Erivan’da fanatizm

Güncelleme Tarihi:

Erivan’da fanatizm
Oluşturulma Tarihi: Aralık 05, 2003 02:11

Dünya Ermeni Olimpiyat Oyunları'nda Türkiye'den giden Ermeni kafilesi, Türkçe konuştuğu ve hálá Türkiye'de kalmayı sürdürdüğü için diğer Ermeni gruplar tarafından aşağılandı. İstanbul-Gürcistan maçında, İstanbul lehine düdük çalan hakemin üzerine ‘‘Sen de mi Türksün?’’ diye yürüdüler. Londra'dan gelen Ermeni bir kız, ‘‘Bu dili konuşmayın, bu bizim düşmanlarımızın dili’’ diyerek İstanbul kafilesine müdahale etti.

‘‘Peki ama Türkiye'den gelen Ermeniler'den ne haber? Hamahaygagan Oyunları sırasında Fransa'dan, ABD'den, İngiltere'den, Ortadoğu'dan ve Ermenistan'dan pek çok Ermeni, uzun zaman acı çeken bu topluma karşı en iyi olasılıkla tenezzül edici, en kötü olasılıkla da aşağılayıcı ya da dışlayıcı bir tutum içindeydi. Bazıları için İstanbul Ermenileri (çünkü Türkiye'deki Ermeniler gerçekten o kadar kaldı) Türkçe konuşmadıkları sürece sorun yoktu. Ancak bazıları için bu fark etmiyordu bile. Ne de olsa, Türkiye'den gelmişlerdi. Daha da kötüsü Türkiye'de kalmayı seçmişlerdi. Bu nasıl Ermenilikti böyle?..’’

ABD'de yayımlanan Armenian International Magazin'in (Uluslararası Ermeni Dergisi) ekim ayı sayısında, Ermenistan'ın başkenti Erivan'da düzenlenen Dünya Ermeni Olimpiyat Oyunları (Hamahaygagan) sırasında, İstanbul Ermenileri'ne karşı takınılan tutum, bu sözlerle değerlendiriliyor.

YENİLGİYİ HAZMETMEK

Türkiye Ermenileri'nden oluşan İstanbul takımının gerek Paris, gerekse Gürcistan takımlarıyla yaptığı futbol müsabakaları sırasında yaşanan olaylar da bunun somut bir göstergesi. Karin Karakaşlı çevirisiyle Agos'ta yayımlanan habere göre, İstanbul ve Paris takımları arasında sahada yaşanan gerginlik trübünlere de yansımış, İstanbul'un galip gelmesi bir türlü hazmedilememişti:

‘‘Oyun sonrasında taraflar arasında suçlamalar karşılıklı gitti geldi. Paris ekibi ve onların Londra'dan gelen taraftarları Ermeni topraklarında her tür Türkçe unsura baştan öfke doluydu.’’

Ancak, asıl vahim sürtüşme İstanbul-Gürcistan maçı sırasında yaşanacaktı. İstanbul takımından Murat, şöyle anlatıyor yaşadıklarını:

‘‘Her iki takım da bize karşı çok çirkin oynadı. Gürcistan'la olan maçta hakem ne zaman bizim takım lehine düdük çalsa, oyuncular hakemin üzerine gidip 'Sen de mi Türksün? Bunun için mi onlara yardım ediyorsun' diye onu tahrik etti. Türkiye'den olduğumuz için sürekli itildik ve tekme yedik, başka hiçbir sebepten değil. Oynadığımız her maçta bir kavga çıktı.’’

DÜŞMANLARIMIZIN DİLİ

‘‘Dünyanın her yerinden gelen ve kendileri çok az Ermenice konuşan ya da hiç konuşamayan genç erkek ve kadınlar, çevrelerinde Türkçe konuşanlara karşı çıkıyordu. 'Bu dili duymaya dayanamıyorum' diyordu Londra'dan gelen bir kız İngilizce olarak. 'Ama bu bizim düşmanlarımızın dili. İngilizce öyle değil' diye de ekliyordu.’’

Spora gölge düştü

Erivan'da yapılan Dünya Ermeni Olimpiyatları'nda Türkiye'den gelen ekibe seyircilerin ve diğer ekiplerin takındığı tutum, sporun ruhuna aykırıydı. Sahada rakiplerinden bol tekme yiyen İstanbul takımına izleyiciler hakarete varan davranışlarda bulundu.

HRANT DİNK

(Agos Yayın Yönetmeni)

Bizi son sınıf Ermeni

statüsünde görüyorlar

Türkiyeli Ermeniler sadece bu tür spor olaylarında değil, göç ettikleri Diaspora içinde de ‘‘daha sıkı’’ Ermenilerden bu tür davranışlar görüyorlar. Gerçeği kabul etmek gerekir ki, Ermeni dünyasının kemikleşmiş bir bölümünde Türk kelimesine en ufak bir tahammül bile yok. Dolayısıyla ‘‘Türkiyeli Ermeni’’ kavramı da ‘‘Türkçe konuşan Ermeni’’ kavramı da bunların nezdinde hayli itici. Zavalılar, bizi bu şekilde öteleyerek kendilerinin daha sıkı Ermeni olacaklarını sanıyorlar. Asıl önemlisinin hem Türkiye'de kalmak, hem de Ermeni kalmaktan geçtiğinin farkında değiller. Oysa biz Türkiye Ermenileri tam da bu zor olanı başarıyoruz. Bunca dayatma ve sıkıntılarımıza rağmen köklerimizin çok derinlerde olduğu bu topraklarda kalmayı ve hem de kimliğimizi koruyarak yaşamayı beceriyoruz. ‘‘Aşkolsun size’’ demeleri gerekirken ne yazık ki son sınıf Ermeni statüsünde görüyorlar bizi. Ama aynı şey Türkiye kamuoyu için de geçerli. Aynı hasta durum burada da var. Ulusal kimliklerin birbirine düşmanlık temelinde yükselmelerine son vermenin ve kimlikleri barış kültürüyle zenginleştirmenin zamanı geldi de geçti.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!