Sıradan bir hayatım olamazdı

Güncelleme Tarihi:

Sıradan bir hayatım olamazdı
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 01, 2012 00:00

2003 Rusya Güzeli Victoria Lopyreva, Antalya Mardan Palace Hotel bünyesindeki Monkey Club’da bu akşam düzenlenecek partiye ev sahipliği yapmak üzere Türkiye’ye geldi. Parti için pek çok sürpriz hazırladığını söyleyen Lopyreva’yla buluştuk, ilginç kariyer hikayesini ve İstanbul’u konuştuk.

Haberin Devamı

Senin hikayen nerede ve nasıl başladı?

- Rusya’nın güneyinde, Rostov on Don’da... Rusya, büyük bir ülke ve pek çok kişinin hikayesi genelde Moskova’da başlar. Benimki ise Rostov’da başladı. Çoğu insan Moskova’ya taşınmak ister ama ben ailemin tek çocuğuydum, ailemi ve Rostov’daki yaşamımı da çok seviyordum, o yüzden hiç öyle hayallerim yoktu. Hayatımda her şeye sahiptim. Hatta 16 yaşında neredeyse evleniyordum.

Neden evlenmedin?

- Biraz evlilkten kaçan bir kızım sanırım, o yüzden. Ama zamanı gelince o da olacak ve ben iyi bir anne olacağım, ondan eminim.

Biraz da eğitiminden bahsedelim, ekonomi mezunuymuşsun. Bu bölümü tercih etme sebebin neydi?

- Bilmem... Öyle denk geldi. Aslına bakarsanız ünlü olacağımı da tahmin etmiyordum.

Nasıl ünlü oldun o halde?

- 2003 yılında Rusya Güzeli seçildikten sonra Rusya’da pek çok kanalda sunuculuk yaptım. Yine de şu anda bulunduğum konuma geleceğimi hiç tahmin etmiyordum.

Senin hayallerin nelerdi?

- Açıkçası uzaya gitmek ya da doktor olmak gibi hayallerim yoktu ama sıradan bir yaşamım olmayacağın, “vayyy” dedirten bir işim olacağını hep hissediyordum.

BABAM MODEL OLMAMA KARŞI ÇIKIYORDU

Annen de modelmiş doğru mu?

- Evet Sovyetler Birliği dönemindeki sayılı modellerdendi. Düşünün, şehirdeki altı modelden biriydi ve çok ünlüydü. İşi bitip eve giderken insanlar sokakta hayranlıkla onu izlerdi. Babam da çok çapkın bir adammış pek çok sevgilisi varmış. Hatta annemle evleneceği duyulunca herkes onları konuşmaya başlamış. Düşünün artık nasıl genlerim var.

Modelliğe nasıl başladın?

- Aslında ben 14 yaşındayken model ajansları ailemi aramaya başladı “kızınızı getirin” diye ama babam karşı çıktı. Biz geleneksel bir aileyiz, “Okulunu bitir, evlen” diyorlardı.

Sen istiyor muydunuz model olmayı?

- Öyle bir düşüncem yoktu. Sanırım çok da istemediğim için babamın söylediklerine “tamam” dedim.

E nasıl başladın o halde?

- Bir gün erkek arkadaşımla okula gidiyorduk, telefonum çaldı. Bir kadın bir yarışmadan ve finale kaldığımdan bahsetti ve beni bir yere çağırdı. Gittim ama içeri girince çıkmak istedim çünkü pek çok güzel kız vardı. Ben de makyaj bile yoktu, basit bir elbiseyle gitmiştim. Utancımdan kaçarken bir kadın yakaladı ve beni sahne arkasına götürdü. Orada epey bekledim, herhalde beni unuttular derken ismimi anons ettiler. Bir ajansın düzenlediği yarışmaydı. Sanırım bu konulara ilgimi çekmek için beni birinci seçtiler, çünkü hevesli değildim.

BEN TAM BİR KAZANANIM

Sonra modelliğe başladın ve ardından güzellik yarışması geldi öyle mi?

- Evet, 31 Aralık 2003’te Miss Rusya’da birinci oldum. Ben tam bir kazananım, lider ruhluyum. O yarışmaya da kazanmak için gittim ve kazandım. Bir de ailem benimle gurur duysun istedim.

Televizyona nasıl geçtin?

- Miss Rusya seçilince insanlar televizyonu denememi söyledi, öyle başladım. İlk deneyimimde çok utanmıştım çünkü hiçbir şey bilmiyordum ve programı birlikte sunduğum kişi tam bir profesyoneldi.

Peki, bu cumartesi Mardan’daki Monkey Club’da ev sahipliği yapacağın partiye gelelim. Nasıl gelişti bu fikir?

- Ben Türiye’ye çok sık geliyorum. O sayede Monkey Club ve Cahide on the Beach’in Mardan’da işletmesini alan Ruby Group’la tanıştık, böyle bir teklifte bulundular. Kabul ettim.

Gece hayatını sever misin?

- Gece hayatı benim alanım değil aslında. Ama Ruby Group bu işin profesyoneli, o yüzden bu partide ev sahipliği yapmayı kabul ettim. Çıkıp sahnede dans etmeyeceğim tabii sadece ev sahibiyim.

Partide ne gibi sürprizlerin olacak?

- Rusya’nın önemli R&B şarkıcılarından İrya Kireev’i davet ettim. Aslında konseri vardı ama çok yakın arkadaşım olduğu için o konserini iptal etti ve benim ev sahibi olduğum partiye geliyor.

Haberin Devamı

KALBİM İSTANBUL’LA AYNI RİTİMDE ATIYOR

Türk yemeklerini sevdiğini söylediniz, en çok hangilerini beğendin?

- İstanbul’da lüks bir yerde lezzetli yemekler yiyebiliyorsunuz ama bunun yanı sıra sokakta satılanlar da çok lezzetli. Mesela ekmek arasında satılan kızarmış et var (döner), onu çok seviyorum. Bir de tabii mantı.

İstanbul’a çok sık gittiğini söyledin. En çok nelreleri seviyorsun?

- İstanbul çok kozmopolit bir şehir. Tarihi dokusunun yanında modern de... Şehrin enerjisini kalbimde hissediyorum. Sanırım kalbim İstanbul’la aynı ritmde atıyor.
   

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!