıyla yansıdı.

Haberin Devamı

Malum, Bülent Arınç ve Kamer Genç’in “mesir macunu” muhabbeti ve yine kullandığı kelimeleri çoğunlukla dikkatle seçen Arınç’ın CHP’li vekil Aylin Nazlıaka’ya hitap ederken söyledikleri:

“Ben sizin bakışınızdan mahcup olmuyorum. Benim mahcup olduğum başka bir konu var. Kürtaj meselesi konuşulurken siz öyle bir söz sarf ettiniz ki benim yüzüm kıpkırmızı oldu. Ben asıl o zaman mahcup oldum. Asıl o zaman yerin dibine girdim. Bir evli, bir bayan çocuğu olan milletvekili kendisi ile ilgili bir organını nasıl böyle açıkça konuşabilir? Nasıl bundan yüzü kızarmaz?”

Salı günü bu sütunda uyarmıştım “Çocuklara seyrettirmeyin” diye; daha ikinci gün gelinen seviye bu...

* * *

Fakat “bütçe” ile ilgili esas konuşulması, tartışılması gereken konu başlığı ilk gün gündeme geldi: “Sayıştay”ın halları...

Bütçe görüşmeleri başlamadan birkaç gün önce Ankara’nın ruhunu okumakta ustalaşmış gazeteci ağabeyim Muharrem Sarıkaya, Habertürk’teki sütununda durumu özetlemişti.

Bütçe kavgası” başlıklı yazıda öngördüğü kavga/tartışma ilk gün yaşandı.

Bunun sebebi, 1927 yılından bu yana Sayıştay’ın ilk kez bütçe görüşmelerine rapor sunmamasıydı. Kısa bir süre önce yapısı, sorumluluk alanı, yetkileri tırpanlanan Sayıştay, ilk kez rapor sunmamış oldu.

İroniye dikiz buyurunuz ki sevgili okur; devleti mali açıdan denetlemekten sorumlu olan Sayıştay 2012’de 150’nci kuruluş yılını “törenlerle, panellerle” filan kutlamakta!

Hükümet, “Yetiştiremediler” şeklinde savunuyor bu durumu.

Muhalefet ise “132 adet rapor hazırdı, neyi saklıyorsunuz?” diye soruyor.

* * *

Haberin Devamı

Konu gazetelerde neredeyse hiç ama hiç tartışılmadı.

Sadece bir yazı okudum bu konuda -gözümden kaçan varsa kusura bakmasınlar lütfen-.

Taraf’ta Ahmet Altan dün “Gayrimeşru” başlıklı “ağır”, zehir zemberek” bir yazı kaleme almıştı:

“... AKP iktidarı, Sayıştay raporlarını neden saklıyor?

Neden harcamaları halktan gizlemek için o yasayı çıkardı?

Neden devletin içinde şeffaflığı yok etti? Şimdi neden o kuşa çevrilmiş yetkilere rağmen hazırlanan raporları parlamentoya sunmuyor?

AKP, hangi güçle parlamentoyu yok sayıyor?

Sayıştay raporlarını parlamentoya vermemek, parlamentoyu yok saymaktır çünkü.

Ağır bir suçtur.

AKP yönetiminde, aynen 28 Şubatçı generallerde gördüğümüz korkunç bir güç sarhoşluğu, ‘iktidar hiç bitmeyecek’ inancı ve ‘istediğim kadar suç işleyebilirim bana kimse dokunamaz’ körlüğü var.

AKP, halktan bir şeyler saklıyor.

Parayla ilgili bir şeyler.

Kuşkulu bir şeyler.

Şeffaflığın olmadığı yerde dürüstlük tehlikeye girer...”

Yazının bir kısmını aktardım, kalanını okuyanların “Vay, vay, vay!”dan öte ses çıkaramayacağına eminim.

* * *

Haberin Devamı

Prof. Dr. Ahmed Akgündüz’ün “Sayıştay’ın 135’inci kuruluş yıldönümü münasebetiyle” yazdığı ve Sayıştay tarafından yayınlanan “Arşiv Belgeleri Işığında Sayıştay Tarihi” adlı eser, Osmanlı tarihinde Sayıştay benzeri bir yapının izini 13’üncü yüzyıla kadar sürüyor. Fakat bildiğimiz yapı, 1862 yılında “hem Meclis-i Mebusan’dan hem de hükümdar ve hükümetten bağımsız bir denetim ve yargı mercii olarak Divan-ı Âli-i Muhasebe adıyla kurulmuştur.”
150 yıllık kurum ilk kez “kadük” pozisyonunda, kutlu olsun.

* * *

Yazının buraya kadarki kısmında güldünüz mü, ağladınız mı, sıkıntıdan patladınız mı bilemeyeceğim.

Ama son cümleyle sizi güldürmeyi amaçlıyorum.

Sayıştay’ın web sayfasında “vizyon” bölümünde aynen şöyle yazıyor:

Stratejik Planlama anlayışının 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile bütün kamu idareleri için yasal bir zorunluluk haline gelmesi sonrasında 2009-2013 Stratejik planı hazırlanmış ve bu çalışmada 5018 sayılı Kanunun ana ilkeleri ve Sayıştay’a verilen görevler yeniden ele alınarak Sayıştay’ın vizyonu ‘HESAP VEREN VE SAYDAM KAMU YÖNETİMİNİN TEMİNATI SAYIŞTAY’ olarak yenilenmiştir.”

Ay, aman! Gül gül öldük di mi?
 

Yazarın Tüm Yazıları