Okullarımız Yıkılmasın

Güncelleme Tarihi:

Okullarımız Yıkılmasın
Oluşturulma Tarihi: Şubat 04, 2004 17:50

Okullarımız Yıkılmasın diyerek çıktık yola. Konya’da yaşanan faciayı gazetelerden okuyorum da, bir kere daha dehşete kapılıyorum ve bir kere daha okullarımıza el atarak ne kadar doğru ve önemli bir iş yaptığımıza inanıyorum. (SONUNA KADAR OKUYUN, BU YAZI ÇOCUKLARIMIZIN HAYAT HAKKINDAN BAHSEDİYOR.)

Haberin Devamı

Konya’da bir çok insana, çoluk çocuğa mezar olan apartmanın yıkılışı, inşallah Sabah’ın manşetindeki gibi “BİR ZİHNİYETİN ÇÖKÜŞÜ” olsun!

Tamam, yine müteahhidin peşine düşelim, eğer demirden, çimentodan çalmışsa, hukukten linç edelim onu da, tek suçlunun müteahhit olmadığını unutmayalım.

Bu insanlar “çarpık bir zihniyetin” kurbanları.

Ve katilleri, bu çürük binayı inşa eden müteahhit, altına imza atan mimar ve mühendis, rüşvet yiyip ruhsat veren belediye, “bir şey olmaz” diyen kat malikleri... yani BİZLER.

Suçlu, bizim KAFAMIZ!

Görüyorsunuz, artık depreme, tabii afete bile ihtiyacımız yok.

Durup dururken binalarımızı yıkmayı, altında kalıp ölmeyi başarıyoruz...

İnşallah, Konya’da çöken bu ilkellik, bu zihniyet olsun!

*

Peki çaresiz miyiz?

Asla...

İşte ispatı:

Haberin Devamı

Böyle bir vesile olmasını istemezdim, ama size söz verdiğim gibi “Okullarımız Yıkılmasın Kampanyası” ile ilgili kısa raporumu sunayım size.

1 Mayıs 2003’te Bingöl’de deprem oldu. Çeltiksuyu İlköğretim Bölge Okulu tıpkı Konya’daki gibi, iskambil kağıdı gibi yıkıldı. Seksen dört çocuğumuz ve bir öğretmen duvarların altında ezildi, beton tozunda boğuldu...

Hürriyet gazetesi derhal bir kampanya başlattı : Okullarımız Yıkılmasın!

Hürriyet 500 milyar, Aydın Doğan Vakfı 500 milyar, Millî Eğitim Vakfı (MEV) 100 milyar (ardından 150 daha) koydu, vatandaşlar, kurum ve kuruluşlar, kimi 5 milyon kimi 50 milyar... toplam 2,6 trilyonluk bir fon emanet ettiler bize.

Hürriyet, MEV, Boğaziçi Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi, İTÜ, ODTÜ, Yıldız Teknik Üniversitesi kolları sıvadık.

“Okullarımız Yıkılmasın” dedik ama, Türkiye’de 60 bin okul var, bu 100 bin kadar bina demek...

Paniğe gerek yok, dedik, metodik bir çalışmayla bir ucundan tutarız, imkansız diye herkesin eli kolu bağlı seyrettiği bu meselenin bir köşesinden gedik açarız. Yol açarız...

İlk hedef olarak, en büyük tehlikeye maruz Birinci Deprem Kuşağı’nı, yani 30 ili seçtik. Ardından, (çocukların 8 saat yerine 24 saat okulda deprem riskine maruz kaldıkları) yatılı ve pansiyonlu bölge okullarını seçtik. Bu, 190 YİBO ve PİO demekti, bine yakın bina...

Haberin Devamı

Bize bir görev (okullarımızın depreme dayanıklılığının ölçülmesi ve güçlendirilmesi gerekenlerin projelerinin yapılması) ve bunun için bir meblağ (2,6 trilyon) verilmişti. Bu kaynakla bu görevi en iyi şekilde yerine getirecektik.

Getirdik Allah’a şükür!

MEV, yazışmaları, muhasebeyi mükemmelen götürdü (Yönetim Kurulu Başkanı Cemil Çetin ve Genel Müdür Hüseyin Gül’e teşekkürler. Zaten uluslararası denetim şirketi Ernst & Young da – ücret almadan – denetimini yaptı, bize aferin dedi!), üniversitelerimiz, rektörlerimiz, hocalarımız olmasaydı, bu proje sonuna getirilemezdi. (Özellikle sonuna kadar bizimle olan ve insan üstü bir çaba ve beceri gösteren hocalarıma, Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu, Prof. Dr. Zekeriya Polat ve Prof. Dr. Cengiz Dündar’a şükranlarımı sunuyorum. Aynı şekilde projeye çeşitli safhalarda  katkıları olan Prof. Dr. Ahmet Sağlamer, Prof. Dr. Hasan Boduroğlu, Prof. Dr. Kutay Özaydın, Prof. Dr. Mustafa Erdik, Prof. Dr. Nuray Aydınoğlu’na da sonsuz teşekkürler.) Herkes gönülden, büyük bir fedaraklıkla çalıştı. Saha çalışmalarını yürüten proje müşavirleri Prota, Promer-Artı ortak girişimi ve Üçer-Kayhan ortak girişimi, kontrol müşaviri İnş.Yük.Müh. Kemal Türkarslan... Birer “Gönüllü kuruluş” gibi hizmet ettiler.

Haberin Devamı

Ve bu proje için bize emanet edilen 2,625 trilyon lirayı en iyi şekilde kullandık. Hem denetimlerimizi ve projelerimizi dünya standartlarında, kaliteden taviz vermeden yürüttük, hem de (Bayandırlık Bakanlığı’nın İstanbul’da uyguladığı birim fiyatlarıyla hesaplarsak) 7,3 trilyon liralık iş yaptık. Bizim Van’da, Hakkari’de, Bingöl’de, yani “uzakta ve zor şartlarda” yüksek masraflarla çalıştığımız dikkate alınırsa, 2,625 trilyon lirayla, neresinden baksanız 10 trilyonluk iş kotardık.

Hocalarımızın ve firmaların özverisi ve verimliliği sayesinde!

16 ilde, 130 okula ait 767 binayı tek tek denetledik.

1.058.647 m2 inşaatı elden geçirdik.

Ve, Hürriyet’te okumuşsunuzdur, raporumuzu Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik’e teslim ettik. (Güçlendirilmesi gereken binaların projelerini de mart ayı içinde teslim edeceğiz.)

Haberin Devamı

Bakan Bey bize müjdeyi verdi: “Okullarımızın güçlendirilmesi için bütçeye 85 trilyon lira koyduk. Yani Okullarımız Yıkılmasın Kampanyası çerçevesinde güçlendirilmesi gereken binalar için kaynak hazır. Söz konusu okullar 2004/2005 eğitim yılına hazır olaçak. Acil önlemleri de en kısa sürede alacağız.”

Biz de Okullarımız Yıkılmasın Yardım Yürütme ve Denetleme Kurulu olarak, MEB’in yapacağı çalışmaların takipçisi ve denetleyicisi olacağız.

Ha, bu arada 190 okul demiştik, bakiye 60 okulu da unutmadık tabii. Sıra şimdi bu okullarda.

Onlar da bizim çocuğumuz.

Hürriyet verdiği sözü tuttu, tutacak.

*

Bu ekip çalışmasındaki başarıda beni en çok sevindiren nedir, diye sorarsanız, arz edeyim:

Haberin Devamı

(1) Karşımızdaki sorun o kadar büyük ki, neresinden tutacağımızı bilemiyoruz! diyen zihniyet artık aşılmıştır. Biz bir ucundan tuttuk, tuttuk mu bırakmayız. Herkesi., sorumlu herkesi, kalan okullara, yurtlara, üniversitelere, hastanelere sahip çıkmaya davet ediyoruz.

(2) Çünkü biz mükemmel bir model oluşturduk, test ettik ve başardık. Bu modeli gönüllü kuruluşların emrine sunmaya hazırız.

(3) “Türkler bir araya gelip bir işi beceremezler!” deriz hep.Becerirler. Hem en zor işi, en iyi şekilde yaparlar. Buyrun, bir gazete, bir vakıf, üniversiteler ve MEB, elele verdik, imkansız denileni başardık. Umutsuzluğu yıktık.

*

HÜRRİYET’İN ALKIŞLANACAK TUTUMU VE DURUŞU

Bu arada bir özel teşekkür de benim kendi gazeteme, Hürriyet’e: Hürriyet yönetimi bu kampanyayı daha ilk gününden bir “sosyal sorumluluk projesi” olarak benimsedi, asla çocuklarımızın güvenliğinin, Bingöl’de yaşanan deprem faciasının üzerinden prim yapmaya, şov yapmaya, kampanyayı bir promosyona çevirmeye çalışmadı. Aksine bize, en umutsuz anlarımızda bile, “Merak etme Serdar, ben senden gösteri değil, Türkiye’nin en önemli sorunlarından birine kalıcı bir çare istiyorum, arkandayım” sözlerini işittik hep.

Hürriyet büyüklüğünü gösterdi.

Kampanyanın koordinatörü olarak gazeteme bu tutumu ve bu duruşu için teşekkür ediyorum.

Yani...

Bingöl’de, Van’da, Muş’ta, Bitlis, Siirt, Hakkari, Malatya, Maraş’ta ve Türkiye’nin diğer birçok ilinde, analarının babalarının “Önce Allah’a, sonra size emanet” diye devlet yatılı okullarına getirip teslim ettiği, badem gözlü oğullarımız, dünya güzeli kızlarımız ÖLMESİNLER diye, canını dişine takıp bizimle olan herkese sonsuz teşekkürler!

Ve siz HÜRRİYET okurlarına SONSUZ teşekkürler!



Not: Adını istemeden unuttuğum varsa, heyecanıma verin, beni affedin ne olur!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!