Güncelleme Tarihi:
MÜLTECİYDİLER... Gün daha ağarmadan, hiç bilmedikleri bir kıyıya indiler. O kıyıdan onları ölüme götürecek binlerce dolarlık bir tekneye bindiler. Kıyıdan daha uzaklaşamadan, ne olduğunu bile anlayamadan ölüme gittiler. Özgürlüğe açıldıklarını düşünürken, kilitli kapılar ardında sonsuzluğa daldılar. Kurtulma umuduyla çıktıkları yolculuğun son durağında bir facianın kurbanı oldular.
İlk dalıştaki dehşet
İzmir Menderes’e bağlı Ahmetbeyli’den Kuşadası’na giderken, yatların mavi yolculukta mola verdiği Baradan Koyu’nun hemen yanında gizli kalmış küçücük bir kumsal. Ağaçların, çalılıkların arasından inilebilen, kayalıklar arasında bir koy burası. Kayaların 40-50 metre ilerisinde beyaz bir hayalet gibi duruyor “Sailor” adlı motor yat. Denize baktığınız an hemen görülüyor.
Aldığımız özel izinle, 62 insanın cinayet gibi hayatını kaybettiği tekneye Onyra Claros Beach&Resort’un ekibiyle dalacağız. Ekip, kurtarma çalışmalarına da katılmış. O gün yaşananların etkisinden hâlâ kurtulamadıklarını anlatıyorlar. Bulunduğumuz kıyının deniz yüzeyinin cesetlerle dolu olduğunu, ancak en çok anne ve bebek cesetlerinden etkilendiklerini söylüyorlar dehşet içinde.
Geldiğimiz zodyak botta son hazırlıkları yapıyoruz önce. Onlarca insana mezar olan tekne altımızda bembeyaz, upuzun uzanmış duruyor. Bu görüntü insanın tüylerini diken diken ediyor. Etrafta, denizin rengini de değiştiren mazot kokusu geniz yakıyor. Dalış başlamadan önce teknenin daha açılmadan, birkaç dakika içinde kayalıklara oturarak battığını net görebiliyoruz. Çoğunluğu kadın ve çocuk olan ölüm yolcularının nasıl pisi pisine bir faciayla bırakıldıklarını anlıyoruz. 5-10 kulaçla yüzme bilmeyen bir insanın kendini kıyıya atabileceği mesafede batmış tekne.
Korku filmi gibi
Son hazırlıkları yapıp dalıyoruz. Denize girer girmez, tekne hemen dibimizde sanki hiçbir şey olmamış gibi duruyor. Sadece içindeki umut yolcuları yok artık.
Küçücük çantadaki hayat
BULDUĞUMUZ eşyalarla botumuza çıkıyoruz. Kadın çantasını açmadan önce elimiz gitmiyor. Bir kadın, erkek ve çocuk pasaportu çıkıyor içinden. Sanki o çantaya bir hayat sığmış gibi onlarca küçük eşya çıkıyor. Bir mavi tespih, bir haç, birkaç çocuk oyuncağı, ağrı kesiciler, deniz tutması için ilaçlar, çocuk boğaz damlaları, başörtüsü, dua kitabı, not defteri, işaret fişeği, mızıka, Kürdistan Özgürlük Partisi kimlikleri… Ve bir boş cüzdan. Anlıyoruz ki kız çocuğu 4, anne 29, baba ise 34 yaşında. Bulduğumuz başka bir cüzdan ise teknenin makine sorumlusu Mustafa Mucuk’a ait. Onun kimlikleri, pasaportu…