Çocuklar cenazeye gitmeli mi?

Şehit cenazelerinde yürekleri parçalayan görüntüler ortaya çıktı...

Haberin Devamı

Tabutların peşinden koşan çocuklar...

Şehit babacıklarına son kez el sallayan küçücük eller...

Kendini yere atan minikler...

Ne Başbakan ne Cumhurbaşkanı’nın tesellisi onların gözyaşlarını dindirmeye yeter...

O miniklerin görüntüleri Türkiye’nin hafızasına kazındı artık, unutmamız mümkün değil... Ama şu soruyu da sormak zorundayım;

Bu kadar küçük yaştaki çocuklar cenazeye götürülmeli mi?

İnanın bu sorunun yanıtı bende yok... Pedagoglar, psikologlar, uzmanlar bu sorunun yanıtını vermeli.

3-4 yaşındaki çocuklar duyguların tavan yaptığı bir cenaze töreninde, babalarının peşinde ne hisseder?

Orada bulunması mı doğru olan, bulunmaması mı? Babasını kaybettiği gerçeğiyle yüzleşmesi daha doğru olabilir...

Diğer tarafta cenaze töreninde bulunması, hayatı boyunca unutamayacağı bir travma olabilir...

Hangisi doğru?

Çocukların böyle bir cenaze töreninde bulunması mı, bulunmaması mı?

Aynı şey benim başıma gelse ne yapardım diye düşünüyorum.

Cenazeye götürür müyüm ufacık çocuğumu?

Yoksa bu manzaraya şahit olmasın diye evde yakınlarının yanında mı bırakırım?..

Bilmiyorum...

Bunun tek bir doğrusu olduğuna da inanmıyorum.

Sadece o çocuklara bakıp bakıp kahroluyorum...

Haberin Devamı

Yalandan tepki!

Bu kez de eczacılar ayağa kalktı; Umutsuz Ev Kadınları dizisinde kendilerinin kötü gösterildiğini söyleyerek dizinin yapımcısına ihtar çektiler...

Eskiden kızıyordum ama bunların reklam amaçlı hareketler olduğuna inanıyorum artık. Geçenlerde Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği de, Pis Yedili dizisinden şikayetçi olmuştu.

Özel okulları “paragöz” ve kötü gösteriyor diye...

Derneğin başkanıyla dizinin yapımcısı Gani Müjde’yi canlı yayında yan yana getirdim TV8’de...

“Buyurun kozlarınızı paylaşın” diye... Ne oldu dersiniz?

Canlı yayın sonunda öpüşerek ayrıldılar stüdyodan. Çünkü Özel Okullar Birliği Derneği’nin iddiası sağlam temellere oturmuyor.

Gani Müjde’nin özel okulları paragöz göstermediğini söylediği açıklamaları çok daha inandırıcı.

Şimdi Türk Eczacılar Birliği Başkanı’yla Umutsuz Ev Kadınları’nın yapımcısı Fatih Aksoy’u yan yana getirsem aynı şey olacağından eminim.
Çünkü dernekler, meslek birlikleri dizilerin çok konuşulduğunun farkında...

Yöneticileri de bir diziyle ilgili açıklamada bulundukları zaman gazetelere haber olacaklarını, derneklerinin gündeme geleceğini çok iyi biliyor artık.

Mesleki örgütlerin her şeyden nem kapan durumlarının altında yatan gerçek budur.

Bu yüzden bu tür ‘yalandan tepkilerin’ biteceğini falan beklemeyin...

Haberin Devamı

İyi filme salon var!

2 milyon dolara mâl olan “Ayaz” filmini yapımcısı yeterli salon bulamadığı için vizyondan çekti.

Bunu da gazetelere, tam sayfa ilan vererek duyurdu.

“Bu film sinema salonlarında gösterilmeyecektir” yazıyordu ilanda.

Filmin 2 milyon dolara çekildiği, 750 bin dolar reklam bütçesi olduğu yazıyordu açıklamada.

“2 Mart’ta bize verilen salon adedi 50’ydi, 23 Mart’ta yine 50 salonda kaldık, artış sağlanmadı” diyor...

Bu tarihlerde vizyonda “Fetih 1453” gibi sinema tarihinin en güçlü filmi var.

Salon sahipleri de seyircinin tercih ettiği bu filmi bırakıp başka bir filmi göstermek istemiyor.

Ya da 10 salonundan 8’ini gişesi garanti filme ayırıyor.

Çünkü çok gişe yapan film demek çok kâr demek salon sahipleri için...

Kâr yüzde 50 yüzde 50 çünkü...

“Ayaz” gibi filmler çok daha fazla salonda vizyona girmek isteyebilir.

İstedikleri salonu bulamayabilirler.

Ancak “Sümela’nın Şifresi” gibi çok taze bir örnek de var önümde...

Film ilk başta az sayıda kopyayla vizyona girdi, baktı ki ilgi görüyor, salon sahipleri anında kopya sayısını artırdı.

Sonunda 1 milyon 730 bin seyirciye ulaştı film.

Yani 50 kopyayla vizyona giren film bile seyirci tarafından beğeniliyorsa karşılığını buluyor.

Çağan Irmak’ın “Babam ve Oğlum”u da buna en iyi örnek değil mi?

Haberin Devamı

Yazık...

Hasan Şaş’ın elindeki kanı alnına sürüp, Fenerbahçe tribünlerinden atılan bir cisimle yaralandığı izlenimi yarattığı söyleniyor.

Hasan Şaş yanıt verdi:
“Benim böyle şeylere itibar etmeyeceğimi herkes bilir. Fatih Hoca’ya da yapılmış bir şey var ama biz üzerini kapatmaya çalıştık, ortam gerilsin
istemedik...”

Futbolda güzel biten bir derbiyi bile güzel güzel yaşamayı beceremiyoruz... 

Yazarın Tüm Yazıları