‘Sır’ra gözaltı

Güncelleme Tarihi:

‘Sır’ra gözaltı
Oluşturulma Tarihi: Kasım 30, 2011 00:00

MİT ve Emniyet’in önemli operasyonlarda kilit rol oynayan Tarık Ümit, 2 Mart 1995’te Erenköy Divan Pastanesi’nde özel harekâtçı polisler Ziya Bandırmalıoğlu ve Ayhan Akça tarafından gözaltına alındıktan sonra kayıplara karıştı.

Haberin Devamı

Ümit’e ait 34 ZU 478 sahte plakalı Kırmızı Chevrolet marka otomobil, 6 Mart 1995’te İstanbul Silivri yakınlarında jandarma bölgesinde terk edilmiş olarak bulundu. Aradan geçen süreçte Ümit’in akıbeti ile ilgili onlarca senaryo üretildi, ancak olay aydınlatılamadı. 1978’de MİT’te çalışmaya başlayan Ümit, özellikle yeraltı dünyasından sağladığı istihbaratlarla 1984’teki Babalar Operasyonu’nda görev aldı. Mehmet Eymür ve ekibince yazılan ünlü MİT raporunun hazırlanmasında da o vardı. 1994’te Korkut Eken aracılığıyla Mehmet Ağar’la tanıştı. Susurluk sürecinde İbrahim Şahin ve Veli Küçük ekibiyle çalıştı. Tarık Ümit’in kaçırılması ile ilgili olarak eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür de Ergenekon soruşturmasında ifade verdi.

MEHMET EYMÜR BÖYLE GÖRÜNTÜLENDİ / WEB TV

3. iddianamede 

3’üncü iddianemede yer verilen ifadesinde Eymür, Ümit olayı ile ilgili şu bilgileri verdi: “Tarık Ümit kaçırıldığında, İstanbul Jandarma İstihbarat’ta çalışan Astsubay Seyit Ahmet Altuntaş soruşturmayla ilgili MİT görevlileri ile de görüşmek suretiyle epey yol aldı. Hatta aldığı bilgiler ışığında polis memuru Ziya Bandırmalıoğlu ve Ayhan Akça’nın ifadelerine başvurmak istedi, ancak konu İbrahim Şahin’e intikal etti. Hatta Altuntaş, Şahin’e kendisinin de ifade vermesi gerektiğini söyledi. Bunu bizzat Şahin’den duydum. Ancak Şahin kendisine Ümit’in kaçırılması ile alakalı herhangi bir şey söylemedi. Soruşturmayı yürüten Altuntaş, Diyarbakır’a tayin edildi, daha sonra da Giresun ilinde Bölge Komutanı olan Veli Küçük’ün emrine atandı. Tarık Ümit’i Divan Pastanesi’nden alıp götüren kişilerden bir tanesinin Ziya Bandırmalıoğlu olduğu tanık beyanları ile anlaşıldı. Bandırmalıoğlu’nun daha sonra Veli Küçük’ün güvenlik şirketinde çalıştığını duydum.”

9 polis tutuklandı

Eski özel harekâtçı Ayhan Çarkın’ın itiraflarıyla başlatılan soruşturmada eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin ile Ercan Ersoy ile 9 eski özel harekatçı tutuklandı. Korkut Eken ve Sedat Peker’in de ifade verdiği soruşturmada iddiaya göre dönemin Emniyet Müdürü Mehmet Ağar ile dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in de ifadesine başvurulması bekleniyor.

Evi 12 saat arandı

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen faili meçhul cinayetlerle ilgili soruşturma kapsamında eski MİT Kontrterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür Sarıyer’deki evinde gözaltına alındı. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri dün sabah Mehmet Eymür’ün oturduğu Sarıyer’deki evine gitti. Polis, Eymür’e gözaltı ve arama kararını okudu. Daha sonra evde arama başladı. Polis, evde 12 saat arama yaptıktan sonra 18.15 sıralarında çıkarılarak sağlık kontrolüne götürüldü. Ardından Eymür, Ankara’ya gitmek üzere getirildiği Atatürk Havalimanı’nda, sorular üzerine “Ne için çağırdıklarını bilmiyorum. Gidiyorum işte” dedi. Eymür’ün, 1995’te kaybolan Tarık Ümit hakkında sorgulanacağı belirtildi.

Tuncay Güney’i korudu

Soner GÜREL / ANKARA
İSTİHBARATÇILIK Mehmet Eymür’ün baba mesleği. Ama babası Mazhar Eymür gibi perde arkasında kalmakla yetinmedi. Teşkilatın, belki de bugüne değin en çok konuşulan, en çok yazılan, spekülasyonların odağında yer alan ve kendisi de kitaplar yazan ender bir ismi oldu. Eymür’ün, Türkiye istihbarat tarihindeki özel sayfası, 1 Ocak 1966’da açıldı. Milli İstihbarat Teşkilatı’na, en alttan “Takip Memuru” olarak girdi. Eymür’ün yıldızı, Fuat Doğu’nun Müsteşarlığı döneminde parladı. Teşkilat’ın, 12 Mart’ın ünlü merkezi Ziverbey Köşkü’nde sol görüşlü kimi aydınların sorgusunu yapacak kadar güvendiği bir elemanıydı artık. O dönemde katıldığı önemli operasyonlardan biri de, Mahir Çayan ve arkadaşlarının öldürüldüğü Kızıldere baskınıydı.

Sofya’da deşifre

MİT içerisinde aldığı ilk unvan, Takip Şube Müdürlüğü idi. 1975’de bu makama gelmesi, ilerde çıkacağı basamakların ilkiydi ama kişisel tarihinde unutulmayacak bir sayfanın açılmasına neden oldu. Yabancı casusların takibiyle görevliyken, MİT yöneticisi Sabahattin Savaşman operasyonunu yönetti. Amerikan casusluğu yaptığı gerekçesiyle yaka paça gözaltına aldırdıkları isim sıradan bir istihbaratçı değil, MİT Başkan Yardımcısıydı. 12 Eylül darbesinden sonra Bulgaristan’a atandı. Deşifre olunca Türkiye’ye dönmek zorunda kaldı. Artık Hiram Abas’ın yanında görev yapıyordu. Teşkilatın bu efsane isminin sağ koluydu.

1. MİT Raporu

Eymür, bir süre Ankara’dan, dolayısıyla MİT’in zirvesinden uzak kaldı. Mardin’e Bölge Müdürü olarak görev yaptı bir süre. Ardından geldiği görev ise ilerde ismiyle özdeşleşecek olan bir makamdı; Kaçakçılık ve İstihbarat Daire Başkanlığı. Genelkurmay Başkanlığı’nın özel izniyle 1984 yılında Babalar Operasyonu’nu başlattı. Dündar Kılıç, Behçet Cantürk başta olmak üzere yeraltı dünyasının anlı şanlı isimlerini gözaltına aldırarak Ankara’da günlerce sorguladı. Elde ettiği bilgiler doğrultusunda geniş bir rapor hazırladı, eski Genelkurmay Başkanı Necdet Üruğ başta olmak üzere yüzlerce ismi raporunda sıralamıştı. 1988’de Aydınlık Gazetesi raporu yayınladığında büyük bir sansasyon patladı. Teşkilatta kalamazdı artık. Hiram Abas ile Korkut Eken’le birlikte MİT’ten ayrıldı. Yasa dışı Dev-Sol örgütünün öldürülecekler listesinde ismi geçtiği ortaya çıkınca, Teşkilat’ın kapıları yeniden açıldı ona. Yeni Müsteşar Sönmez Köksal’dı yeniden yuvasına çağıran.

2. MİT Raporu

Yeni görevi, MİT Kontrterör Daire Başkanlığıydı. Yakın arkadaşı Şenkal Atasagun Müsteşar olunca Eymür’ün de mesleğinde yükseleceği sanılıyordu. Ama öyle olmadı. İkili arasında görüş farklılıkları birbirlerine silah çekecek noktaya kadar geldi. Eymür, bir rapor daha hazırladı. “2. MİT Raporu” olarak anılan bu rapor da istihbarat ilişkilerinin bir yüzünü açığa vuruyordu. Tam da bu sırada Susurluk skandalı patlak verdi. Dönemin Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş’ın Susurluk Raporu’nda, Eymür’ü suçlayan şu ifadeler yer aldı: “MİT bünyesine katılan ve PKK’lı itirafçılardan ve koruculardan kurulu vurucu güç, daha doğrusu MİT Kontrterör Merkezi isimli yasadışı işler yaptı. Başbakan Çiller’in bu yapılara desteği ve örtülü ödeneği kullanmaya başlaması bu dönemin işleridir...”

‘Yeşil’ telefonu

1997’de, Washinton Büyükelçiliği’ne Hukuk Müşaviri olarak atanması korunması anlamına geliyordu. Kirli bir geçmişi olan “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım, Ocak 1995’te Ankara’da bir pavyonda gözaltına alındı. Dönemin Ankara Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar, Eymür’ü arayarak Yeşil’i teslim etmek istedi. Ancak Eymür, Yeşil’le bir bağlantısı olmadığını söyleyerek telefonu kapattı. Yeraltı dünyasının ünlü ismi Alaattin Çakıcı’nın yurt dışında yakalanmasından sonra Eymür, iyiden iyiye zora girdi. Merkeze geri çağrıldı ama Eymür, dönmemekte ısrar etti. Dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz’ın onayıyla Eymür’ün Teşkilatla ilişkisi kesildi.

İlk kez gözaltında

Uzun yıllar kaldığı Amerika’ya AK Parti’nin iktidara gelmesinin ardından veda etti. 2003 yılında Türkiye’ye tekrar döndü. İsmi hep, Ergenekon soruşturmalarıyla birlikte anıldı. Operasyonların perde arkasındaki ismi olduğu, hatta Ergenekon’un itirafçısı Tuncay Güney’i koruyup kolladığı, Kanada’ya gidişine de yardımcı olduğu iddia edildi. Eymür, yaşamında ilk kez gözaltına alındı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!