AK Parti'den TSK ve Diyanet'e çağrı

Güncelleme Tarihi:

AK Partiden TSK ve Diyanete çağrı
Oluşturulma Tarihi: Ekim 11, 2011 10:23

AK Parti Genel Başkan Danışmanı ve Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan, aile içi şiddetin engellenmesi noktasında Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Diyanet İşleri Başkanlığına da görevler düştüğünü söyledi.

Haberin Devamı

Akdoğan, kadına yönelik şiddet olaylarını değerlendirdi.

Kadına karşı şiddetin, son dönemde yaşanan cinayetler sebebiyle gündemde yer işgal ettiğini belirten Akdoğan, “Bunu aslında sadece kadına şiddet değil, aile içi şiddet olarak tanımlamak lazım” dedi.

Aile içinde şiddeti, sadece kocanın karısına değil, bazen çocuğa, bazen de fertlerin birbirlerine uyguladığını anlatan Yalçın Akdoğan, istatistiklere göre, kadınların yaklaşık üçte birinin kocalarının şiddetine maruz kaldıklarını ifade etti. Akdoğan, şiddeti uygulayanın koca olduğu kadar, bazen kocanın akrabaları olabildiğini veya anne, babanın çocuğa şiddet uygulayabildiğini dile getirdi.

Yalçın Akdoğan, şunları söyledi:
“Bir şiddet sarmalı yaşanıyor, bir şiddet döngüsü var. Şiddet uygulanan bir ailede büyüyen bir çocuk, büyüdüğü zaman kurduğu ailede şiddet uygulayabiliyor. Tabii bu döngüyü kırmak gerekiyor. Biz, yaşanan bu acı sonuçlar üzerinden meseleye bakıyoruz. Son dönemde bu konuda duyarlılığın artığını görüyoruz. Öncelikle bir farkındalık artışı var. Daha önce çok fazla gündeme gelmeyen, haber yapılmayan konular, son dönemde daha duyarlı bir şekilde ele alınıyor. Bunların daha fazla önemsendiğini, gündeme taşındığını görüyoruz. Bununla birlikte bununla mücadele imkanlarının, araçlarının daha artığını da görüyoruz.”

TSK VE DİYANET'E ÇAĞRI

Bütün kurumların bu konulara duyarlılık göstermesine ve birtakım sorumluluklar yüklenmelerine yönelik 2006 yılında bir Başbakanlık genelgesi yayınlandığını hatırlatan Akdoğan, bunun dışında Belediyeler Kanunu'nda sığınma veya koruma evlerinin yapılmasına yönelik bir düzenleme bulunduğunu ifade etti. Bunların hayata geçirilmesi için ilgili Başbakanlık genelgesinde talimatların bulunduğunu belirten Akdoğan, aile içi şiddet konusunda son dönemde bir farkındalık ve duyarlılık artışı bulunduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:
“Aile içi şiddetle mücadelede imkan ve araçlar daha gelişmiş durumda ama istenen noktada olduğumuz söylenemez. Burada herkese büyük görevler düşüyor. Aile içi şiddetin, hayatımızdan tamamen dışlanması, tasfiye edilmesi için bunun bir kültürel bir bilinç haline gelmesi gerekiyor. Okul eğitiminde bunu yapmak durumundayız. Yani ortaokulda, lisede yapmamız gerekiyor. Yani bunun bir toplumsal sorun olduğu, hatta bir sağlık sorunu olduğu işlenmeli.
Buna maruz kalan insanların ne yapmaları gerektiği, ne tür haklara sahip olduğu, nerelere başvurabilecekleri gibi bir bilincin oluşması ve gelişmesi için birçok kuruma görev düşüyor. Bunlardan bir tanesi eğitim kurumu, okul... Bir diğeri belki gençlerin evlenmeden önce uğradıkları bir durak olarak Ordu... Yani askerliğini yapan gençler askerlikten sonra genelde evleniyorlar. Orada da, yani TSK içinde de askerlik yapan gençlerin eğitimi sırasında buna da özel bir vurgu yapılabilir. Onun dışında medya ve önemli bir ayak. Ve Diyanet... Özellikle töre cinayetleri konusunda bunun yanlış bir geleneksel algıdan kaynaklanan boyutlarıyla mücadele için özellikle cuma hutbelerinde, camideki diğer etkinlikler üzerinden Diyanet'in bu konuda önemli mesajlar verebileceğine inanıyorum. Yani bütün kurumlarımız, siyaset kurumunun hassasiyeti kadar, eğitim kurumlarımız, Ordu, medya kuruluşları ve Diyanet gibi kurumların eş zamanlı olarak aile içi şiddet konusuna hassasiyet göstermesi gerekiyor.”

“MEDYA YAYINLAR KONUSUNDA DUYARLI OLMALI”

Sivil Toplum Kuruluşlarının (STK) bu konuda daha ciddi bir çaba içinde olduklarını vurgulayan Yalçın Akdoğan, STK'lar ile devletin, hükümetin daha yakın bir işbirliği içinde olduğunu görüldüğünü söyledi.
2006'da yayınlanan Başbakanlık genelgesinin, aslında STK'ların çalışmaları ile TBMM'de komisyonların yaptıkları çalışmaların bir tezahürü olduğunu belirten Akdoğan, bu işbirliğinin bundan sonra daha da geliştirilmesi gerektiğini dile getirdi.
Yalçın Akdoğan, şunları kaydetti:
“Aile içi şiddet, yaşam hakkını tehdit eden bir boyuta geldi. Yaşam hakkının ortadan kaldırılması, tüm hak ve özgürlüklerin ortadan kaldırılması anlamına gelir. En temel hak, yaşam hakkıdır. Burada aile içi şiddet, insan haysiyetine bağdaşmayan muamele çerçevesinde algılanıyor. İnsanlık onur ve haysiyetini zedeleyen bir durum olarak görünüyor ve sağlıksız nesillerin yetişmesine sebep olan bir negatif durum olarak görünüyor. Bugün gelinen noktada yaşam hakkına kast eden bir durum olduğunu görüyoruz. Bu daha tehlikeli bir durumdur. Buna karşı ilave tedbirlerin geliştirilmesi gerekir. Medyanın bu konuda duyarlılık göstermesi, bu farkındalığı geliştirmesi, farklı mesajlarla bu şiddet döngüsünün kırılmasına katkıda bulunması önem taşıyor. Ancak burada, insan haysiyeti ile bağdaşmayan muamele, eşten veya aile ferdinden gelen şiddet ne kadar kötü ise bunların, kötü görüntülerin yayınlanması yine insan haysiyeti ile bağdaşmayan bir noktaya ulaşabilir. Burada maksadı aşan durumlar, yayınlar konusunda daha duyarlı olmak gerekir.”
Aynı zamanda TBMM İnsan Hakları Komisyonu sözcülüğü görevini de yapan Akdoğan, Meclis İnsan Hakları Komisyonu'nda aile içi şiddet konusunda bir alt komisyon kurulacağını da ifade etti.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!