"Kadınlar ilişkiyi, erkekler gücünü kaybetmekten korkuyor"

Güncelleme Tarihi:

Kadınlar ilişkiyi, erkekler gücünü kaybetmekten korkuyor
Oluşturulma Tarihi: Mart 05, 2012 15:15

Son yıllarda tecavüzlerde artış var ve beraberinde gelen ölümler… Ve cinsellik üzerine eğitimler, toplumu bilinçlendirmek adına yapılan seminerler sayesinde insanlar yaşadıkları sorunlarını çok rahat dile getirir oldular…

Haberin Devamı

Bu haftaki röportaj konuğumuz Psikolog Soner Erol… Konumuz cinsel kimlik ve kimi zaman boşanmaya sebep olan cinsellik…

Soner Erol kimdir sizi biraz tanıyalım?

Adanalıyım… Hacettepe Üniversitesi mezunuyum. Mezuniyetten hemen sonra Adana Devlet Hastanesi’nde görev yapmaya başladım.Görevime başladıktan sonra da ilgi duyduğum alanlarda Türkiye’nin önde gelen kurumlarından, hocalarından eğitimler almaya başladım. Gerek teorik gerekse süpervizyon eğitimi. Süpervizyon ile ilgili eğitimler devam ediyor zaten mesleğe devam edildiği sürece gereken süreç.

Neden psikoloji okumak istediniz?

Ortaokuldan bu yana istediğim bir şeydi. İnsana dair bilgilere sahip oluyorsunuz, zihinsel işleyişe karşı fikir sahibi oluyorsunuz…

Haberin Devamı

Şunu merak etmişimdir hep, siz psikologlar her şeyi bilen, okuyan, gören kişilersiniz bizlerden 1-0 öndesiniz… Sahiden de öyle misiniz?

Aslında her şeyi bilen değil! Bu mesleği severek yapmak ve yapmamak çok önemli, ilgi alanınızın ne olduğu çok önemli… Psikolog denildiğinde genelde hasta tedavi eden, terapi yapan kişiler akla geliyor ama çok fazla alanı var. Endüstride, spor psikolojisinde... vs.

Sizin daha çok ilgilenmek istediğiniz hasta grupları hangileri?

Cinsel işlev bozuklukları ve cinsel sorunlar, depresyon, anksiyete bozukluklar (Panik bozukluk, sosyal fobi, obsesif-kompilsif bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu)

Psikoloğa gidelim diyoruz ama psikolog ayrı Psikiyatri ayrı. “Tedavi olmam lazım” dediğimizde hangisine gideceğimizin farkında mıyız?

Pek çok kişi bunun farkında değil.Psikologla, psikiyatrisi birbirine karıştırıyorlar.

Sizin sorunlarınız olduğunda ne yapıyorsunuz?

Birbirinden yardım alanlar var ya da sadece birine anlatıp rahatlayanlar…

“Kişi kendinin doktorudur” derler bu ne kadar doğru?

Her zaman doğru değil çünkü eğer ortada bir patoloji varsa mutlaka profesyonel bir yardıma başvurulmalı.

Neden?

Patolojik bir durum varsa ortada kişinin tek başına yapabileceği bir şey yok, yardım almak zorunda. Problem çözme, soru çözme becerisi gelişmiştir, yaşam olaylarıyla ilgili tabiki çözer o noktada sorun yok, kendi doktoru olabilir.

Haberin Devamı

Hiçbir problem yok gayet sağlıklı olunsa bile psikologlara gidilmeli mi?

Kişisel gelişim, objektif dinlenmek-anlaşılmak gibi nedenlerle tercih edilebilir. Mutlaka psikolojik sorun olmasına gerek yok.

Bölgede en çok karşılaşılan sorun ne?

İntihar girişimine kadar götüren depresyonlar, psikolojik kökenli bayılmalar. Özellikle Güney bölgesinde ve kırsal bölgelerde çok fazla…

Neden?

Bazı insanlar kendini olduğu gibi ifade edemeyebilir, bu durumda da bedeni onun yerine tepki veriyor olabilir, ayrıca beklediği hassasiyeti rahatsızlığı nedeniyle daha kolay elde ediyor olabilir.

Tecavüzlerin artması, suçların artmasının nedeni cinselliği tabu olarak görmenin bir sonucu mu?

Haberin Devamı

Cinsellik hala tabu evet ama tecavüzlerin sebebi tecavüz edenin kişilikleriyle ilgili, mağdurun giyimiyle tutumuyla değil. Artık nispeten tecavüze uğrayanların bunu daha sık adli vaka olarak bildirmeleri, daha fazla ifade edebilmeleri bize artış olduğunu düşündürebilir.

Öyle tabii ama şuan tecavüzden kaynaklı ölümler, öldürülmeler çok yaşanan durumlar!

Kadına şiddet evet son derecede arttı maalesef. Buradaki asıl mesele ne ona çok iyi bakmak lazım…

Bunun temelinde yine cinsel eğitimsizlik mi var?

Aynen öyle çünkü hakkında en çok düşünülen, en çok konuşulan ama en çok yanlış bilinen konu cinsellik… Bütün çatışma ve çelişkileri içinde barındırıyor.

Haberin Devamı

Milli Eğitimin kararıydı Cinsel Eğitim… Kaç yaşında bu eğitimler başlamalı? Bu tür suçların artması için neler yapılmalı?

Ortalama 5. Sınıfta başlanmalı ama verilecek eğitimin içeriği de çok önemli.
 

Kız öğrencilerle erkek öğrenciler ayrı ayrı mı yoksa bir aradayken mi bu eğitimler verilmeli?

Beraber verilmeli çünkü ayrı ayrı eğitim verildiğinde de üstü örtülü bir tabulaşma söz konusu. Yine bir “ayıp” durumu söz konusu olur.

İnsanlarda Batılaşıyoruz korkusundan dolayı mı çok gündeme gelemiyor bu konular. Müslüman ülkeyiz buna uyarlayıp da mı verilmeli bu eğitimler?

Cinsel eğitim bilimsel veriler çerçevesinde çocuğun anlayabileceği düzeyde verilmeli. Bu başarıldığında pek çok problem tamamen ortadan kalkar zaten. Bize başvuranların birçoğu işin doğrusunu öğrendiğinde cinsel terapiye ihtiyaç kalmadan sorunlarını çözmüş oluyorlar. Cinsel sorunların temelinde eksik ve yanlış bilgi ve inanışlar yatıyor; Mesela, sevişmeyi kadın başlatırsa ahlaksızdır ya da bir erkek her an her kadın için seks yapmaya hazır olmalıdır gibi.

Haberin Devamı

Bu tip açıklamaların, bilgilerin gündemde olması cinsel sorun yaşayan çiftler ya da kişilerin bu tip merkezlerde artışı sağlanıyor mu?

Sağlanıyor tabi çünkü insanlar artık bunun bir rahatsızlık olduğunu anlıyorlar.

 

Yani “Bu konuşuluyorsa artık demek ki gitmek yardım almak lazım” gibi mi düşünülüyor?

Tabii… Farkındalık oluşuyor, güven oluşuyor ve onun çözümünün olduğunu öğreniyor.

Cinsel bozukluklar nedir, önce bir bunu kısaca bize anlatır mısınız?

Seksin 4 aşaması var. Daha kritik olan ilk üç aşaması istek, uyarılma orgazm… İlk üç evrede herhangi bir durumda problem çıktığında kişi ya da çift olarak her ikisi birden rahatsızsa o zaman yardıma başvuruyorlar.Bölgemizde cinsel isteksizlik ve vajinusmus çok yaygın. Erkekler de erken boşalma yaygın. Ki Türk kadının en büyük problemlerinden biri vajinusmus… Batıda çok az durumlarda ülke araştırmalarımda Kanada’da bu durum %1 buçuk 2 oranındayken biz de %15-20’lerde ki bu da ifade edilen oran, bilmediklerimizi de katarsak bu oran artar.

Vajinusmus sorunu daha çok kimlerde yaşanıyor, sebepleri neler?

En baştan beri cinsellik hakkında son derece kapalı yetiştirilme, yanlış bilgilerin verilmesinden kaynaklı. Cinsel organın kapalı bir perde olduğunu zannediyor insanlar, kızlık zarını… Ve ilk beraberlikte çok facia şeyler olacağını zannediyorlar çünkü duydukları, anlatılanlar bu şekilde. Kanama olmadığında bilmiyorlar esnek olabilir ya da doğuştan olmayabilir. Bunların kaygılarıyla büyüdükleri için ilk gecede de ne olacaklarını bilmediklerinden dolayı korkuyla bunlar yaşanıyor.

Hep kadınların cinsel problemleri konuşuldu, bilindi. Erkekler ne durumda?

Erkekler aslında daha vahim durumda! Çünkü sosyokültürel olarak bir baskı zaten üzerlerinde var… Mesela her zaman her kadın için seks yapmaya hazır olmalı gibi bir beklenti oluşturuluyor ve herhangi bir cinsel sıkıntı yaşadığında onun zayıflık, güçlük göstergesi olduğunu algılıyor insanlar. Bir yazıda okumuştum ve çok güzel bir sözdü “kadınlar ilişkiyi kaybetmekten, erkekler gücünü kaybetmekten korkuyor” cinsellik erkekler için bir güç göstergesi.

Neden bu böyledir peki?

Cinselliğin hem eksik hem yanlış bilinmesinden… Mesela erkekler ilk deneyimini genelev, pornolar ve dergilerden öğreniyor ve bu konuda çok yalan söylüyorlar. Şu kadar saatte şu kadar kez beraber olduk diyorlar, onu dinleyen diğer erkek de “Bende bu olamadığına göre demek ki bir sorun var” diyor.

Problemi olduğunu bilip de ailesinden çekindiği için yani “Ailem ne der?” gibi düşüncelerden dolayı yardım alamayanlar ne durumda?

Evet, ailesi ve sosyal çevresi... Bu adam evlenmeye kalktığında ailesinin dışında sosyal çevresi de durumu olduğundan farklı algılayıp “Bu çocuk problemli” diyebilir.

Peki, bir anne ve babanın çocuklarının cinsel kimliğinin oluşumundaki rolü ne?

Cinsel kimlik dediğimiz şey sahip olduğu biyolojik cinsiyetin dışında kendisini nasıl hissettiği yani biyolojik olarak kadın olabilir ama kadına ilgi duyabilir ya da tam tersi biyolojik olarak erkek olabilir ve erkeğe ihtiyaç duyabilir. Burada cinsel yönelim bir tercih değil, bilinçli bir tercih değil. Bu cinsel yönelimdir…

Bu bir sorun mu?

Hastalık değil… Sadece tek sorun olan şey kişinin bu durumdan rahatsızlık duyması. Piyasada bazıları onarım terapileri yapmaya çalışıyor, cinsel yönelimlerini değiştirmek için çeşitli uygulamalar filan yapmaya çalışıyorlar ama kalıcı ve etkili sonuç alınmıyor. Çünkü bu bozukluk ya da hastalık değil ve 1970’li yıllardan beri hastalık olmaktan çıkarıldı, tanı kitabımız da yok.

Çözümü yoksa ne yapılabilir?

Sadece kabullenmesini sağlayabilirsiniz, daha verimli bir cinsel ve sosyal hayatının olmasını sağlayabilirsiniz terapi ile ama cinsel yönelimini değiştiremezsiniz.

Ama şöyle bir şey var, ailede kadın çoksa ve 5 çocuklu ailenin en küçük çocuğu sadece erkek ise sanki o ortamda büyüyen erkek çocuklarında bu durum yaşanıyor gibi. Ablalar süsleniyor ve o da ona özeniyor…

Cinsel yöneliminde bunun katkısı olmaz ama her toplumda erkeğin ve kadının rolleriyle ilgili oluşmuş davranışlar var ya o rollerde işte erkek ablalarını örnek aldığı için Türk yapısında feminen davranabilir ama bu onun cinsel yönelimiyle ilgili değil.

Cinsel kimlikte bir özentilik söz konusu değil yani?

Tabii ki değil. Belirli yaştan sonra bunu kişi yaşamaya başlıyorsa işte o an kimliğini kabullenmeye başlamış demektir.

Aileler bu durumla karşılaştığında ne yapmalı? Kadınlar da bu çok dile getirilmiyor ama erkekler de yaşandığında aileler için daha vahim bir durum…

Aile bir kere bunun değiştirilemez ve kişinin kendi seçimiyle alakalı kontrollü olmadığını kabul etmesi gerekiyor. Söylediğiniz şey çok doğru bir kız evlat erkek gibi davranıyorsa hatta bu ödüllendiriliyor “bravo erkek gibi kız, delikanlı kız” deniliyor ama erkek biraz feminen olduğunda, eşcinsel ise bu çok ayıp, reddedilmesi ve saklanması gereken bir durum gibi algılanır.

Böyle problemi olanlar geliyor mu?

Çok sık gelinmiyor, saklanması gerektiği düşünüyor. Bir yıl içerisinde bana başvuran kişi sayısı 5-6 taneyi geçmez.

Özellikle bu konular için de bir eğitim verilmeli mi? Mesela daha çok ebeveynlere…

Ailelere eğitim verilmesi gerekiyor ama inanç dediğimiz şey o kadar güçlüdür ki çok kolay değiştirilebilir bir şey değil fakat yine de eğitimlerin verilmesi yararlıdır, farkındalık oluşturulmuş olur.

Cinsel eğitimlerin artması zor mu?

Muhafazakar bir toplum olduğumuz için zor gibi.

Cinsel isteksizliğin nedeni baskılardan mı yoksa çiftlerin uyumsuzluğundan mı kaynaklı?

Kadın cinselliği algılamasının dışında partneriyle olan ilişkisi ve partnerini nasıl algıladığı, cinselliği nasıl algıladığı önemli. Biliyorsunuz zorla evlendirilmeler, hijyen gibi faktörler de çok önemli ve doğal kendiliğinden gelişen problemler.

Peki, bazı kişilerde istenilmeyen evliliklerden kaynaklı yaşanan sorunlar dedik... Ya birbirlerinden çok hoşlanan, tenler de uyumlu ama yine sorun yaşanmıyor mu? Yok mu böyle?

O zaman cinsel isteksizlikten çıkıyor orgazm sorununa geliyor ve orgazm çok karışık bir konu, insanlar onun hakkında çok detaylı şeyler bilmiyorlar ve bildikleri de çoğu yanlış şeyler. Kadın orgazmı ulaşılamaz filan sanıyor mesela Fransızlar “Küçük ölüm” diyorlar… Kadın orgazm olduğunda kontrolünü kaybetmekten korkuyor, orgazm sırasında yaşadığı kasılmalar onu korkutuyor olabilir. Bir de hani bizim toplumda “Uslu kız” kavramı var ya hani orgazm sırasında yaşayacağı durumda eşinin kendisini farklı alacağı düşüncesinden dolayı kendini kasıyor bu da bu sorunlara neden olabiliyor.

Erkeklerin bu noktada rolü ne?

Bakın bir insan düşünün eşine iç çamaşırı alırken standart bir şeyler alırken ama sevgilisinin daha frapan iç çamaşırları giymesini tercih ediyor. Biliyorsun “Evlenilecek kadın var, eğlenilecek kadın var” mantığı maalesef hala devam ediyor.

Özellikle evlilik öncesi nasıl bir proje yapılmalıdır ki çok sağlam bir evlilik yapılabilsin?

Bana göre “Evlilik Okulları” olması gerekiyor ve özellikle cinsel eğitimin üzerinde durularak bir şeyler yapılmalıdır. Kendi adıma planladığım bir şey bu. 4haftalık süreç ama sadece cinsellikten ibaret değil… İletişim kurma, evlilikten beklentileri, eş seçimi gibi kapsamlı bir eğitim olmalı.

Kadınların cinselliği fark etmesi ve erkeğin?

Kadının cinselliği fark etmesi bastırmak zorunda olduğunu anladığı zaman başlıyor…Mesela “hadi oğlum amcana pipini göster” diyorlar ama hiç duydunuz mu “Hadi kızım aç göster!” denildiğini?

Hani eğitime dayanıyoruz yine ama sosyokültürel seviyesi yüksek insanlarda da bu yaşanmıyor mu?

Bu tür durumlarda akademik eğitimlerin çok önemi yok, insan yaşamıyla alakalı bir durum. Hani vajinusmus eğitim seviyesi düşük insanlarda olmuyor, işin de aktif, başarılı insanların da yaşadığı bir durum bu.

Bir cinsel sorun söz konusuysa ve bastırılıp susma sonucunda ne gibi sonuçları beraberinde doğurur?

Yaşam kalitesi düşer! Kişiler arası ilişkilerinde aksamalar olabilir dolaylı olarak. Depresif belirtiler gelişebilir…

Son olarak eklemek istedikleriniz?

Cinsel işlev bozuklukları aslında kısa zamanda doğru bir tedavi ile düzelebilecek rahatsızlıklar. Kimse bastırmasın ya da saklamaya gizlemeye çalışmasın yardım alsınlar. Bir takım ilkel yöntemlerden uzak dursunlar. Bakın bazı vajinusmus hastalar anestezi altında cinsel birleşmeye gelebiliyor ya da başka türlü şekilde yaşayabiliyorlar bunlar kalıcı çözümler değil.

dsedefoglu@hurriyet.com.tr 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!