Zor bir hayattan 20 yıllık mısralar

Güncelleme Tarihi:

Zor bir hayattan 20 yıllık mısralar
Oluşturulma Tarihi: Şubat 18, 2012 00:00

Mete Özgencil Tarkan’dan, Nilüfer’e Hande Yener’den Candan Erçetin’e kadar birçok isimle çalıştı. Sayısız beste yaptı, söz yazdı ve klip çekti. Bir süredir sesi soluğu çıkmıyordu. Şimdi hayatının bir bölümünü ‘Zoranahtarı’ kitabında topladı. Lirik biyografi türündeki kitaptan kızgın bir röportaj çıktı.

Haberin Devamı

- Uzun zamandır sizi basında ve ekranlar göremiyoruz. Neden?
- Siz gelmezseniz kendimi nasıl göstereceğim! İş olarak varım ama işlerimin konuşulması açısından yokum. Bazı işler için sus komutu verilir ya, öyle herhalde...

- Peki bunun nedeni durgun işler yapmanız olabilir mi?
- Hande Yener’le çalışmamız oldu. Hepsi grubunun çıkış albümünde beş şarkı var. Bunlar durgunsa öyle diyelim! Bunda bence hepimizin bildiği ve konuşmadığımız başka şeyler var. Bir dönem kliplerin altına yönetmen adı yazılıyordu. 2003 civarı onlar kalktı. İnsanlar kimin ne yaptığını nereden bilsin?

- Peki bu lirik biyografi fikri nereden çıktı?
- Kağıtlara yazdıklarım birikti. Belki sevgilimin ölümünden sonra yazılanların da ölmesine izin vermek istemedim. Kavramların iyice işinin boşaldığı, kelimelerin konuşmaya yetmez hale geldiği bir zamanda bulduğum cümleler birtakım akılları açar diye düşündüm. Ben yazdım, Murat Savaşkan kitap için çizdi.

Haberin Devamı

- Kitabın arka kapağındaki “Seni ölene kadar sevdim şimdi sonsuza kadar” sözü ölen sevgilinize mi?
- Evet, 2009’da kaybettiğim sevgilime. Onu beyin tümörü sonucu kaybettim. Ama bunu paylaşmak istemiyorum. ‘Paylaşılmıyor Hüzün’ diye bir söz yazmıştım zaten.

- Biyografiniz neden 1992’den başlıyor?
- Tam bir biyografi kitabı beklemeyin diye başına lirik ekledim. Bilgiyle değil duyguyla not alınmış bir biyografi bu. Aslında adı da ‘Zoranahtarı’ değil ‘Cehennem’ olacaktı. Cennet olması için herkesin mutlu olması gerekmez mi? Birbirleriyle durmadan savaşan, çocuklarını orada burada öldüren... Ölürse üzülen, ölmezse yine üzülen bir yere cennet mi demem lazım?

- Kitapta hep anneniz var... Annenizle ilişkiniz nasıl?
- Zor. Sorguladığınız her şey zor. Babamla ilişkim çok mu kolay sanki? Annem ve babam ben 12 günlükken ayrılmış. Yedi kere görüştük. En son 25 yaşımda gördüm. Birbirimizi tanıma şansınız kaçırdık. “Kimse kimsenin hayatını sarsmasın” dedik. Zaten bir baba-oğul ilişkisi o yaştan sonra sıfırdan başlamıyor. Ayrıca kitaba koymadığım şeyleri soruyorsun...

- E konuyu siz açtınız da ondan...
- Bu kitap başıma ne geldi değil, onu nasıl idare ettim üzerine. Birebir biyografi yazacak kadar kendimi önemsemiyorum.

Haberin Devamı

- Aşk ne kadar var kitapta?
- Aşkı hayatımda yaşayan biriyim. Sözde ve yazıda aşktan bahsetmiyorum. Aşk acıtmaz aşık acıtır.

- Terk edildiğinde aşk acısı çekmez mi insan?
- Allah Allah ne alakası var! Terk edilmek gibi Arabesk gibi bir kavram insanoğluna hakaret. Ben daha ilk sevgilimden ayrılmadım. Terk edilmek için gecikmek lazım. Aşkın içine giremeyecek bir kavram. Aşk terk edilebilir mi? Ancak iki insan aşk varken “Biz bu kadarını mı becerebiliyoruz” deyip birbirilerini haksızlık yapmamak için el sıkışır ve hayatına devam eder. Ayrılsan dahi uzaktan birbirini kollarsın.

- “İlk sevgilimden hala ayrılmadım” diyorsunuz. Bir kalbe kaç aşk sığar?
- Hafıza kartı yanana kadar sığar. Ben çok aşık oldum.

Haberin Devamı

Ahlaki travestiliği anlamıyorum

O MEKTUP

- Teoman’ın müziği bırakması sizi çok mu üzdü de Facebook’tan uzun bir mektup yazdınız?
- Müziğin bırakılacak bir şey olduğuna inanmıyorum, açıkça söylemek istediğim için orada paylaştım.

- Mektupta “Eurovision’da birinciliği alan Pentagram” diyorsunuz. Demir Demirkan’ı mı kastediyorsunuz?
- “Sistemden bu kadar ayrı duruyorum” derken sistem yarışmasına girmeyi nasıl anlıyoruz? Bu ahlaki travestiliği anlamıyorum. Hamamda kıvranan üç kız, “Bende her yol var” lafını ülkesinde de söylemeli. Neden Türkçe söyleyemiyor? İngilizce kimse anlamıyor diye mi?

- Soruma cevap alamadım ama aynı mektuptan devam edelim... “10 yıldır şarkılarımı söyleyen ve adımı anmayan biri var” diyorsunuz. Kim o?
- Gazeteci olarak bunu sormak için geç kalmış olursun. 12 sene öncesi, bayat bir muhabbet olmaz mı?

Haberin Devamı

- Sizinle ilk röportajım... Ayrıca mektubu yeni yazmışsınız. Candan Erçetin’den bahsettiğinizi biliyorum, size söyletmek istiyorum...
- Mektubu sana yazmadım Facebook’ta yazdım.

- Küslüğünüz devam ediyor mu?
- Yapılmış sözleşmeler feshedildiğinde küser misiniz? Firmalar birbirine küser mi?

- Arkadaşlığınız devam ediyor mu? Arar mı sizi?
- Arkadaşlık zaman içinde olur. Her yan yana durana arkadaş denmez.

- “Kayahan gibi şarkılarımı yasaklamadım” lafınız da var...
- Kimden yasaklayacağım? Halktan mı? Onları insanlar dinlesin diye yazdım. Yasaklamıyorum, bak görüyoruz kaç senedir tenezzül ediyor.

Müstehcen yapacaksın zorla beni

- Sizden ücretini ödeyen herkes şarkı alır mı yoksa arkadaşlık mı kurmalı?
- Mümkünse arkadaşlık kurmayalım. Herkese şarkı veremem. Şarkım ve derdimin karşımdakine yakışması gerekiyor. Önemli olan üzerinde sakil durmaması.

Haberin Devamı

- Şarkılar içinde en özel olan hangisi, hepsi çocuklarınız gibi mi?
- Müstehcen yapacaksın zorla beni. İnsan birinin ağzına hiç çocuğunu verir mi? Sakız mı benim çocuğum? Çocuk verecek kadar şahane bir dünyaya gelmedim. Bu dünya benim çocuğumu hak etmiyor.

- 2001’de albüm yaptınız. Şarkı söylemeniz eleştirildiği için mi bıraktınız?
- Öyle mi? Ben sessizlik duymuştum. Ben o albümde şarkı söylemiş miyim sence?

- Söylemediniz de konuştunuz diyelim o zaman...
- Eee ne bu soru mu şimdi?

- Sonuçta bir albüm...
- Allah Allah, ciddi olduğuna inanmıyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!