Dolmabahçe’deki asker

Tamam hayatın her alanında sivilleşelim, asker sadece kışlada işini yapsın, milletin iradesi olan Meclis’te de asker nöbet tutmasın...

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55ea25ccf018fbb8f86e1fbb

Bunların hepsine alkış.
Geçen hafta Meclis’te asker yerini polise bıraktı, şimdi sırada Dolmabahçe var.
Oradaki asker de yerini polise bırakacak.
İşte benim buna itirazım var.
Oradaki askerin çakı gibi duruşu, nöbet değişim merasimi, gözünü bile kırpmadan Ata’sına duyduğu saygı hepsi ama hepsi ‘militarizmin’ ötesinde bir anlam taşır.
Karda, kışta, güneşin altında, kendisine numara çeken ziyaretçilere en ufak bir tebessüm bile etmeden nöbet tutar oradaki asker...
O askere dokunmayın.
Bakın Atina’da Syntagma Meydanı’ndaki Yunanistan Parlamentosu’nun önünde, Meçhul Asker Antı’nın başında Evzon askeri 100 yıldır nöbet tutar.
400 yılık Osmanlı egemenliğini unutturmayan 40 pileli etekleriyle ağır ağır nöbet değiştirmeleri bir ritüeldir.
Kimse de sivilleşelim diye, parlamentonun önünde ne işi var askerlerin demiyor, Evzon askerini oradan çekmeyi düşünmüyor.
Dolmabahçe’deki askerin çakı gibi durması da, nöbet değiştirmesi de, bir başka askerin gelip nöbet tutan arkadaşının duruşunu, kılığını kıyafetini düzeltmesi de, 10 Kasım’da gözünden süzülen yaş da çok ama çok önemlidir...
Semboliktir...
Sembolik değerlere de sahip çıkılmalıdır.
Bu yüzden her alanda sivilleşmeyi, askerin Meclis’ten çekilmesini alkışlayan ben, Dolmabahçe’den askerin çekilmesini hüzünle karşılıyorum...

Haberin Devamı

Olmamış!

Levent Yüksel’in surat yara bere, eller kan revan içinde son fotoğrafını gördüm...
Mehmet Turgut ekolünün böyle olumsuz yan etkisi olacağı belliydi.
“Lie to Me” dizisinde Dr. Cal Lightman’ı canlandırması istenmiş Levent Yüksel’den...
O da iki yumruğunu objektife uzatıp, sol göz kapanmış, burun yaralı şekilde poz vermiş.
Başlıkta şu şekilde: “Hiç rol yapamayan biriyim.”
Doğruyu söylemiş Levent...
Dr. Cal Lightman rolünü de yapamamış.
Bu fotoğraf olmamış!

Dünyanın bütün radyoları

Bu ara dünya radyolarına kafayı sardım...
Tunein diye bir program var, akıllı telefonlar için.
Tavsiye ederim, mutlaka indirin...
Dünyanın bütün ülkelerinden binlerce radyo istasyonu elinizin altında...
İstediğinizi seçiyorsunuz, anında canlı yayın.
Kanada’dan Rusya’ya, Şili’den Hawaii’ye...
Avustralya’da akşam trafik saatinde neler oluyor, Los Angeles güne nasıl başlıyor.
Uzakdoğu radyolarına da bağlanıyorum, Afrika radyolarına da...
Kenya’da DJ bir şeyler anlatıyor.
Japonya’da telefon bağlantılarında çok eğleniyorlar.
Hindistan’da alışık ezgiler...
Dünyanın hiç bilmediğim dillerinde, hiç bilmediğim şarkılar dinliyorum.
Anladığım tek şey hepsi yeni yılı kutluyor ve bütün radyocular eğleniyor.
Ben dünyanın üzerinde oradan oraya zıplarken...
İnsanın içini garip bir yaşama sevinci kaplıyor...

Haberin Devamı

Birkaç not...

/images/100/0x0/55ea25ccf018fbb8f86e1fbd

- Şirinler filminin çekildiği İspanyol köyü, film için maviye boyanan evlerinin rengini değiştirmek istemiyormuş artık. Köy turist akınına uğradığı için. Hepimiz Şirinler’iz..
- Hülya Avşar “Mamografi çektirmeye gittim, hadi kadınlar siz de gidin” dese bu kadar konuşulur muydu? Hâlâ tanımadınız mı? Avşar provokatördür!
- Anında bel altına inen Tuba Ünsal-Şirin Ediger tartışmasının öğrettiği: Gereksiz polemikler istemiyorsan Twitter’dan uzak dur!
- Mehmet Ali Erbil, görüntülendiği kızlar için, “Onlar yabancı değil Vanlı. Bize geldiler yedirdik, içirdik, giydirdik şimdi de yolcu ediyoruz” lafını söylemediğini açıkladı. Suçlu yine medya desenize!..

Yazarın Tüm Yazıları