Maç izlemeye Ukrayna’ya gitmem

KADININ yattığı hücreye üç adam giriyor. Hücrede kadına tekme, tokat girişiyor. Kafasına yumruklar sallıyor. Kadın yardım için feryat ediyor, ama çığlıkları hapishanenin loş koridorlarından öteye gitmiyor. Ve bilincini yitiriyor.

Haberin Devamı

Sarışın, güzelliği ve yaşadığı olaylarla bir zamanlar dünyaya damgasını vuran bu kadın dört, beş yıl önce Ukrayna Başbakanı Yuliya Timoşenko. Geçen Ağustos’tan beri hapiste.
Sarışın, güzel kadın 2009’da Rusya ile doğalgaz anlaşması imzalıyor. O zaman Başbakan. Büyük siyasi rakibi var, rakip değil, düşmanı. Seçimlere hile karıştırdığı iddiasıyla iktidarı ele geçiren Viktor Janukoviç. Yeni başkan Timoşenko’yu hapse attırıyor. İmzaladığı doğalgaz anlaşmasında yolsuzluk yaptığı gerekçesiyle.
FACİA ZİNCİRİ
Verilen ceza rezalet. Yedi yıl hapis, üç yıl sürgünde çalışma zorunluluğu, 142 milyon Euro tazminat, cezaların bitiminden sonraki yedi yıl siyaset yasağı.
Hapishane verilen cezayı aratmıyor, tam facia. Hücrede sürekli ışık yanıyor. Yemekler yenecek gibi değil. Hücrede hiçbir hakkı yok, okuma dahil.
Ukrayna medyası Janukoviç’in emrinde. Gün geçmiyor ki, TV’lerde Timoşenko için bir suçlama yayınlanmasın.
Suçlamayı sağlama almak üzere, Timoşenko ile birlikte, üçü eski bakan, yirmi kişi daha hapse atılıyor.
Uygulamalar Helsinki İnsan Hakları Komitesinin dikkatini çekiyor. Komite Ukrayna’ya gidiyor, doğalgaz anlaşmasında hiç bir yolsuzluk dikkatlerini çekmediği gibi, davanın görülme biçimi, verilen ceza, hapishane koşullarının adalet ve hukuk kavramıyla bağdaşmadığını belirliyor.
Timoşenko’nun hücresinde gürültü eksik değil. Gece gündüz uyuması mümkün değil. Açlık grevine başlıyor, çok kilo kaybediyor, şu anda yardım almadan giyinemiyor.
YARANMAK
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ona mektup yazıyor. Alman Cumhurbaşkanı Ukrayna’ya yapacağı resmi geziyi iptal ediyor. BBC ve New York Times dahil, dünyanın önde gelen medyası Timoşenko’ya yapılan işkenceyi sık sık vurguluyor.
Ukrayna’da demokrasi filan yok. İnsan hakları yerlerde sürünüyor. Ama, Avrupa 2012 futbol şampiyonası Ukrayna’da.
Bir ara konu tartışılıyor, insan haklarının ihlal edildiği Ukrayna’da bu şampiyonayı düzenlemek doğru mu, diye.
Yine de, düzenleniyor. Diktatör Janukoviç ülkesine gelen takımlara nasıl yaranacağını, kendini nasıl tanıtacağını bilemiyor. Onun için büyük fırsat. Eğlenceler, törenler, aklınıza ne gelirse, sanırsınız ki, Ukrayna cennet.
Janukoviç futbol üzerinden iktidarını ve uluslararası itibarını sağlama peşinde. Tıpkı Videla gibi.
78 ARJANTİN
1977’de Arjantin’de otuz bin kişi kayıp, binlerce insan işkenceden geçiyor, tecavüze uğruyor, ölen insan sayısı belli değil. Arjantin’de askeri darbe var, Videla diktatörlüğünde.
1978 Dünya Futbol Şampiyonasında ev sahibi Arjantin, o tarihte insanlığın yüz karası. “Futbola Evet, İşkenceye Hayır” sloganları dünyanın dört bir yanını sarıyor. Bu şampiyonayı orada düzenlemek, oraya katılmak ne kadar doğru? Ülkeler tartışıyor, yine de gidiyor.
Arjantin dünya şampiyonu oluyor, Videla’nın keyfine diyecek yok. Videla bu şampiyonluk ve organizasyonla diktatörlüğünü sürdürüyor, yere daha sağlam basıyor. Sonunu 1983’te İngiltere ile çıkan Falkland Savaşı getiriyor.
Bugün Janukoviç ellerini ovuşturuyor, futbolun ülkesindeki insan hakları ihlallerini unutturacağı hesabıyla.
Siz Ukrayna’ya seyirci olarak gider misiniz? Ben gitmem.

Haberin Devamı

THY çalışma barışını tehdit ediyor

Haberin Devamı

EN masum gösteri hakkını kullanıyor THY çalışanları. Meclis’te kendileriyle ilgili grev yasağı öngören tasarının görüşülmesine itiraz ediyor, işi yavaşlatıyor.
Sen misin bana karşı gelen? Gösterilere katılan 305 THY çalışanı işten atılıyor. Atılırdı, atılmazdı oyalaması sonrasında THY Yönetimi gösteriye katılanların işten atıldığını açıklıyor. Tam lokavt.
Çalışanın bırakın grevi, itiraz hakkı bile yok, ama işverenin işten atma hakkı var. Tek yanlı bu uygulamanın çalışma barışı, iş hukuku, demokratik hakların kullanımı ile uzak yakın ilgisi yok. Hepsine temelden aykırı.
Bugün THY’de bu kadar pervasızca işten atma, yarın diğer çalışma kolları için de tehdit oluşturuyor. Çalışma barışını yok eden bir tutum. Tek yönlü karar.
“Attım, oldu bitti”, gibi keyfi irade kevgire dönmüş demokraside bir delik daha açıyor.

Yazarın Tüm Yazıları