TV Eleştirmeni ne iş yapar

Güncelleme Tarihi:

TV Eleştirmeni ne iş yapar
Oluşturulma Tarihi: Ocak 03, 2004 01:32

Oh, ne güzel! Bütün gün televizyon seyret, ekran içinde koşuşturup duranları oturduğun yerden as-kes, bir de üstüne para al! Televizyon eleştirmenliğini böyle bir iş sananlar yanıldı.

İçinde bir aksaklık, bir hoşluk yakalayacaklar diye, ayrıntıları takip etmekten ne bizim gibi koltuklara yayılıp bir dizinin keyfini çıkarabiliyorlar ne de ağız tadıyla maç izleyebiliyorlar.

YÜKSEL AYTUĞ/Yakından Kumanda/Sabah

Halk bunu istiyor derken iki kere düşünmeli izleyici artık bilinçli

O, televizyon eleştirmenliğinin ağır işçilerinden. ‘‘Sabah gözümü açarım ve akşam uyuyana kadar televizyon izlerim. Hatta bir yere gittiğimde, ne kaçırdım diye hayıflanıp kendimi suçlu hissederim’’ diyor. Ayaklarını uzatıp çerez yiyerek bu mesleğin yapılmayacağı kanısında. Gazeteciliğe bir Uğur Dündar hayranı olarak 1984'te, Türk Haberler Ajansı'nda başlamış Yüksel Aytuğ. Televizyon kritiklerini ise 22 yaşındayken Güneş'te yazmaya başlamış. Sonra araya spor yazarlığı, kadın dergisi yöneticiliği gibi işler sığdırmış. Şimdi Sabah'ta televizyon eleştirmenliği yapıyor.

Köşesinde ve sayfalarında doğrudan eleştiri yazmak yerine izleyiciyle senaristi, yapımcıyı, metin yazarını buluşturmayı misyon edinmiş. Okuyucu mesajlarını da çok önemsiyor. Hem de her kanalı, her programı seyretmeye, satır arasını yakalamaya çalışıyor. ‘‘Canlı yayınlardan çok malzeme çıkar. Çok samimidir çünkü’’ diyor. Reytinglere o da inanıyor. ‘‘Elimizde başka veri yok ki’’ diyor. İzleyicinin hiç de hafife alınmaması gerektiğini söylüyor. ‘‘Yeni çağın televizyon izleyicisi seçici, bilinçli. Halk bunu istiyor derken, iki kere düşünmek gerek’’ diyor.

Aytuğ, kapatma kararına karşı. Televizyonun sosyal bir olay olduğunu, milli değerlere açık bir kasıt dışında, müstehcenlik, hakaret gibi nedenlerle kapatılmaması gerektiği görüşünde. Yine de RTÜK'e toz kondurmuyor. ‘‘RTÜK özerk kalmalı. Siyasi iktidarın makası haline gelmemeli. Kaldı ki, ben yine de adil davrandığına inanıyorum’’ diyor.

EN ÇOK BEĞENDİKLERİ

Kurtlar Vadisi (dizi)

Sultan Makamı (dizi)

Ekmek Teknesi (dizi)

Ölümsüz Aşk (dizi)

Arena (haber programı)

Siyaset Meydanı (haber programı)

ÖZLEM ALBAYRAK/Yeni Şafak

Yakın çevrem seviyor diye bir programı sevmeye çalışmam

Televizyon eleştirmenleri arasında en genci Özlem Albayrak. 27 yaşında ama eleştirileri ve saptamaları okuyucuları arasında çok beğeniliyor. ‘‘Sayfamı takip edenler bilir, iyi olan ne varsa, o gruptaymış, bu gruptaymış ayırmam, doğrudan yazarım. Zaten övünerek söyleyeyim hiçbir programda reytingi de kıstas almam. Hakkaniyetli davranırım. Reyting çok küçük bir alanı kapsar bence. Reklamveren ve televizyon yöneticileri ilgileniyor. Hiçbir programı reytingine göre değerlendirmem. BBG, Popstar bunlardan bazıları!’’

Sabahtan akşama kadar televizyon seyretmediğini söylüyor Özlem Albayrak. Okuyucudan gelen mesajları değerlendiriyor, kendisi için de titiz seçimler yaparak ekran karşısına geçiyor. ‘‘Faydalı olmak televizyonun doğasında yok. Bu nedenle seçerek izlemek yeterli’’ diyor.

Yakın çevresinin seçimlerini ise pek önemsemiyor. Mesela ‘‘Çocuklar Duymasın’’ dizisini artık çok sıkıcı buluyor. ‘‘Yakın çevrem seviyor diye hiçbir programı, diziyi sevmeye çalışmam, tam tersine onların seçimlerini hep ben etkilerim’’ diyor. Mesela hiç spor programı izlemiyor. ‘‘Biri Bizi Gözetliyor’’ adlı programa ise öyle kızmış ki, RTÜK'ün televizyon kapatma kararına sonuna kadar karşı da olsa, o bile bir an için bunu istemiş!

EN ÇOK BEĞENDİKLERİ

Ekmek Teknesi dizisi

Sultan Makamı dizisi

Siyaset Meydanı programı

SİNA KOLOĞLU/Reyting Canavarı/Milliyet

Ülkenin ortalama zekasını 6 dizi ortaya koyuyor

Televizyonu seviyor Sina Koloğlu. Tabii bu, sabahın saat 10.00'unda dansöz oynatan televizyon programlarını anlaması anlamına gelmiyor. ‘‘Gazeteciliğe 1984'te Cumhuriyet'te başladım. Televizyon eleştirilerini ise ilk kez 1995'te Milliyet'te yazdım. Köşenin adı ‘Evet- Hayır'dı. Olmuş, olmamış gibi eleştiriler yazıyordum. Sonra konsepti değiştirdim. Köşemin adının ‘Reyting Canavarı' olması da, kurulu düzene bir tepki duyan ama kırıcı olmadan eleştiren, biraz anarşist ruhlu bir söylemin yansıması.’’

Koloğlu, reytingleri değerlendirirken ‘‘O bir veri, kabul etmezsen yerine ne koyacaksın’’ diye soruyor: ‘‘Acayip sapmaları da yok! Ama hane halkı, seçimi, sayıları eleştirilebilir. Mesela en çok izlenen kanallardan biri (Star) yok içinde. Bunlar eleştirilebilir.’’ RTÜK için de şöyle diyor: ‘‘Zamanında kabloda siyasilerin kanalları vardı. Bunları ben de kapatmak isterdim. Şimdi de reklam saatinde siyasi propaganda yaparsan kapatırım, affedersin. Kimse aksini söylemesin. Herkesin kafasında kapatma şiddeti var.’’ Sina Koloğlu, halkın çok iyi eleştirmen olduğunu söylüyor: ‘‘Ama sözcü görmek hoşlarına gidiyor. Kendi beğenilerini, beğenmediklerini okumak istiyorlar.’’

En iyi yardımcısı okuyucuları. Tepkiler genellikle mail'le geliyor. Kadınların her alanda olduğu gibi bu alanda da daha katılımcı olduklarını gözlemlemiş. Koloğlu, Türkiye'nin ortalama zeka seviyesini şu anda en çok izlenen 6 yerli dizinin ortaya koyduğu iddiasında. Ama ‘‘halk yazarı’’ gibi davranamıyor. ‘‘Halk izliyorsa sen de takip edeceksin, işte ben bunu yapmıyorum. TV eleştirmeni olarak böyle bir misyonum yok. İş için mecburen izliyorum bir bölümünü, ama anlayamıyorum! Sadece yerli dizilerin bazılarını değil, mesela cnbc-e'deki bazı şehir kadını dizilerini de anlayamıyorum!’’

EN ÇOK BEĞENDİKLERİ

Kurtlar Vadisi (dizi)

Serseri Aşık (dizi)

Bir İstanbul Masalı (dizi)

Basın Kulübü (haber program)

Ceviz Kabuğu (haber program)

CENGİZ SEMERCİOĞLU/Tarafsız Kanal/Vatan

Snob bir seyirci kitlesi var biz o kesim için yazmıyoruz

O aynı zamanda televizyon yöneticisi. Cine 5 Program Koordinatörü Cengiz Semercioğlu, gazeteciliğe 1988'de başlamış. ‘‘TV eleştirmenliği yaptığım ilk köşemin adı ‘Telekritik'ti. 1992'de Hürriyet'in Kelebek ekinde yayınlanmaya başladı. Özel televizyonların tarihini bilmek, Kırmızı Koltuk'un Ahmet Altan'lı zamanlarını izleyip, Can Ataklı zamanlarını da izliyor olmak çok keyifli.’’

Semercioğlu, TV yöneticiliğinin gazetedeki köşesine farklı bir yön kazandırdığını söylüyor. ‘‘Artık ağır eleştiriler yazarken elim titriyor. Çünkü arka planda nasıl bir emek olduğunu çok iyi biliyorum’’ diyor. Sektörün arka planını bilmenin, izleyiciden bir adım öne geçmesini sağladığını da söylüyor. Örneğin okuyucu iyi- kötü bir dizi hakkında yorum yaparken, Semercioğlu, dizinin üç hafta sonra yayından kalkacağını bilebiliyor.

Semercioğlu, her gün saatlerce televizyon seyretmiyor. Zaten televizyon karşısına geçtiğinde ‘‘acayip’’ zapping yapıyormuş. ‘‘Diğer tarafta ne vardı, ne kaçırıyorum hissi var bende. Özellikle sıcak haberlerde kim en çabuk verdi, kim en iyi verdi, o refleksle zap yapıyorum.’’

Okuyucusuyla iletişimi iyi, epeyce mesaj alıyor. Mutlaka önerilen programı ya da diziyi seyrediyor. Reyting ise ona göre vazgeçilmez bir sistem. ‘‘Snob bir seyirci kitlesi var, cnbc-e seyreder, digitürk izler. Biz bu kesim için eleştiri yazmıyoruz. Reytingin ciddi bir Türkiye ortalaması verdiğini düşünüyorum. Ama reyting almıyor diye beğendiğim bir programı yazmamazlık etmem. Bir Demet Tiyatro böyle bir örnektir. Dizi sekiz bölümden sonra kaldırılacaktı. Üzerine çok ciddi yazılar yazdım. Diziyi tekrar yayına koydu yöneticiler.’’

EN ÇOK BEĞENDİKLERİ

Maraton (spor programı)

Tatlı Hayat (dizi)

Alacakaranlık (dizi)

Serdar Ortaç (eğlence programı)

BURHAN AYERİ/Ekran Polisi/Akşam

Yan dairemdeki hanımın ne seyrettiğini bile gözlerim

Akşam ve Güneş gazetelerinde TV eleştirmenliği yapan Burhan Ayeri, 1971'de başlamış televizyon eleştirmenliğine. Daha sonra Amerika'da Radyo Televizyon Reklamcılığı üzerine yüksek lisans yapmış. ‘‘Türkiye'nin ilk TV eleştirmeni benim. Erdoğan Sevgin benden iki yıl sonra başladı. TRT'nin yayınları ilk günler bir saat sürüyordu. Bedii Faik'in emriyle 'Ekran Eleştirisi' adlı köşeyi yazmaya başladım. O zamanlar bile Jülide Gülizar için 'Annesinin hırkasından ne zaman kurtulacak' diye yazmıştım. Zafer Cilasun için de 'Şu kara gözlükleri ne zaman çıkaracak' demiştim.’’

Ayeri, günde 14 saat televizyon seyrediyor. ‘‘Çok az uyurum. Hem tarlakuşu hem de baykuşum! Sabah 10.00- 14.30 arası gazetedeyim. Sonra da eve gidip, koltuğuma gömülüp, yattığım yerden kumanda ediyorum ekranı. Tüm gün denizaltı gibi oradayım.’’

Vefa Lisesi'nde okurken iki sıra önündeki arkadaşının kağıdını okuyabiliyormuş. Şimdi gözlükleri 2,5 numara! RTÜK'e ateş püskürüyor, reyting ölçüm şirketi AGB'ye ise sesini çıkarmıyor: ‘‘AGB sadece bizde değil, Avustralya'da, Slovenya'da bile ölçüm yapıyor. Ama bu iş 2000 kişinin evine dekoder koyarak sürmez. cnbc-e'ye bakın, harika! Ama reytingleri düşük. Biz eleştirmenler olarak ancak TV yöneticilerine, reyting sonuçları dışında da bir yön vermeye çalışabiliriz. Ama RTÜK başka! Onlara kendi işleyiş sistemini bile ben anlattım. Biz eleştirmenler yol gösteriyoruz, RTÜK ise şeriatı uyguluyor!’’

Ayeri, televizyonda sadece kendi beğendiklerini değil, reytingi yüksek programları da izliyor. ‘‘Ben Evleniyorum’’ bunlardan biri. ‘‘Mecbur hissedip, izliyorum. 100 mailden 40'ını bu programla ilgili alıyorum. Eee, bu da bizim reytingimiz!’’ Okuyucudan gelen mesajlar çok önemli onun için. Kapsama alanı evin dışına bile uzanıyor: ‘‘Yan dairemdeki hanımın TV seyredişini bile gözlerim...’’

EN ÇOK BEĞENDİKLERİ

Kurtlar Vadisi (dizi)

Maraton (spor programı)

İdil Çeliker'le Hayat Budur (kadın programı)

Nermin Tuğuşlu (haber spikeri)
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!