500’üncü Günaydın

Güncelleme Tarihi:

500’üncü Günaydın
Oluşturulma Tarihi: Haziran 06, 2012 10:16

Kanal D, seyircilerine hafta içi her sabah İrfan Değirmenci ile “Günaydın” diyor. Üniversitelerin ödüle boğduğu program, bugün 500’üncü yayınıyla ekranda.

Haberin Devamı

500'ÜNCÜ GÜNÜ BÖYLE KUTLADILAR fotogaleri 

İrfan Bey, Kanal D ekranında her sabah seyirciye “Günaydın” diyorsunuz ve programınız 500 bölüme ulaştı. Neler hissediyorsunuz?
- Çok mutluluk verici bir durum tabii ki. Bu, günlerce tatlı uykunuzdan fedakârlık edip çalışmak, seyirciye yeni öyküler anlatabilmek için çaba sarf etmek demek. Gün saymadık, her geçen gün için çizik atmadık ama 500 programa ulaştığımızı öğrendiğimizde çok mutlu olduk. Henüz bir yere kıpırdamaya da niyetimiz yok. 1000, 1500, 5 bine kadar yolu var bunun.
İşinizde oldukça iddialısınız sanırım...
- Türkiye’de televizyon haberciliğinde çok iddialıyım. Eğer bir de sabah haberi yapıyorsanız, bundan daha öteye gidebileceğiniz bir mecra yok.
Bir hedefiniz yok mu yani?
- Elbette insan kendine hedef koymadan yaşayamaz. Zaman ne gösterir bilemem, onu da hep birlikte yaşar görürüz...

Haberin Devamı

İZLEYİCİ KENDİNİ RAHATLAMIŞ HİSSEDİYOR
Seyircileriniz hep sizden pozitif enerji aldıklarını söylüyor. Bu enerjinin kaynağı nedir?
- İçsel bir durum. Hayata nasıl baktığınızla alakalı galiba... Başımıza türlü felaketler geliyor. Hepimizin hayatı çok zor. Ve biz bu zor hayatların öykülerini aktarıyoruz ekranda. Ama bu haberlerin en sonuna mutlaka insanları gülümsetecek bir anekdot koymaya çalışıyoruz. Seyirciyle altı yıldır kurduğumuz bağla da ilgili bir durum bu tabii. Haber bülteni bittiğinde, insanlar kendilerini rahatlamış hissediyor. Bu da bizi mutlu ediyor.
Hafta içi her sabah 06.45’te ekrandasınız. Programın bir de ön hazırlığı var tabii. Hayatınızı nasıl düzene soktunuz? Kaçta uyanıyorsunuz mesela?
- Tersine yaşıyoruz günü. Gece 24.00’te uyanıyoruz, 01.00’de haber merkezinde oluyoruz. Ön hazırlık sürecimiz yaklaşık beş saat sürüyor. Yayına çıktığımda akışı hazırlamış oluyoruz, sıcak gelişmeler dışında her şey kontrol altında oluyor. Yani oyunu, daha başlamadan oynamış oluyoruz. Yayın, işin en keyifli kısmı.
Ne zaman tatile girecek program?
- Herkesin tatile gitmesini bekliyoruz aslında. Üniversite sınavları bitsin, veliler bir rahatlasın, ancak o zaman hak edermişiz gibi geliyor bana. Yani temmuz ayı gibi diyebiliriz.
Kamera arkasında kaç kişilik bir ekiple çalışıyorsunuz?
- Kamera arkasında kocaman bir aile var. Benim altı yıldır birlikte çalıştığım üç arkadaşım var. 11 aydır da 10 kişilik bir ekibimiz var. Rejiyi de sayarsak en az 20 kişiyiz. Tabii gündüzleri çalışıp haber merkezinde emek harcayan muhabir arkadaşları da unutmayalım.

Haberin Devamı

HACETTEPE’DE KENDİMİ TARKAN GİBİ HİSSETTİM
Özellikle üniversitelerden pek çok ödül aldınız. Ödül aldığınızda ne hissediyorsunuz?
- Üniversite öğrencileri tarafından ödüle layık görülmek çok güzel bir duygu. Mesela Hacettepe Üniversitesi’nde kendimi Tarkan gibi hissetmiştim. Rektörlük çalışanları, beni üniversitenin arka kapısından çıkarmaya çalıştı. Çünkü öğrenciler benimle fotoğraf çektirmek istiyordu. Ben de kimseyi kıramıyorum, ayrıca hoşuma da gidiyor. O yüzden üç saatte oradan zor çıktım. En sevdiğimiz ödüller, üniversitelerden aldığımız ödüller diyebilirim.
Siz spikerlerden hangisini izlemeyi seviyorsunuz?
- Evde, birkaç televizyon kanalını aynı anda izlemeyi sağlayan bir televizyon ünitesi var. Orada her haber programını izleyip notlar alıyoruz. Ama en keyifle izlediğim program, eğer bizim sabah verdiğimiz haberin aynısını vermiyorsa Mehmet Ali Birand’ın sunduğu ana haber bülteni oluyor. (Gülüyor) Onun yaptığı yorumlar için bile izlenir bence. Mehmet Ali Birand’ın bize öğreteceği daha çok şey var.

Haberin Devamı

O KIZIN ÖLÜMÜNDEN ÇOK ETKİLENDİK
Son 10 aydır aralıksız yayındasınız. Sunum yaparken en çok zorlandığınız haber hangisiydi, hatırlıyor musunuz?

- Sunarken gözyaşlarımı tutamadığım haberler oldu tabii. Mesela sınıfta ayakkabısıyla dalga geçilen bir kız, öğretmeninin çektiği video ile Türkiye’de ünlü olmuştu. Bir sabah o kızın soba zehirlenmesinden öldüğü haberini aldık. Psikolojimiz bozuldu. Çok etkilendik tabii ki. Depremde yaşananları sunmak da zordu. Her şehit haberinde de zorlanıyoruz muhakkak. Ama hepsi yaşamın içinde maalesef. Hepimizin başına gelen şeyler.

BİR CÜMLEM ETKİLEMİŞ
Bir köy kütüphanesi yaptırdık. O köydeki öğrencilerden biri İstanbul’a gelip bizi buldu ve yayında söylediğim bir cümle sayesinde kitapların müthiş
dünyasıyla tanıştığını anlattı. Bu tür geri dönüşler, çok hoşumuza gidiyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!