Nobel yerlerde mi sürünüyor?

ALMANYA'NIN en ünlü ve sivri dilli eleştirmeni Marcel Reich-Ranicki, Trinidad doğumlu İngiliz yazarı V.S.Naipul'un Nobel Edebiyat Ödülü'nü alması üzerine zehir zemberek bir yorum yapmış:

‘‘Bu sürpriz değil ama bende hayal kırıklığı yarattı. Üstelik Nobel Ödülleri'nin bu yıl 100. yıldönümü, bu seçimle ödülü onurlandırma şansını kaçırdılar.

İsveç Akademisi, Ödül'ü Naipul'e vererek değerini düşürmedi, zaten bunu oyun yazarı Dario Fo'ya vermekle yerlerde süründürdü.

Bence bu yıl ödülü John Updike ya da Philip Roth almalıydı.’’

Almanya'da ve dünyada başka yazarlar da bu yıl ödülün John Updike'e verilmesi gerektiği üzerinde nerdeyse oybirliğine varmışlar.

Nobel Edebiyat Ödülü'nün pek de önemli olmadığını ileri sürenler Günter Grass'ın ödülü aldığında söylediğini hatırlatıyorlar:

‘‘İyi oldu, bari bu vesileyle İsveç'teki oğlumu görürüm.’’

Nobel
konusunda ayrıntılı bilgiyi öğrenmek isteyenler için de yeni bir kitap yayınlandı:

Gazeteci Hubert Filser'in Nobelpreis. Der Mythos. Die Fakten. Die Hintergründe. Herder Yayınevi. (Nobel Ödülü. Efsaneler. Gerçekler. Perde Arkası).

* * *

V.S.NAIPUL'
un (Vidiadhar Surajprasad Naipul) kısa hayatını okudunuz. Eserleri hakkında özet bilgiyi de gazetelerden edindiniz.

Ne olursa olsun, Nobel alan bir yazarı okumalı. Üstelik kahramanlarıyla, anlatımıyla, seçtiği konularıyla, gerçekten çağdaş edebiyatın bir ustası.

Türkçe'ye çevrilen dört kitabının adını vereyim, hepsi de İletişim Yayınevi tarafından yayınlandı:

Taklitçiler, Gerillalar, Miguel Sokağı, Nehrin Dönemeci.

Nobel Edebiyat Ödülü'
nü gündelik siyasal rüzgárların etkilediğini yazacağım. Çok bilinen bir gerçeği tekrarlamış olsam da.

Ödül bazı yıllarda sürgün ve muhalif olanlara ikram edilir.

Yanlış anlaşılmasın, edebi değeri olmayıp da siyasal muhalefet değeri vardır demek istemiyorum, köktenci bir karalama yaptığımı sanmayın.

Nelly Sachs ile S.J.Agnon'a (İkisi de İsrailli) ödülün verildiği yıl, zamanın Arap-İsrail çekişmelerini arşivden bir çıkarın.

Soljenitsin'in Kanser Koğuşu'nu yayınladıktan, rejime muhalefeti sabit olduktan sonra Nobel'i kazandığını iyi bir okur bilir.

Çoğunlukla ulusal mutabakatı sağlamış yazarlar, Nobel komitesine pek ilgi çekici gelmiyor.

Gürhan Uçkan'ın ‘‘Naipul, yazın dünyasını karıştırdı’’ (Cumhuriyet, 14 Ekim 2001) yazısından bazı yazarların görüşlerini aktarıyorum ki, ödülün edebi olmayan yanı biraz aydınlansın.

Dario Fo'nun görüşü, gerekçelerden birini ortaya koyuyor:

‘‘...fundamentalizmin ve çılgınlığın gerçek yüzünü ortaya çıkarıyor.’’

Jan Guillou; ‘‘Ödülün 4 yıl önce verilmesi gerekirdi, dünyanın genel durumu böyle kötüyken ve Müslümanlara karşı tavır böylesine trajikken
’’ diye yazmış. Yok, Nobel geleneğine (!) en uygun zaman. Dört yıl önce ortalık sütlimandı.

Hiç kuşkusuz Naipaul, iyi bir yazar; gözlemlerini boyutlandırmayı bilen, sömürgeyi ve sömürgecileri iyi tanıyıp iyi anlatan, Afrika'yı gerçekten siyasal, insani ve gayri insani yanlarıyla yazabilen, benim sevdiğim bir yazar.

* * *

YAŞAR KEMAL,
Batılıların arzuladığı, gösterdiği yerde, konumda bulunmaya tenezzül etmedi; ulusunu, ülkesini eleştirerek bu ödülü almayı kendine yediremedi.

Dilerim Orhan Pamuk da ülkesine muhalifler ödülü alır, kuralını benimseyip de sakil yollara düşmez.
Yazarın Tüm Yazıları